0.1

5.8K 370 542
                                    

"Merak etme Wooyoung sınıfını ve öğretmenlerini çok seveceğine eminim."

Okul müdürünün eli omzumda beni sınıfa götürüyordu. Her ne kadar annem ve babam da beni aynı müdür gibi motive etmeye çalışmış olmalarına karşın insanlarla zor arkadaş olan bir çocuk olduğumdan korkuyordum. Yalnız kalmak en korktuğum şeydi.

Tabii sonradan alışmam gerekti.

Müdürün arkasından sınıfa girdim.

"Evet çocuklar"

Tüm sınıf kendi halindeyken müdürün sesiyle herkes yaptığı işi bırakmış dikkatini müdüre vermişti, üzerimdeki gözlerden rahatsız olup kafamı öne eğmiştim.

"Bu yeni sınıf arkadaşınız Wooyoung. Ona okulu tanıtmayı ve yeni olduğundan dolayı uyum sağlamasında yardımcı olmayı unutmayın."

Herkes sessizliğini korumuş, bana bakıyordu. Müdür hafifçe arkamdan iterek boş yere geçmemi istemişti. Pencere kenarında olan sıraya ilerledim ve kahverengi saçlı çocuğun yanına oturdum.

Müdür sınıftan çıkınca öğretmen derse devam etti.

Sınıfta gözlerimi gezdirirken yanımdaki çocuk bana döndü.

"Selam, ben Hongjoong. Kim Hongjoong." Dedi ve elini uzattı. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.

"Jung Wooyoung." Dedim ve elini sıktım.

Hongjoong benim o okuldaki ilk ve son gerçek arkadaşım olmuştu.

-
-
-

Ders bittikten sonra çocuklar sırama toplanmışlardı. Hepsi kendini tanıtıyordu. Beklediğimden daha sıcak ve iyi davranmışlardı. Üç çocuk dışında herkesle tanışmıştım. Dikkatimi bir tek kahverengi saçlı olan çekmişti, çünkü sınıfa girdiğimden beri bana kötü bir şekilde bakıyordu.

Dersler devam etti ve okulun ilk günü de bitmişti. Okulun arka bahçesinden çıkarken o kahverengi saçlı çocuk ve iki arkadaşı karşıma çıkmışlardı. Onları umursamadan yürümeye devam ettim ki yanlarından geçerken kahverengili bana bağırdı.

"Hey sen! Jung Wooyoung."

Arkamı döndüğümde bana karşı geldiklerini fark ettim. Kahverengili dibime kadar geldi ve bir anda beni geri itti. Ne olduğumu şaşırarak hızla beton zemine düştüm. Neden bunu yapmıştı şimdi. Canım acıdığından gözlerim dolmuştu.

"Neden bunu yaptın şimdi?!" Derken ayağa kalkacakken bir anda kahverengili üzerime geldi ve beni formamın yakalarından tuttu.

"Çünkü seni sevmiyoruz. Kimse seni sevmiyor! Neden okula geldin ki zaten." Dedi ve beni yine itti.

Gözlerimden yaşlar süzüldü.

Kahverengili öne eğilerek "Ne oldu Woo, şimdi de bebek gibi ağlayacak mısın yoksa?" Dedi ve arkadaşlarıyla bana bağırmaya başladılar.

"Bebek! Bebek! Wooyoung bebek!"

Gözlerimden yaşlar adeta bir sel gibi akarken kalkıp koşarak oradan uzaklaştım. Sonrasında duyduğum tek şey arkamda kalan gülüşleri olmuştu.

Hassas ve kırılgan bir çocuktum. Canımı nedensizce yakmışlardı. Eve doğru yürürken yüzüm ağlamaktan kıpkırmızıydı. Saçım başım dağılmış ve beni ittiklerinde bir kaç kalemim çantamdan fırlamıştı. Formamın koluyla burnumu silerek eve gittim.

heartache || woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin