0'1

904 90 18
                                    

"Bu hiç mantıklı bir plan değil bence. Ya başkasının beni sahiplendiğini düşünürse?". Chanyeol oturduğu yerden elindeki küçük kırmızı tasmayı sallarken, masanın diğer tarafında deri koltukta oturmuş yemek yiyen asistanına bakmıştı.

Kyungsoo derin bir nefes vermiş ve kaşlarını çatarak, ''Adını söylemesini istediğini söyledin, başka bir yöntem geliyor mu aklına? Senin daha iyi bir fikrin varsa eğer onu deneyebiliriz''. demişti. Chanyeol kafasını eğmiş ve susmuştu. Zaten bir şey diyemezdi de, kendisi zaten bu konuda çıkmazda olduğu için Kyungsoo'dan yardım istemişti. Kyungsoo kafasını yemeğinden kaldırmış gözlerini devirerek patronuna bakmıştı. ''Bu gün seni ben bırakırım, tasmanın kenarına kağıt katlayıp sıkıştırabiliriz. ''Merak etme, tek sahibim sensin. Sadece adımı öğrenmeni istedim.'' tarzında bir şey yazarız.''.

''Sanki, sapığı varmış ve ona kedi yolluyormuş gibi. Benim başıma bu gelse, tasmanın üzerinde böcek falan olabilir diye kediyi geri evden atardım. Tüylerim diken diken oldu.''. Kyungsoo yeniden gözlerini devirmişti. Karşısındaki kocaman adam patronu olmasa çoktan kafasına bir tane geçirmişti.

Öğle yemeği molalarının bitmesine az kalmıştı. Kyungsoo son lokmasının boğazından geçişini kolaylaştırmak için su içmiş ve tekrar bıkkın bir şekilde patronuna bakmıştı. ''O zaman biraz erkek ol ve git ona ben senin kedinim ve sen seviyorum de.".

Chanyeol yine çocuk gibi mızmızlanmıştı. ''Çok zor şeyler istiyorsun. Tamam bu gün tasma takacağım.''. Kyungsoo ayaklanıp, öğlen yemeği için getirdiği saklama kaplarını toplamadan önce, eğilip patronunun saçlarını karıştırmıştı.

''Aferin uslu kedicik.''. Chanyeol ayaklanıp, saçlarını tekrar geriye yatırmış, kravatını sıkılaştırmış ve ''Ben hâlâ senin patronunum!'' diye bağırmıştı koşarak odadan çıkan asistanının arkasından.

Saat ona yaklaşırken, duvarın arkasında, Chanyeol arabasına yaslanmış kediye dönüşmeyi bekliyordu. Uzun süre düşündükten sonra tasma takmanın mantıklı olmadığına karar vermişti ve o plandan böylece vazgeçmişti. Baekhyun ile, Chanyeol olarak, tanışana kadar adını söylemeyeceğini biliyordu.

"puf~" . Kedi olduktan sonra her akşam yaptığı gibi duvarın üstünden atlamış ve bahçeye inmişti. Baekhyun da her akşam yaptığı gibi elinde mama ve su kabı ile bekliyordu. Hiçbir seferde Chanyeol mama yememiş olmasına rağmen, ne olur ne olmaz diye koymaktan vazgeçmemişti.

Chanyeol koşarak sevdiği oğlanın kollarına atlamıştı. Baekhyun kollarını kedinin etrafına doladı. "Hoşgeldin Elis. Bu gün çok önemli şeyler oldu, bu yüzden misafirimiz var.".

Chanyeol misafirleri olmasına alışkındı. Baekhyun'un gürültülü arkadaşı Jongdae, ya da sevgi dili tensel temas olan ve yakışıklı olduğu için Chanyeol'ün sinirini bozan Sehun olabilirdi.

Ancak Chanyeol ilk defa ikisinin birlikte geldiği görüyordu. Baekhyun içeriye geçer geçmez Sehun her zaman olduğu gibi kendisini Baekhyun'un dizine bırakmıştı. Yer masasının üzerinde iki kutu pizza ve bir kaç kutu bira vardı.

Jongdae hemen Chanyeol'ü kucağına almıştı. "Görmeyeli Elis kilo almış sanırım Baekhyun. Neyle besliyorsun bunu?". Baekhyun bir elinde pizza tutuyordu, bir eliyle de Sehun'a saçlarını okşuyordu.

Chanyeol o an Sehun'un yerinde olmak için her şeyini verirdi.

"Hiçbir şey vermiyorum, kilo almadı sana öyle gelmiştir.". Baekhyunun sözünğn üzerine Jongdae inanmayan bir bakış atmış gözleri kedi ve Baekhyun arasında gidip gelmişti.

"Peki, öyle olsun madem."

Baekhyun önemli şeyler olduğunu söylemişti ama hiçbir şey konuşulmamıştı. Bu yüzden Chanyeol yüksek ses ile miyavlamıştı.

Rus Mavisi 'ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin