•4•

91 14 45
                                    


Nefesimi kesen düşünceler vardı. Beni ağlatıp üzen. Şu an onlardan birini yaşamak yıpranan bedenimi dahada yıpranmasına sebep oluyordu.

"Anne, Senem abla nerde?"

"Normal odaya çıkartacaklar kızım. Çok yorgun düştü hala baygın."

Ciğerlerim nefes almayı unutmuş gibi derin bir nefes çekti. Nasıl söylenir ki doğum sırasında çocuğunun öldüğünü? Hemde ikinci kez bunu yaşarken nasıl güçlü kalabilir bir anne?

Dolan gözlerimi saklamak için annemin koluna sarıldım. Annem titreyen elleriyle saçımı okşuyordu. Kafamı iyice annemin koluna gömeceğim sırada gelen gürültüyle kafamı kaldırıp ıslak gözlerle Can abiye baktım. Kuzenimin kocası ve ölen bebeğin babası oluyordu.

İki eliyle başını tutmuş duvara dayadığı sırtıyla ayakta durmakta zorluk çekiyordu. Çokta ayakta duramadı zaten. Olduğu yere çökmüştü. Ağlayan gözlerini babama çevirip acı acı baktı. Gözlerinde gördüğüm saf acıyla bedenim titredi , ruhum üşüdü.

"Bekliyorduk."

Ağzından çıkan kelimeyle babam elini omzuna koyup kendisine çekti. Fakat Can abi babamı durdurmuş gözlerini kapatarak kafasını duvara yaslamıştı. Kapattığı gözlerinden durmaksızın gözyaşları aktı. O akan yaşlar ise bizi boğdu.

"Erkekti. İki kız çocuğundan sonra erkek çocuk bekliyordum zaten. Onun için gecemi gündüzüme katarak çalışıyor daha büyük eve çıkmak için para kazanıyordum. Sonra bir gün işten geldiğimde,  Senem'im geldi dedi ki, "Üçüncü kez baba olacaksın." Abi o an nasıl hissettiğimi anlatamam."

Sustu. O hislerle nasıl mutlu olduğunu sonra ise hayal kırıklığına uğradığını kimse anlatamazdı.

"Sonra, düşük yaptı. Bebeğimin kokusunu duymadan toprağının kokusunu duydum. Bu kez yine hamileyim diyince," yutkunup gözlerini ilerideki duvara sabitledi.

" , birşey olmaz dedim ne bileyim. Bu sefer çocuğum sağlıklı olur dedim. Yaşayıp mutlu olur dedim. Dedim de inşallah sağsalim doğar demedim. Ondan mı oldu ki?"

Gözyaşlarım hıçkırığa dönüştü. Annemin kolunu bırakıp Can abimin yanına gittim. Onun gibi yere oturup ona bakarken ellerimi kaldırıp gözlerinin yaşını silmeye başladım. Ya çok daldığından yada elimin soğukluğundan olsa gerek irkilmişti. Dolu gözlerle bana baktı.

"Toprağa verdiğim can yetmez mi?"

Bana bakarak sorduğu soruyla dudaklarımı büzdüm. Nasıl cevap verebilirdim ki bu adama?

Diğer elimide kaldırıp boşta kalan yanağına koydum. Ellerimi yüzünden çekip  birleştirerek kafasını avcuma gömdü. O ağladıkça ben ağladım. Ne kadar sürdü bilmiyorum ama 'doğumhane' yazan yerden Senem ablanın çıkmasıyla Can abim ayaklandı. Islak kalan avuçlarıma bakıp iç geçirdim.

Tanrım, avuçlarıma dolan hayal kırıklarını nasıl toparlayacağım?

Sedye hızla yanımızdan geçerken annem kollarımdan tutarak ayağa kaldırdı.

"Hadi kuzum yüzünü yıka da gel. Biz bir üst katta oluruz muhtemelen."

Annemi kafamla onaylayıp ayaklarımı sürüyerek WC yazan yere girdim. Önce ellerimdeki gözyaşlarını lavaboya akıtıp yıkadım. Sonra ise yüzümü yıkayıp aynada olan yansımama baktım. Gözlerimin altı morarmıştı ve gözümün beyazında kırmızı damarlar çıkmıştı. Dudaklarımda ise çok dişlediğimden dolayı küçük yaralar vardı. Gözlerimi aynadan çektiğimde küçük bir kız çocuğu görmemle irkildim.

YANSIZ / #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin