Evet Arkadaşlar Upuzun Bir Aradan Sonra Tekrar Sizlerleyim, Gelmeyen ilham Perilerim Beni Bayağı Bir Uğraştırdı Ama Şükür Ki Buradayım. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli Okumalar...🌷🌷
Tim az önce yaşadıkları karşılaşmanın şokunu daha atlatamamıştı. Birbirlerine şaşkın bakışlarla bakıp duruyorlardı. Ortam da oluşan kısa sessizliği Yavuz'un konuşmaya başlaması bozdu.
"Yaşıyorum"
"Yaşıyorsun komutanım da neden, neden yani bunca zaman sakladın bizlerden?" diye sordu Ateş.
"Zamana ihtiyacım vardı"
"Nasıl bir zaman anlayışı bu ya komutanım farkında mısın bilmiyorum ama yaklaşık 6 aydır ölüsün" diye mırıldandı Keşanlı sıkıntıyla.
"Basit bir zaman isteği mi yani bütün bunlara sebep"
"Su'yun gidişi benden çok şeyi götürdü"
"Peki ya annen peki ya Derya? Komutanım ikisi de perişan oldu" diye mırıldandı Ateş.
"Yapabileceğim bir şey yok "
"Ne demek yapabileceğim bir şey yok ya komutanım sen iyi misin ya sen öldün ya benim kardeşim de öldü sanki kızın ruhu çekildi koptu gitti ya sen bunları mı söylüyorsun?"
"Evet, bunları söylüyorum Derya benim için bitti belki de hiç yoktu biz sadece arkadaş olabilirmişiz bunu anladım"
Ateş sinirle gülerek ayağa kalktı. "Evlenmişsin hayırlı olsun komutanım" deyip kapıya yöneldi. "Burada biraz daha kalırsam hiç iyi şeyler olmayacak " diye ekledi.
"Bende geliyorum kardeşim yoksa gerçekten iyi olmayacak" deyip ayağa kalktı Fethi ve Ateş'le beraber evden çıktılar.
Derya, odasında makineden çıkardığı eşyalarını katlarken dolabın üst rafındaki kutuya eli çarptı ve kutu yere düşerken içindekiler etrafa saçıldı. Derya elindekileri bırakıp söylenerek yere eğildi.
"Ne vardı yani yere saçılacak?" diye mırıldanırken eli kâğıt parçalarına gitti, aldığı şeyleri kutuya koyarken halının üzerinde parlayan bilekliği gördü. Yavuz almıştı bu bilekliği ona ve yine onun acısıyla geçirdiği sinir krizi anlarından birinde kopmuştu ama yaşanan onca şeye rağmen atamamıştı, atmamıştı Derya bu bilekliği. Gözünden bilekliğin üzerine düşen yaşını fark ettiğinde ağladığını anlamıştı bazen gözyaşları insana sormuyordu işte, içini soğutmanın tek yolu buydu belki de.
Yavuz timle yaptığı buluşmadan sonra Kopuk'un evinden çıkmış arabayla kendi evine doğru gidiyordu. Aklı Derya'daydı. Derya'nın bugünkü bakışları gözünün önünden gitmiyordu; öfkeli, hırçın ama bir o kadar da paramparçaydı Derya ona. İstemeden de olsa sebep olduğu bu yıkıma devam etmek zorundaydı. Belki de onunla tekrar konuşmalıydı belki de uzak durmalıydı peki ya o zaman karşısına neden çıkmıştı,onu koruyabilmek için yaşadığını belli etmişti ama Derya onu ölü sayıyordu.
~Ertesi Sabah ~
Derya sabah erkenden uyanmış adliyeye gitmek için hazırlanmıştı, verdiği kararı uygulayacaktı. Yavuz onun için olmamalıydı artık onu yaşamıyor varsaymıştı. Kalbine ziyaretine gittiği mezarı koymuştu kalbini de o mezara... Şimdi içinde hayat bulmaya çalışan yeni Derya'ya geçmişi unutma yeniden hayata tutunma şansı vermek istiyordu. Üzerine giydiği V yaka sıfır kol buz mavisi elbiseyi süzdü aynada, iyi görünüyordu. Su dalgası yaptığı saçlarına karamel kokulu saç spreyini sıkıp hafif bir makyaj yapmıştı. İşte şimdi hazırdı. Çantasını ve hazırladığı dilekçe dosyasını alıp evden çıkıp kendisini bekleyen taksiye bindi. Kısa bir yolculuktan sonra adliyenin önünde taksiden inip adliyenin kapısına doğru ilerledi. Merdivenlerden çıkıp başsavcılık özel kalemine doğru ilerledi.
![](https://img.wattpad.com/cover/187477965-288-k442620.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞTEN NEFES
FanfictionBuz gibi bir sevdanın kollarına düştüğünde insan ne hisseder ki? Kalp kırıklığı ve benzeri birçok duygu peş peşe sıralanıverir yüreğinin sırat köprüsünde. Ve ne zaman sen sen olmaktan vazgeçersen o zaman ne olur sence? Kuytu köşelerde yalnızlık...