4

14.2K 744 730
                                    

Jimin
Arabaya binip gittiğinden beri beni bırakıp gittiği yerde söylediği cümleyi tekrar ediyordum.

"Çünkü sen benimsin"

bu ne demekti böyle neden bu kadar çok hoşuma gitmişti.

Bu lafı söylemesinin tek bir sebebi olabilirdi.

Hayır, hayır bu adam aşık olacak bir tipe benzemiyordu yada aşık olsa olsa bana mı olurdu en fazla 4 saattir tanışıyorduk.

Peki benim kalbim neden bu kadar hızlı atıyordu.

Aşık mı olmuştum ona?

Bu ne saçmalık aşık olmamıştım. Belki Beğenmişimdir. Basit bir beğeni.

Evet ,evet başka bir açıklaması yoktu. Evden hızlı adımlarla bana bile bakmadan uzaklaşan taehyunga kaydı gözlerim.

Ona ne olmuştu.Koşarak peşinden gittim. Yanına ulaştığımda nefes nefese kalmıştım. Ellerimi dizlerine koyarak biraz eğilip nefesimi düzene sokmaya çalıştım.

"T-taehyung tanrı aşkına beni bırakıp nereye gidiyorsun?!"

gözlerimi gözlerine dikdiğimde kıpkırmızılardı. Ağlamışmıydı ? Taehyung çok eğlenceli bir insandı, ağlaması mümkün olmayan türden.

"J-jimin b-ben öz-zür dil-dilerim"

neden özür diliyordu. Tekrar ağlamaya başladı usulca yaklaşıp kafamı göğsüne yasladım. Ve biraz sarıldım. Hemen benden uzaklaştı buna biraz şaşırsamda birşey diyemedim.

"Bana yakın davranma jimin ikimiz içinde kötü olur."

nasıl yani o benim arkadaşımdı ondan hoşlandığımı falan mı düşünüyordu? Büyük ihtimalle rahatsız olmuştu. Ama ondan hoşlanmıyordum ki tamamen yanlış anlamış olmalıydı.

"Taehyung beni yanlış anladın. Senden hoşlanmıyorum sadece destek olmak iç-"

lafımı kesti.

"Hayır jimin jungkook beni öldürür."

ne? Ne saçmalıyordu bu? Daha sonra aklıma jungkookun lavabo da söylediği şeyler geldi.

'Kimseyle yakın olamazsın'

çıldırmak üzereydim.

Bu jungkook kimdi tanrı aşkına? Kim oluyordu da arkadaşlarıma nasıl davrancağımı söyleyip duruyordu.

Daha fazla ona yakınlaşmadan evin yolunu tuttum. Onu öylece arkamda bırakmıştım. Kırılmıştım aslında bir serserinin lafına bakıp beni kırmıştı.

Ama sadece bir haftadır tanışıyorduk zaten. Durağa gidip otobüs beklemeye başladım. Gelen otobüse binip kulaklıklarımı kulağıma taktım.

Bu aralar çok dinlediğim yakın arkadaşım kim seokjinin şarkısı olan epiphany kulaklarıma dolunca gülümsedim.

Onu çok özlemiştim.

Yaklaşık 15 dakikalık yolculuğun ardından son durağa gelmiştik.

Otobüsten inip eve yürümeye başlamıştım. gece kondu evim vardı.

Evi ilk bulduğum zamanlarda çok harabeydi ama yıllardır bu evi düzene sokmakla uğraşmıştım şuan tam beni yansıtan bir evim vardı.

Bana yetiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bana yetiyordu. Karanlıktan dolayı anahtarı iki saattir deliğe sokamamıştım. En sonunda girdiğinde sağ tarafa doğru çevirip, içeri girdim.
İçerisi aydınlıkdı.

Işığı mı açık bırakmıştım. Zaten zar zor barlarda kazandığım 3 kuruşla zor ödüyordum faturaları. İçeri girmem ve çığlığı basmam bir olmuştu. Onun burada ne işi vardı.

Korkmuştum yine ve yine ağzımı kapatmıştı.
Elini çekti ve konuşmaya başladım.

"Evime nasıl girdim jungkook" sinirliydi.

Gözlerime kahvenin en koyu tonuyla bakmaya başladı. İçim ürpermişti. Hem çok güzel hem de çok korkutucu bakıyordu.

" seni uyarmama rağmen ona nasıl sarılırsın hesabını şimdi veriyorsun bana"

neyden bahsediyordu. Taehyung dan mı ? Ona sarıldığımda o çoktan gitmişti. Yada ben öyle sanmıştım.

"Uyarmama rağmen ona yaklaştın. Canını yakıcam park jimin"

dediği şeyle şaşırmış olsam da sonradan bana yaklaşıp dudağıma kapanıp hızlıca emmesi daha da çok şaşırmama sebep olmuştu.

Dudağımı ısırdığında canımı gerçekten yakmıştı. Acıdan bağırdığımda geri çekildi.

"Bir daha asla lafımı ikiletme!! Uzak dur!!" dedi ve evden çıktı.

Arkasından yine baka kalmıştım.

Arkasından yine baka kalmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Philophobia | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin