"Lamia Karmen?""Burdayım."
Hoca yoklamayı bitirirken defteri kapatıp gözlerini sınıfta gezdirdi. Üzerlerindeki bakışı hisseden sınıf ise yavaşça uğultuyu kesip onlara bakan hocaya odaklandı.
Ben mi? Ben zaten sessiz bir şekilde hocayı bekliyordum.
"Muhabbetiniz bittiyse defterleri çıkarın."
Sınıfta yükselen 'Aa' sesleriyle gülüşüme engel olamadım.
"Hocam okulun ilk günü ders işlenir mi el insaf ?"
"12 olduğunu unuttun sanırım. "
"Yok hocam hiç unutur muyum? Annem saat başı kalk test çöz diyerek hatırlatıyor."
Gülüşüm büyürken sadece küçük bir kahkaha attım. Öğrenci-hoca arasında ki diyaloğu izlemeyi seviyordum. Komik oluyordu.
"Çözüyor musun peki?"
"Ne zaman birşey istesem çözüyorum, çünkü o zaman test çözdüğüm için gözüne giriyorum."
Hoca başını olumsuzca salladığında ben çoktan defterimi çıkartmış elimdeki mor kalemimle hocanın diyeceklerini not almak için bekliyordum. Öğleden sonra son saatteydik. Bundan sonra eve geçmeyi düşünsem de aklımda Kuzey'e bugünü anlatmak vardı. Çünkü eğlenmiştim ve anlatırken onunda gülmesini istiyordum.
Derin bir nefes alıp hocanın anlattıklarına odaklandım. Dersin yarısı yoklama ve muhabbetle geçmişti. Son kalan 20 dakikada matematik hocamız üslü sayılardan başlayıp bir çok örnek çözdü. Her birini not alırken anlamadığım yerleri hocaya sormayı ihmal etmemiştim.
Sonunda çalan zille tahtadaki son örneği defterime geçirip çantamı sırtıma taktım. Bu zamana kadar sınıf çoktan boşalmıştı. Sınıftan ağır adımlarla çıkıp merdivenlere yöneldim. Son senemiz olduğu için en üst kattaydık ve her bir katta 2 merdiven vardı.
Keşke merdiven yerine kaydırak olsaydı da kayarak inseydik.Üşeniyorum arkadaşım!
Gözlerim baygın bir şekilde merdivenleri inerken indiğim merdivenleri saymaya başladım.
1,2,3,4..
"Lamia!"
Adımı duymamla 5.basamakta durup seslenen kişiye döndüm. Fakat dönmemle asansörde ki çocukla karşılaşmam bir olmuştu. Kaşlarım yavaşça çatıldığında beni umursamayıp yanıma doğru inmeye başladı. Benden bir basamak aşağı indiğinde onunla aynı boya gelebilmiştim. Gözleri bir süre yüzümü tararken huzursuzca kıpırdanıp durdum. Ayrıntılı bakmaya ne gerek vardı?
"Birşey demeyeceksen gidiyorum?"
Bıkınca nefesimi verdim söylediğim cümle üzerine. Fakat aramızda bir basamak dahi olmadığından asansörde ki çocuğun yüzüne gelmiş ve gözlerini kapamasına sebep olmuştu. Yüzündeki ifadesiz görünüş yavaşça tebessüm olurken gözlerini kırpıştırarak açtı.
"Nefesini yüzümde hissetmek güzel. "
Dediği üzerine bakışlarımı kaçırıp yutkundum. Ben birinin nefesini yakınımda hissetmekten rahatsız olur uzaklaşırdım. Ki şu anda da öyle yapacaktım. Yan tarafa kayıp birer birer merdivenleri indim ve sonunda koridora vardım. Fakat yürüyeceğim sırada üzerime giydiğim kapşonlunun kapşonundan biri tutmuş gitmemi engelliyordu.
Asansörde ki çocuk?
"Ne istediğini gerçekten merak ediyorum."
Söylediğim cümleden sonra yüzüne sahte sırıtış ekleyip tam karşıma geçti. Uzundu fakat bende uzundum. Boynumu kaldırmak zorunda kalmıyordum yani. Yada omuzlarıyla bakışmak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANSIZ / #wattys2019
Krótkie OpowiadaniaSaat 00.00 ' ı gösteriyordu. Küçük kız gözlerini yumup yeni yaşının getirmesini istediği şeyi pastaya doğru fısıldadı. ' Sadece mutlu olmak istiyorum.' Mumları tek nefeste söndürüp anne babasına dolu gözlerle baktı. Annesi buruk bir gülümseme gön...