5

13.1K 701 536
                                    

Jungkook
"Bir daha sakın lafımı ikiletme!!! Uzak dur!!" diyip evden çıktım.

Terlemeye daralmaya başlamıştım. Ayaklarım beni taşıyamayacak gibi olmuştu hepsi şu hastalık yüzünden olmalıydı.

Onu öptüğüm için heycanlanmış terlemiş ve korkmuştum.

Sadece canını yakmak istemiştim bu kadar anlamlı olmasını beklemiyordum.

Yere düşecek gibi olduğumda korumalar yanıma geldi ve beni tuttu.

Kollarımı onlardan çekip arabama ilerledim. Kriz geçirecektim büyük ihtimalle korumalara onun adresini verdim.

Bir tek o beni iyileştirebilirdi. Her kriz geçireceğim zaman onun yanına giderdim.
Beni sakinleştirmeyi iyi beceriyordu.

Araba durduğunda hızlıca indim ve kapıyı yumruklamaya başladım.

Korkmuş olmalı ki kapıyı açtığında ürkek bir şekilde bakıyordu.

Beni görünce rahatlamış bir şekilde

"j-jungkook içeri gel" dedi.

Hemen içeri girip gri L koltuğa kendimi attım. Neden gelmiş olduğumu anlamış olacak ki ilaçlarım ve bir bardak su ile yanıma geldi.

İlaçlarımı içirip suyu da elime tutuşturdu. Suyu bir dikişte içtikten sonra kafamı dizlerine koydum. Ve konuşmaya başladım

"onu öptüm yoongi hyung"

hiç bir tepki vermedi.

"Jungkook peki nasıl hissettin iyi mi hissettin yoksa rahatsız mı oldun nasıldı?" bir süre düşündüm.

"Kalbim hızlandı hyung öyle bir hızlandı ki duymasın diye evden kaçtım bacaklarım beni taşıyamadı heyecandan terledim hyung o çok yumuşaktı evet harika bir dudakları vardı."

Yoongi hyung derin bir nefes alarak konuşmaya başladı

"iyi hissetmiş gibi gözüküyosun heyecandan kriz geçirdin büyük ihtimalle jimin sayesinde hastalığını yenebilirsin jungkook!!"

Heyecanla dizlerinden başımı kaldırdım. Haklıydı daha önceden de tahmin ettiğim gibi o bana iyi gelecekti.

Sadece kıskandığımda, sinirlendiğimde ve heycanlandığımda krizlerim tutuyordu.

Bunlar jimin varken olmuyordu.

Onu başkalarıyla gördüğüm de oluyordu.

Başımı tekrar hyungun dizlerine koydum ve uyumaya başladım.

Gözlerimi açtığımda her yerim ağrıyordu. Lanet olsun koltukta mı uyuya kalmıştık.

Koltuktan kalkıp lavaboya yürüdüm. Elimi yüzümü yıkayıp evden çıkıp gittim.

Şirketin gizli bir alt bölümü vardı. Karanlık işleri yaptığım yerdi. Oraya gidiyordum ortalığı jimin sayesinde boş bırakmıştım ve patronun ben olduğumu unutanlar vardı. Hatırlatmak lazımdı.

Korumanın açtığı kapıya binerek şirkete ilerledik. Şirketten girip asansöre bindim. En altta ki tuşa bastım kapı açılınca asansörden inip duvar gibi gözüken kapıya ilerledim korumam kapıyı açınca içeri girdim beni görenler kumar oynamayı bırakıp ayağa kalkarak başıyla selam veriyordu.

Odama ilerledim koruma kapıyı açınca içeri girdim. Koltuğuma oturmuş min jae yi görmemle kahkayı basmıştım. Beni görünce yerinden sıçradı.

"J-jungkook sen napıyosun burada bak oturmamın bir açıklaması var sen gidince herkes çok şımardı onları dizginlemek için oturdum beni Anlıyorsun değil mi ? Lütfen bana birşey yapma"

gerçekten zavallı min jae

Üzülüyordum onun adına benim yerine geçmek ha? Bedelini ödemen lazım sanırım.

"Min jae için ameliyathane yi hazırlayalım çocuklar birazdan bende size katılırım."

min jae korkmuş bir şekilde bana yalvarmak için hazırlanıyordu.

Korumalar işaretimle onu alıp ameliyathane dediğim ama aslında eziyethanem olan yere götürdüler.

Siyah ceketimi çıkartıp kahverengi deri koltuğuma koydum. Ve eziyethaneme gittim. Min jae yi oturtmuş beni bekliyor olan korumalarına çıkmalarını emrettim.

"Min jae jeon jungkook mu olmak istemiş?"

Masada dizili olan aletlere baktım. Kerpeten çok güzel gözüküyordu. Sağ elime alıp sol elime vura vura min jae nin yanına gittim.

"Min jae ellerini uzatır mısın birşey denicem" korkak bir şekilde elimdekine baktı.

Ne yapacağımı anlamış olacak ki ellerini uzatmadı.

Sağ elini sertce çekmemle biraz inledi acımışmıydı. Sadece çekmiştim yazık. Kerpeten işaret parmağına bastırdım acıyla bağırdı gelen sesle kırıldığını anladım. Diğer parmaklara da aynı işlemi yaptığımda ağlamaya başlamıştı.

"Zavallı min jae " dedim.

Durmamı istercesine gözlerime bakınca en koyu bakışlarımı attım ona
.
Artık işim bitmişti korumaları çağırdım.

"Buyrun efendim "

diyen korumaya bakmadan

"Şunun işine bakın ölmesin ama eziyet çeksin sizin hayal gücünüze kalmış"

dedim ve kapıdan çıktım.

Odama gidip ceketimi üzerime geçirip arabama yürümeye başladım.

Direksiyon kapısını açıp korumanın inmesini bekledim indi ve şoför koltuğunda ki yerimi aldım.

Arabayı eve sürmeye başlamıştım. Duş alman biraz dinlenmem gerekiyordu arabayı park edip kapıya yöneldiğim sırada kollarını dizlerine dolamış.

Kafasını kollarına koymuş kapının önünde küçük bir çocuk gibi oturan jimini görmeyi beklemiyordum.

Philophobia | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin