8- Kayıp Prenses Ve Kabus Yöneticisi

30 3 9
                                    

Keyifli okumalar...

Gözlerimi açtığımda Mavi yanımda yoktu. Yoğun bir baş ağrısıyla uyuduğumuz kanepeden kalktım. Elim kafamda, bir gözüm açık bir gözüm kapalı bir şekilde yamuk adımlarla evde Mavi' yi arıyordum.

Ortalıkta yoktu ve bende Mavi' yi aramayı bıraktım ve lavoboya doğru ilerledim.

Rutin işlerimi hallettikten sonra aynada kendime bir süre baktım.
Son zamanlarda yani bir kaç gündür hayatım olağanüstü bir hale geldi. Hala bu şartlara alışmaya çalışmak beni zorlasada mutlu, şaşkın ve aptal aşık gibi görünüyordum.

Bir süre daha kendimi izledikten sonra gözüm aynadan yansıyan kolyeye çarptı. Kolye mavi ve parlak bir renk almıştı. Ben şaşkın bir şekilde kolyeye bakıyordum. Bir süre sonra kolye eski halini geri aldı.

Elimi kalbime götürdüm ve derin bir nefes aldım. Kolyenin aynada ki yansımasına bakmayı bıraktım ve kendime bakmaya devam ettim.

"Bu..." dedim.

Aynada ki kimdi? Uzun ve altın renginde dalgalı saçlara sahip, gözleri sarının ve kahve renginin en güzel tonu olan, kehribar, renginde ve elmacık kemiğinin üstünde bir dövmeye sahip, prenses gibi duran, biri bana bakıyordu.

Titrek adımlarla arkaya doğru gidiyordum. Ben geriye gittikçe o da benden uzaklaşıyordu. Niye benim yaptığım şeyleri yapıyordu.

Bu sefer aynaya doğru yine ilerledim.
Yine benimle aynı şeyi yapıyordu. Ellimi kaldırdım ve aynaya yaklaştırdım. Elim sadece cama değiyordu. Ardından ellerime baktım. Ellerimden kollarıma doğru ilerledim.

Üstüme göz gezdirdim. Ve beyaz uzun ve belime tam oturan askılı bir elbiseydi. Omuzlarımın üstünden saçlarımı ellerime aldım;dalgalı ve altın renginde dalgalı uzun saçlarıma baktım. Bakışlarımı tekrar aynaya çevirdim.

"Bu ben miyim?" dedim. Bana sahip olamayan Suratımı elledim. Ve hızlı bir şekilde tuvaletten çıktım. Mavi'yi bulmam gerekiyor.

"Mavi!" diye yüksek seste bağırdım.
Merdivenlerden inme sesleri geldi. Kalbim deli gibi atarken Mavi hiç bana bakmadan mutfağa doğru ilerledi. Banyo yaptığını şampuan kokusundan anladım.

"Günayd-" mutfağa doğru ilerledi. Ve sözü yarım kaldı.

"Dolunay, kahvaltı hazırlamadın mı? Bugün sıra senindi." dedi.

"Mavi..."

"Her neyse bugün yine benden hadi gel ve bana yardım et. " dedi, Keyifli bir şekilde.

Sonra bana döndü ve gülümseyen yüzü bir anda yavaş yavaş şaşkın bir hale döndü.

"Sen..." dedi. Ve bana yaklaştı.

"Mavi, ben çok korkuyorum. Neler oluyor?" dedim. Dokunsalar ağlayacak bir sesle.

Hemen yanıma geldi ve omuzlarımdan tuttu. Bir süre ben miyim yoksa degil miyim diye anlamaya çalışır gibi baktı.

"Dolunay... Korkulacak bir şey yok. Şimdi Kutsal' ın yanına gidiyoruz. Tamam mı?"

Kafamı sallamakla yetindim. Gözlerimi kapattı. Ve geri açtı.
Etrafa baktım ve yine evde olduğumuzu fark ettim.

"Olmadı... " dedi.

"Ne?"

"Bir şeyler ters gidiyor. " dedi Mavi.

"Mavi!" bu Kutsal'ın sesiydi.

"Kutsal, ne oluyor?" dedi Mavi telaş içinde.

Kutsal bana yaklaştı ve elini elmacık kemiğimin üstünde gezdirdi.

Mavi Dolunay DünyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin