7- "SÖZ VERİYORUM..."

31 3 4
                                    

(Multimedya: Dolunay ve Mavi)

Huzur veren yağmurun sesi kulaklarıma doldu. Ne çok şiddetli ne de çok seyrek yağıyordu. Ve bu benim hayatta en çok hoşuma gidecek olan şeylerden bir tanesi.

Gözlerimi açtığımda Mavi'nin uyuduğunu gördüm. Bir insan uyurken bu kadar güzel görünebilir mi? Şu an böyle bir şeyin var olduğuna, kesin, kanaat getirdim.

"Uyurken ne kadar yakışıklı olduğumu mu düşünüyorsun. " dedi.

"Görünüşe göre uyumuyorsun. Bu yüzden 'uyurken çok yakışıklısın' diyemeyeceğim. "

Kafasını kandırıp bana baktı. Ayağa kalktı ve dikleşti.

"Sana söylemem gereken bir şey var, Dolunay..."

Çok önemli bir şey söyleyecek gibi ciddi duruyordu. Ben ne söyleyecek diye heycanla beklerken, O, boğazını temizledi ve gözlerime baktı.

"Sen..." dedi.

"Ben..."

"Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum."

"Ne hakkında?"

"Şey... Sen, "

"Evet?!"

"Uyurken çok çirkin görünüyorsun. "

Dedi. Biraz durakladım. Ve anlamayan gözlerle baktım. Çünkü dediği şeyi idrak etmeye çalıştım. Açıkçası bunu söylemesini beklemiyordum. Kaşlarımı çatarak ona bakıyordum.

"Ne dedin..."

Yüzünde ki ciddi ifadesini hala koruyordu. Ve bu beni daha çok sinir ediyordu. Ardından hunharca gülmeye başladı. Ben gözlerimi kapattım. Sakin olmalıydım.
Koltuğun üstünde ki yastığı aldım Ve kafasına geçirdim.

"Hey, hey, hey! Sakin ol. Şaka yaptım sadece."

Bense onu hiç duymamış gibi yastık savuruyordum. Alnına doğru bir yastık savurdum. Koltuğa doğru düşüyordu ki belimden yakalayıp onunla düşmemi sağladı.

Şimdi ben onun üstüne de o ise benim altımda kalmıştı. Bir süre öyle kaldıktan sonra beni ters çevirdi ve Şimdi o benim üstündeydi.

Ben şaşkın şaşkın ona bakarken, O, ise
Gözlerime gülerek bakıyordu.

Kusura bakma ama öyle güzel gülünmez.

Daha çok sırıtmaya başladı. Sanırım içimi okumuştu. Bu beni daha çok utandırmaya başlamıştı.

"Dolunay..."

"Hı?" dedim. Çünkü şu an konuşmaya bile utanıyordum.

"Söylemem gereken bir şey daha var. "

Ben hiç bir şey demeden sadece ona bakıyordum.

"Buradan bakınca daha çok çirkin görünüyorsun." dedi.

"Sen! Ölmek mi istiyorsun." dedim. Tehdit dolu sesimle. Aynı zamanda 'intikamım kötü olacak' bakışı atıyordum.

"Tamam şaka yapıyordum. " dedi yine. Onu geriye doğru ittirdim. Hiç direnmeden ayağa kalktı.

Gülmemek için kendini zor tuttuğu belli oluyordu.

"Hadi kahvaltı edelim. Omlet yapacağım. "

Mutlu bir ifadeyle mutfağa doğru ilerliyordu. Bende hemen onun arkasından takip ediyordum.

"Daha dün sürekli omlet yediğinden sıkıldığını söylemiştin. "

"Şey... Canım çekti. O yüzden yapmak istiyorum. "

Mavi Dolunay DünyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin