Chanyeol biralarla birlikte eve geldiğinde Sehun'u salondaki dosyaların içinde görememişti. Şimdi şu kağıtların altından çıksa hiç şaşırmam diye söylenirken mutfağa doğru yöneldi. Elindeki altılı bira poşetini dolaba bırakırken içinden bir tanesini ayırıp açtı.
"Sehun! Bira içecek misin?"
Chanyeol koridora doğru bağırdığında hiç ses gelmeyince omuz silkerek buzdolabının kapısını kapattı. Salona döndğünde orta sehpadaki yığının içinden bir dosya kağıdı aldı. Tekli koltuğa kurulurken göz ucuyla da isimleri kontrol ediyordu. Bu listeyi kendi hazırlamıştı, Kai'nin bir bağlantısı olabileceği isimlerden oluşuyordu. Eh pekte dolu değildi tahmin edersiniz ki.
Chanyeol listedeki bir isme takılı kalırken hangi vakadan hatırladığını düşündü. "Do Kyungsoo" diye mırıldandı işaret parmağıyla ismin üzerine yavaş ritimde vururken. Koridordan duyduğu sesle kafasını kağıttan kaldırdı birden. Sehun ıslak saçları ve bornozuyla salona girdiğinde Chanyeol'u beklemiyormuş gibi şaşırmıştı.
"Geldiğini duymamışım"
Chanyeol elideki kağıdı masanın üzerine bırakırken birasından bir yudum daha aldı. "Çok olmadı, sana seslendim ama banyoda olduğun için duymamış olmalısın."
"Belki duş alırsam uyanırım diye düşünmüştüm."
"Yine mi kabus gördün? Bu, bu haftaki kaçıncı oldu?"
"Sadece stresliyim. Biliyorsun ben de kabus yapıyor stres."
"Açık olacağım bence Kai ile görüşmeyi bırakmalısın."
"Yine başlama lütfen."
"O zaman haklıydım ve şuan da haklıyım. Sana hiçbir zaman izin vermemeliydim."
"Saçmalama Yeol, davada ilerlememize yardımcı oluyor."
"Ama seni kaybediyorum!" Chanyeol ağzından birden çıkan kelimeler şaşkınlıkla ona bakan Sehun'dan birkaç saniyeliğine gözlerini kaçırdı. Neden böyle bir şey demişti birden o da bilmiyordu. Ama inkar edemezdi Sehun'u kaybediyormuş gibi hissediyordu. Ellerinden kayıp gidiyordu ve ona hiçbir yardım edemiyordu.
"Bu da ne demek şimdi?"
"Kabusların beni endişelendiriyor."
"Sorun yok Yeol, ben iyiyim."
Chanyeol bunun üzerine pekala dercesine bir bakış atmış ve birasını tek dikişte içmişti. Kendine yeni bir tane almak için ayaklandığında Sehun'da kağıtlardan birini alarak koltuğa kurulmuştu. Chanyeol kendisi için bir bira daha aldıktan sonra buzdolabını kapatmadan doğruldu. "Hun! Sen de ister misin?"
"Uzun bir gece olacak ben kahve alayım."
"Kalk kendin yap o zaman"
Chanyeol buzdolabının kapağını kapatarak içeri geri döndüğünde ona ölümcül bakışlar atan arkadaşıyla karşılaşmıştı. Peki umrunda mıydı? Hiç değildi ki onu dinlemeyen adamı takacak değildi. Üzerindeki bakışları umursamadan tekli koltuğuna tekrar çökerek Kai'nin dosyalarından birini eline aldı. Sanırım şuan trip atıyordu. Yapmaya çalıştığı şey bu değildi ama baya trip atıyordu işte.
Elindeki dosya çok daha eski bir tanesiydi. Kai yakalanmadan öncesine ait bir dosyaydı.Az çok haberlerden hatırlıyordu bu haberi. Sehun ve Chanyeol son senesini okurken ortaya çıkan bir haberdi. O zamanlar Seul da değil, İncheon da oturuyorlardı. Kai tabiki fakültenin gözde haberiydi. Herkes onu yakalama hayalini kuruyordu ki buna Chanyeol ve Sehun'da dahildi. Bu iş bir oyun olsa Kai final bölümünün görevi olurdu. Tabi birden Kai'nin yakalanma hayali duyulunca evlerine bomba düşmüş gibi hissetmişti ikili. Zira hayalleri final bölümüne ulaşmaktı ama başkası onlardan önce oraya varmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sociopath
Fanfiction"Neyi merak ediyorsun?" "Bu işin nasıl biteceğini." "Bitmezse." "Eninde sonunda biter."