1'5

271 31 5
                                    

Baekhyun evliliklerinin ikinci günü de ilk günü gibi geçer sanıyordu. Ancak o yatağa yapışmış bir şekilde uyurken kapılarına tekme atılmaya başlanmıştı. Chanyeol’ün yanından gittiğini hissederken o da merakla gözlerini aralamıştı. Oturur bir hale gelince Chanyeolün çıplak teninin parça parça örtünmesini üzülerek izlemiş o odadan çıkınca kendisi de yataktan istemeyerek çıkıp banyoya gitmişti.

Chanyeol henüz aralayamadığı gözlerini ovuşturuyordu. Saatin kaç olduğuna bakmamıştı ama yine de bu saatte kim geldi diye sinirlenmişti.

Kapıyı açtığı zaman daha ne olduğunu anlayamadan Sehun kendisini içeriye atmış ve ardından da kapıyı kapatmıştı. Chanyeol bir an olanları kavramaya çalışırken Sehun daha kendisinin kim olduğunu anlamamış olan herife olayı açıklıyordu. “Jongdae, Jongine benim adresimi vermiş. İnanabiliyor musun buna ya! Of, ikinizin keyfini bozmayı cidden istemiyordum ama ortadaki iki kişi siz olduğunuz için ne yapmam gerektiğini bilemedim ben de buraya kaçtım. Sanırım peşimden geliyor. Berbat hissediyorum. Çok özür dilerim.”. Chanyeol neler döndüğünü anlayabilince Sehunu kolunun altına almış ve onu salona doğru yönlendirmişti. “Sen otur sakinleş tamam mı? Ben Baekhyunu uyandıracağım.”.

“Teşekkür ederim.”.

Chanyeol ilk önce mutfağa gidip Sehuna suyunu ulaştırmış ardından da odalarına yönelmişti.  Banyodan gelen sesle Baekhyunun duş aldığını anlamıştı. İçeriye girip ona katılmak istese bile Sehunu yalnız bırakmazdı. Bu yüzden banyoya girip elini yüzünü yıkadı. Yüzünü kurularken de kısaca Baekhyuna ne olduğunu açıkladı. “Jongdae, Sehunun adresini Jongine vermiş. O da onu taciz etmiş. Sehun da çok rahatsız olmuş bize gelmiş. Çok fena gözüküyor. Gece uyumamış gibi sanki.”. Baekhyun bunları duyunca bir an duraksamıştı. İçi burkulmuştu. “Ben az sonra çıkarım. Sen onun yanına dön. Yalnız kalırsa ağlar şimdi o.”. Chanyeol bir şey demeden eşinin dediklerini dinlemiş tıpış tıpış aşağıya inmişti.

Sehun öylece etrafı inceliyordu. “Güzel olmuş değil mi? Baekhyun yakında bahçeyi de bitirecek. Mangal yapabiliriz hep beraber.”.

“Evet, harika olur.”. Küçük olanın sesinin titrediğini duyan Chanyeol kendisini onun yanına bırakmış kollarını açıp sıkıca sarılmıştı. “İstersen ağlayabilirsin. Sen artık benim kardeşim gibisin sonuçta. “. Sehun bunu duyunca gülmüştü. “Ben başkalarının önünde ağlamam ama.”.

“İyi o zaman. Kesin yüzün çok çirkin oluyordur zaten.”.

Biraz daha böyle şakalaşmışlardı. Bu sırada Baekhyun da aşağıya inmişti. Sehunu görünce adımlarını hızlandırıp o da sıkıca sarılmıştı küçük olana. Ama Chanyeol gibi konuyu dağıtmak yerine direkt konuya dalmıştı. “Jongin ile konuşmak istemediğinden emin misin? Ayrı olsanız bile sen hâlâ onu seviyordun sonuçta.”. Chanyeol böyle durumlarda gerildiği için geriye çekilmiş iki yakın arkadaşı dertleşmeleri için yalnız bırakmayı düşünmüştü. Ancak Sehun konuyu ona yönlendirmişti. “Jongin yeniden gidecek mi, yurt dışına yani?”.

“Eh, orada yaşıyordu ama buraya gelmek ya da başka bir yere gitmek onu zorlamaz artık.”

“Biz o okumaya gittiği için ayrıldık. Ben uzak mesafe ilişkisi yaşamak istemedim. O da hiç tereddüt etmedi. Hiç emin olamıyorum. Sonuçta ilişkimizi bitiren bendim aslında.”. Chanyeol anlayışla kafasını sallamıştı. İkisinin bir daha görüşmesini gerektiren bir neden yoktu aslında. Yani yeniden bir ilişkileri olmasa da zorlanmazlardı yollarını ayırmakta. İlişkileri olacaksa da sorun çıkmaz gibiydi. O yüzden neye göre davranması gerektiğini bilmiyordu. Baekhyun ise Sehunun ne istediğini anlamamıştı. “Onunla görüşmeyi neden istemiyorsun o zaman?".

“Onu hâlâ o derece seviyor falan değilim. Sadece geçmiş canımı yakıyor. Ben düşünmekten nefret ediyorum.”.

“Jonginin bu kadar ısrar etmesinin bir nedeni vardır herhalde. Görüşsene o zaman.”.

“Beklentiye kapılmamalıyım.”.

“Chanyeol öğrensin o zaman. Jongin onun yakın arkadaşı sonuçta.”. Gözlerini etrafta gezdiren Chanyeol,  Baekhyun onun adını söyleyince onlara dönmüştü. “Ben mi? Aracı olmak istediğimden emin değilim.”.

“Jongin ile de Sehunla da ilişkini zedelemez bu durum. Lütfen yardımcı ol birtanem.”. Chanyeol aslında kesinlikle reddetmek istiyordu ancak Baekhyuna karşı gelebilmesi imkansız gibiydi. “Şey, tamam o zaman. Ben görüşürüm onunla. Sana da haber veririm.”. Sehun hüzünlü bir tebessüm etmişti. “Teşekkür ederim cidden.”.

Sehun biraz daha onlarda kalmış ardından eve dönmüştü. Sehun gittikten sonra Chanyeol de duş almıştı ve geç bir kahvaltının ardından bahçeye çıkmışlardı. “Sehun eğer ondan ayrıldıysa, neden bu kadar kırgın olan o? Ben bunu anlamıyorum.”. demişti Chanyeol. Baekhyun bir kaç fide için küçük çukurlar açıyordu yeşil minik küreği ile. “Jongin gitmeden bir hafta önce haber vermiş Sehuna. Her şey hazırmış yani çoktan.”.

“Şimdi mantıklı oldu işte.”. Chanyeol elindeki kasayı Baekhyunun yanına bırakıp kendisi de eşi gibi çömeldi. Çeşitli renklerdeki çiçekleri incelerken bu sefer Baekhyun ona sormuştu. “Sen Jonginin en yakın arkadaşı falan değil misin? Sen neden bilmiyorsun bunları?”.

“Biz sıkı fıkı arkadaş değil de, uzak dostlar gibiyiz çünkü. Çocukluk arkadaşım o benim. Sürekli görüşmediğimiz için ilişki hayatı hakkında da bir fikrim yok. Benim en yakın arkadaşım, tabii sayılıyor mu emin değilim ama, Kyungsoo. “

“Sayılır bence. “

“Sen öyle diyorsan bence de sayılıyor aşkım.”. Bakehyun gülerek ona dönmüştü. “Sen aşkım deyince buram gıdıklanıyor.”. Kalbinin üstünü gösterip sırıtmaya devam etmişti. Chanyeol bir elini yere koyup destek alarak üstüne eğilmiş dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp geri çekilmişti. “O kadar güzelsin ki.”.

“Biliyorum.”. Baekhyun geri önüne dönünce bu gün ikinci defa kapıları çalınmıştı. Chanyeol ayağa kalkıp eşini bahçede yalnız bırakmıştı ve salondan geçip evin kapısına ulaşmıştı. Kapıyı açtığında gördüğü surata şaşırıp şaşırmamak arasında kalmıştı. Bu sefer kendisini içeriye atan kişi Jongindi.

“Chanyeol, Sehunu benim burada olduğumu söylemeden buraya çağırsan olur mu? Onunla konuşmam gerekiyor.”.

Rus Mavisi 'ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin