5- Öpücük

25 5 1
                                    

Multimedya: Dolunay

Yataktan kalkacağım sırada, Mavi tarafından yatağa geri yatırıldım.

"Merak etme. Bir süre buralarda olmayacaklar. Ve o evin halini de gördün. Yani bir süre burada kalman gerekecek. "

"Ne?"

"Bir daha mı tekrar edeyim yani, Dolunay?!"

"Benim gitmem gerek. Gerçekten gitmem gerek. Amcamlar nereyi gitti? Ev neden o halde? Ve bu saate kadar beni neden aramayıp telefonlarıma da cevap vermiyorlar? Bilmiyorum.
O yüzden gitmeliyim. "

"Gerçekten bilmek istiyor musun? "

"Tabi ki bilmek istiyorum."

"Bana güveniyor musun?"

"Evet, güveniyorum..."

"Amcanlar tefecilerle iş birlik içindeler. Ve şu anda kaçtıkları için ulaşamamazsın onlara. Hemde seni bildikleri halde yanlız bırakıp kaçtılar. Bunu öğrenen tefeciler de evi dağıtıp, çekip gitmişler. Şimdi söyle bana seni gerçekten o evi götürmemi istiyor musun? "

Anlattıkları karşısında şok bir şekilde suratına bakıyordum. Bu yaşanılanlar neden bu kadar ağır.

"Nereye gitmişler? "

"Bende bilmiyorum. Ama başlarına hiç iyi şeyler gelmeyecek. "

Başım yine ağırmaya başlamıştı. Ve cidden her an bayılacakmışım gibi hissediyordum.

"Evine gerçekten gitmek istiyor musun?"

Bu anlattıklarından sonra gerçekten o eve gitmemi mi bekliyordu?

"Burada kalacağım. Eğer sende izin verirsen tabii..."

"Soruyu sana sorarken ciddi degildim. Sen eve gitmek istesen bile izin vermeyecektim. "

Güldüm.

"Neden sordun o zaman? "

"Seni burda zorla tutuyormuş gibi hissetme diye. Burası seninde evin o yüzden rahat olmalısın."

"Teşekkür ederim..."

"Teşekkür etmene gerek yok. Ayrıca aç olduğun o kadar belli ki ağzından salya akıyor. "

Ne? Elim hemen ağzıma gitti. Ama bir ıslaklık hissetmedim. Mavi kapıdan çıkmıştı bile. Bende ona söylene söylene takip etmeye başladım.

"Bir kere benim salyam akmadı tamam mı? "

Öyle bir şey olmadığı halde neden utanıyordum ki?

"Ne yemek istiyorsun. Salyalı Dolunay hanım. "

"Hey! Şöyle demeyi bırak artık. "

"Tamam. Ama şimdi ne yiyeceğiz ben çok açım. "

"Evde ne var? Makarna varsa yapabilirim. "

"Makarna mı? Hiç sevmem ki ben."

"Ben yaparsam seversin."

"Hadi ya, Öyle mi? " dedi. Bana yaklaştı. Ve elimi tuttu.

"Eğer elin acıyorsa, ben yapabilirim. "

"Hayır, yapmama engel olmaz. "

"Peki o zaman sen yap, bende seni izleyeyim?"

"Yok ya! Sen önce git kırıp, döktüklerini temizle. "

Hem sinirlensin, etrafı dağıtsın hem de ' çok acıktım ben' desin. Ve öyle boş boş beni izlesin.

Yüzünü somurttu. Tam itiraz edecekken tek kaşımı havaya kaldırdım. Hiç bir şey demeyip mutfaktan çıktı.

Mavi Dolunay DünyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin