•5•

84 13 56
                                    


"O kadar iyiydin ki, daha da yaklaştım yanına sanki bu doğal hakkımmış gibi, ellerimi yüzüne koydum, öylesine mutlu, öylesine gururlu, öylesine özgür, öylesine güçlüydüm ki kendimi evimde gibi hissettim."

Okuduğum kitabın arasına ayracımı koyup kapatırken bağdaş kurduğum ayağımı yatağa uzattım. Büyük ihtimalle uzun süre o pozisyonda oturduğum için uyuşmuşlardı. Kapının tıklatılmasıyla komidimin üstüne kitabımı koyup kapıya döndüm.

"Gel."

Annem elinde meyve tabağıyla odama girip kapıyı kapattı. Meyve tabağını yatağın üzerine koyup sıcak elleriyle soğuk ellerimi tuttu. O an annemden bana geçen şefkati ve sıcaklığı hissettim.

"Nasılsın birtanem?"

"İyi gibiyim."

Aras'ın ölümü üzerine 6 gün geçmişti. O zamana kadar cenazeyi yapmış ve mevlüdünü okutmuştuk. Evimizin içinde bu yüzden sessizlik vardı. Gözlerimi annemden çekip kendi ellerime indirdim. Fakat annemin çenemden tutup eğdiğim başı kaldırmasıyla yeşillerimi tekrardan onunla buluşturmak zorunda kalmıştım.

"Birşey mi oldu, yine eğdin başını?"

"Anne sana birşey sormak istiyorum."

"Sor kuzum."

"Senem ablanın yerinde ols.."

İnce ve uzun parmaklarını kaldırıp dudağımın üzerine koyup beni susturdu.

"Öyle birşey olmayacak. Ve sen koca miskin kalkta biraz dışarı çıkıp temiz hava al."

Omuz silktim. Hiç çıkasım yoktu.

"Kızım pinekledin evde. Kalk sitenin parkına git bari."

Annemin bu ısrarı üzerine gözlerimi kısarak ona bakmayı sürdürdüm. Bilmediğim birşey mi vardı?

"Yavrucuğum ne bakıyorsun öyle annecim? Odanı temizleyeceğim ama çıkmıyorsun odandan."

Açıklama yapması üzerine yatağımdan kalkıp dolabımın karşısına dikildim. Annemde getirdiği meyve tabağını geri götürürken omzumun üstünden gidişine baktım. Üstümdeki pijamayı çıkartıp kot pantolon ve borda kazak giymiştim. Saçımı ellerimle tararken gelen birkaç saç tutamıyla ellerimi üstüme sürüp odadan çıktım. Her zamanki olağan şeylerdi.

"O zaman ben parkın oradayım."

Anneme kapının ordan bağırırken elime tutuşturduğu saklama kabı ve plastik çatalla anneme baktım. İçinde odaya getirdiği meyveler vardı.

"Bunlar ne için?"

"Sağlıklı beslenmen için tabiki de kızım. Sallanırken yersin."

"Anne hayır, istemiyorum."

Geri vermek için elimi uzattığımda beni dışarıya ittirip kapıyı yüzüme kapatmıştı. Anneme trip atar gibi sırtımı dönüp demir kapıyı ittirdim. Sitede gezen çocuklardan birine verebilirdim. Ama tabiki ayakkabılarım ayağımda olsaydı.

"Ayakkabılarımı verseydin bari."

Yumruk olmuş ellerimle vurup bir yandan hafif yüksek sesle anneme sesleniyordum. Kapıya vuruşlarım etkili olmuş olacak ki annem kapıyı az bir şekilde aralamış spor ayakkabımı fırlatıp geri kapatmıştı.

Hayır yani bu anneme ne olduğunuda anlamış değildim.

Derin nefes alıp ifadesiz bir yüzle sitenin parkına doğru yürümeye başladım. Her zaman sessiz olan site bugün daha bir sessizdi. Bakışlarımı ıssız olan sitenin içinde gezdirip geldiğim parka baktım. Kuzey elindeki elmayı ısırırak salıncakta yavaş bir şekilde sallanıyordu. Onu görmemle gülümseyip yanına ilerledim. Diğer boş salıncağa ben doldururken bakışımı elimdeki saklama kabına çevirdim.

YANSIZ / #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin