Jimin
Duyduğum alarm sesiyle bir kez daha lanet ettim. Kafamın altında bir hareketlenme hissedince yerimden sıçramıştım.
Yastığımın hareket etmesini beklerdim ama jungkookun kollarında uyumayı hayal bile edemezdim.
O uyanmadan alarmi susturmaya çalıştım. Biraz zor olmuştu ama sonunda susturmayı başarabilmiştim.
Jungkook hala uyuyordu. Bu kadar sese uyanmadığına göre büyük ihtimalle geç uyumuştu. Kollarımı onun göğsüne kafamı da kollarıma yaslayıp yüzünü incelemeye başladım.
O gerçekten eşsiz di harika yüzü vardı.
Gözleri ne küçük ne büyüktü benim ki kadar çekik değildi en azından çift göz kapağı vardı.
Burnu yüzüne göre orantılıydı yüzüne tam oturmuştu. Peki o kiraz renginde ince dudaklar onlar gerçekten çok güzeldi.Dudağının altındaki bene öpücük kondurup geri çekileceğim sırada dudaklarımda hissettiğim sıcaklıkla yerin dibine girmek istemiştim.
Neden hareket etmişti ki sanki utançla kafamı kaldırdığımda sırıtarak bana bakan bir jungkook görmüştüm.
Gerçekten yerin dibine girmeliydim.
"Evlenmemiz gerek!!"
ne ?? Anlamadım ne evlenmesi ya gözlerim şaşkınlıktan kocaman olmuştu.
"Ne evlenmesi ne saçmalıyorsun ?!"
Dediğim sırada tavşan dişlerini göstererek gülmüştü ilk defa onu gülerken görmüştüm.
"Namusuma geçtin ben uyurken benden faydalandın!"
oh şaka yapıyormuş rahatlamıştım yoksa utançtan ölecektim.
"B-ben özür dilerim"
iç çekerek yüzümü incelemeye başladı.
"Jimin acıktım hadi kahvaltı yapalım" dedi ve yataktan kalktı.
Üstündeki beyaz t-shirtü çıkarıp eline beyaz gömlek aldı.
Ben ise donuk bir şekilde baklavalarına bakıyordum. Onlar neydi öyle ya? Bir mucize adeta.
"Beni kesmek yerine aşağı inip kahvaltı mı hazırlasan acaba ?"
duyduğum cümle ile koşarak odadan çıktım ve onun kahkahasını duydum. Gerçekten çok güzel gülüyordu.
Yüzümde tebessümle salona indiğimde sofra zaten kuruluydu. Mutfakta ki seslerle mutfağa ilerlediğimde yaşlı bir kadın omlet pişiriyordu.
Anladığım kadarıyla evin çalışanıydı.Yukarı jungkooku çağırmak için tekrar çıktığımda jungkook telefonla konuşuyordu.
Rahatsız etmemek için merdivenlere yöneldiğimde duyduğum şey ile kapıya daha da çok yapışmıştım."Bir herifi elinizden nasıl kaçırırsınız?? Aptal herifler! Kapat akşam gelicem herkes depoda toplansın!"
nasıl yani jungkook birini mi kaçırmıştı. Ayak sesleri gelince panikle jungkookun odasının yanındaki lavaboya koştum.
Elimi yüzümü biraz ıslatıp dışarı çıktım. Beni gören jungkook beni biraz süzdükten sonra merdivenlerden aşağı indi.
Kesin anlamıştı onu dinlediğimi , gerçekten şimdi bitmiştim.
Bende aşağıya indiğimde jungkook masaya oturmuş beni bekliyordu. Karşısına oturduğum da yemeğini yemeye başladı.
Sanırım anlamamıştı. Anlasa şimdiye kadar hesap sorardı."Akşama kadar benimlesin."
nedense heycanlanmıştım jungkookla bir gün geçirecektim.
"Tamam, olur ama benim istediğim yere gidicez."
söylediğim şeyle gözlerini tabaktan ayırıp bana dikti.
"Neresiymiş senin istediğin yer ?"
kesin itiraz edecekti koskoca jeon jungkookun orada ne işi var gibi saçmalıklar diyebilirdi. Utangaç bir şekilde
"lunaparka gidelim"
dedim ve gözlerimi gözleri ile buluşturdum. Önce kaşları çatılmıştı.
Tabii ki kabul etmeyecekti.
"Olur"
dediğinde elimdeki çatal ve bıçak tabağa tabak ise yere düşüp kırılmıştı.
Korkudan yerimde sıçrarken jungkook koşarak yanıma geldi ve beni oradan kaldırdı.
"Ne sakarsın sen? Ayağına batacak şimdi. Gel buraya."
demesi ile beni kucağına alması bir olmuştu. Beni koltuğa oturtup o da yanıma oturdu.
Yüzüne sabahki olaydan dolayı bakamıyordum."Üstündeki pijamalarla lunaparkta gerçekten tam bir palyaçoya benzeyebilirsin Jimin."
haklıydı.
"O zaman evime uğramam gerek."
itiraz ederek başını salladı.
"Odama çık sana olacak şeylerden seç ve giy sonra da çıkarız dışarda bekliyorum."
diyip kalktı.
Bende pek oyalanmadan odasına çıktım ve dolabı karıştırmaya başladım. Kocaman bir dolaptı bir kısmında takım elbiseler bir kısmında rahat kıyafetler vardı. Takım elbise giyemezdim.
Rahat giyebileceğim kıyafetlerin olduğu tarafa gittim. Elime ne alırsam bana büyük geleceği kesindi. Elime aldığım yırtık Jean i giydim. Jungkook giyse dap dar olurdu ama bana biraz boldu ve güzel duruyordu.
Üstlere baktığım da bir gömlek hoşuma gitmişti. Sarı bir renkteydi onu da üzerime geçirip aynanın karşısına geçtim. Saçlarım biraz kabarıktı gözlerim ise jungkook u beklenenden biraz solgun duruyordu. Jungkook un berelerinin olduğu taraftan siyah bir bereyi kafama geçirdim ve bir gözlük ile kombinimi tamamlamıştım. Tekrar aynaya baktığımda şık gözüküyordum.
Bakalım lunaparkta bizi neler bekliyordu. Jungkook ile lunaparkta bir gün için sabırsızdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Philophobia | Jikook
Romansa𝗃𝖾𝗈𝗇 𝗃𝗎𝗇𝗀𝗄𝗈𝗈𝗄 , 𝗉𝖺𝗋𝗄 𝗃𝗂𝗆𝗂𝗇'𝖾 𝗈𝗅𝖺𝗇 𝖺ş𝗄ı 𝗌𝖺𝗒𝖾𝗌𝗂𝗇𝖽𝖾 𝗄𝖺𝗋𝖺𝗇𝗅ı𝗄 𝗁𝖺𝗒𝖺𝗍ı𝗇𝖽𝖺𝗇 𝗄𝗎𝗋𝗍𝗎𝗅𝗆𝗎ş𝗍𝗎.