-13-

4.1K 315 256
                                    

"Bu fırının yemeklerine bu yüzden bayılıyorum işte. Eşsizler!"

Genç kız kıkırdadı ve ağzına büyük bir lokmayı tıkıştıran Adrien'ı izlemeye devam etti.

"Senin yüzünden yiyecek bir şeyim kalmayacak." Adrien sonunda lokmasını yuttuğunda gülümsedi. Sandalyesinde geriye yaslanıp karnına vurduktan sonra derin bir nefes aldı. "Formumu korumam için yedirmekdikleri ne varsa şu yarım saat içinde hepsini bitirdim." Marinette güldü. "Bütün hayatın boyunca bir daha fırıncıların kızlarına denk gelmeyebilirsin, keyfini çıkar."

"Tüm hayatım boyunca denk gelmek istediğim fırıncı kızı tek bir tane." Marinette utandığını hissederken gülümsedi. Adrien, genç kızın yavaştan kızarmaya başlayan yanaklarına baktığında kalbinin değişen ritmine kulak asmadan gülümsedi. Ardından sinsice sırıttı ve Marinette'i kızdırmak için ne söyleyebileceğini düşündü.

"Ve ben onun yanında olmak yerine seninle burada vakit kaybediyorum." Genç kız suratındaki gülümser ifadeyi sildi, yerine kaşları çatık kızgın bir ifade gelirken gözlerini kıstı. Adrien bu tatlı haline kahkaha atarken genç kızın siniri de yavaş yavaş yok oluyordu. Marinette sinirinin geçtiğini belli etmek istemediğinden karşısında gülen çocuğa kızmaya başladı. "Ha-ha, Adrien. Çok komik. Vakit kaybı olduğumu düşünüyorsan yediklerinin hepsini çıkarıp gidebilirsin."

Adrien genç kızın sandalyesine yaslanmış ve kollarını kavuşturmuş haline gülümseyip aynısını yaptı ve ağzından çıkan kelimelere engel olamadı. "Nasıl bu kadar güzel olabiliyorsun?"

Marinette'in çatık kaşları yavaş yavaş eski halini almaya başladı, kavuşturduğu kolları gevşerken yanaklarının kızardığını hissetti. "Anlamadım?" Adrien ne dediğini fark ettiğinde genç kızdan farksızdı. Bir anda neden böyle bir şey dediğini kendisi de anlamamıştı ve bu ikisini de utandırmıştı. "Demek istediğim, benim babam fırıncı olsaydı 100 kiloya yaklaşırdım sanırım. Diyet falan mı yapıyorsun?" Marinette güldü. "Yememe izin vermiyorlar ki. Canım bir şey istediği zaman mutfağa geçip kendim yapıyorum. Çoğu zaman da buna üşeniyorum zaten. Yemekler dışında pek bir şey yemiyorum yani."

Genç kızın söylediklerinden sonra aralarına giren birkaç saniyelik sessizlik çok fazla uzun sürmedi.

"Artık ne konuşacaksak konuşabilir miyiz? Geriliyorum ben." Adiren genç kızın cümlesine kıkırdadı ve başını salladı. Birlikte Marinette'in odasına yönelirlerken ikisi de beyninde fazlaca soru taşıyordu.

Adrien pembe ağırlıklı odaya girdiğinde gülümsedi. "Pek değişmemiş." Marinette başıyla onayladı. "Evet ama küçüklük aklıyla yapmıştım bu odayı. Değiştirmek istiyorum. Pembe artık çok çocuk işi geliyor."

Sonunda yatağa oturduklarında ikisi de birbirlerine beklentiyle baktılar. Biri konuşmayı açarsa gerisi gelirdi zaten ama asıl sıkıntı konuşmayı başlatmaktı.

Adrien derin bir nefes aldı, sıkıldığı sessizliği bozmak için ağzını açtı. Aklındaki düşünceleri söylemek istiyordu. Kara Kedi'nin o olduğunu, genç kızın aslında en yakın arkadaşlarından birine aşık olduğunu ve kafasının karışık olduğunu söylemek istiyordu. Ama yapamazdı. Bu onu incitebilir ve utandırabilirdi.

Anlatmak için daha farklı bir yol seçti.

"Şimdi sana söyleyeceklerim karşısında biraz şaşırabilirsin. Daha önce kimseye anlatmadım. Lütfen beni ciddiyet ve anlayışla dinle, olur mu?" Marinette gülümsedi ve hazır olduğunu gösterircesine başını salladı.

"Ben uzun zamandır birini seviyordum. O her ne kadar beni biraz terslese de hoşuma gidiyordu."

"Kim senin gibi birini reddeder ki?" Düşüncelerini içinde tutmaya hakim olamayan Marinette, Adrien'ın lafını böldüğünü anladığında dudaklarını birbirine bastırdı. "Pardon, devam et."

"Bu uzun bir süre böyle devam etti. Sonra bir kızla tanıştım, o o kadar iyi, o kadar tatlı bir kızdı ki. Onun yanındayken sevdiğim kişiyi unutuyordum sanki. Güzelliğini, gülümsediğini görmek beni mutlu ediyordu. Ondan hoşlanıp hoşlanmadığımı düşündüm... Ancak hislerimi düşündüp tarttığımda eskiden sevdiğim kişiyi hala seviyor olduğumu fark ettim. Bu durum beni rahatsız etti. Aynı anda iki kızı düşünmek bana ikisini de aldatıyormuşum gibi hissettirdi. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum Marinette, lütfen bana yardım et."

Marinette tutulan dili ve şaşkın bakışlarıyla bir süre baktı. Sanki bu olay biraz... tanıdık gelmişti? Olabilir miydi? Olasılığı bile kalbini hızlandırmasına yetiyordu.

Koskoca Paris'te bu durumu tek yaşayan ben olamazdım ya! Elbette imkansız! diyerek düşüncelerini bir kenara savurdu ve sonunda ağzını açtı.

"Adiren yaşadığın durum çok karmaşık, ama sana yardım etmeye çalışacağım. Benim düşüncem..." Derin bir nefes aldı. "Bence, birini seviyorken başkasına karşı da bir şeyler hissedemezsin. Bu ya ilkini unuttuğun, ya da ikincisinin gereksiz bir heves olduğu anlamına gelir. Bence kafana takma, bırak sana bunu zaman göstersin. Yoksa başta sen olmak üzere kırılırsınız."

Adrien başını ellerinin arasına aldı ve yalvaran bir ses tonuyla genç kıza seslendi. "Uzun zamandır zamana bırakıyorum Marinette, lütfen açıklık getirmeme yardım et."

"Pekala, bana ikisiyle birlikteyken nasıl hissettiğinden bahset."

"Sevdiğimi söylediğim kızla beraberken mutlu hissediyorum. Onu görünce seviniyor ve kalbimin hızlanmasına engel olamıyorum. Ancak eski hislerim yok sanki ona karşı."

"Güzel... Peki diğeri?" Marinette bunu söyler söylemez Adrien'ın yüzünde oluşan gülümsemeyi gördüğünde cevabı hazırdı.

"Onunla kısa süredir görüşüyoruz. Ama onunlayken tarif edemedğim bir şey beliriyor içimde. Her şeyi unutuyorum. Huzurlu oluyorum. Hep gülümsesin istiyorum." Adrien bunları anlatırken gülümsediğinin farkında bile değildi. Genç kızın sesiyle irkildi ve suratından sırıtmasını sildi.

"Bak Adiren, birini seviyorken aklını başkası kurcalıyorsa bu artık eski hislerinin kalmadığı anlamına gelir. Kısa süredir tanıdığın o kızı anlatırken suratını görmen gerek, onu anlatırken mutlu oluyorsun." Adrien içinden o sensin diye düşünse de genç kızı bölmemişti. "Sevgine karşılık bulamamaktan sıkılmış olmalısın ki o kıza karşı bir şeyler hissetmeye başlamışsın. Ama dediğim gibi bunları fazla düşünme. Bırak sana zaman göstersin."

Adrien gülümsedi. Adrien'ın sevdiğini söylediği kişinin kendisi olduğunu bilseydi bu kadar rahat olabilir miydi?

"Waow, teşekkür ederim Mari." Ardından kolundaki saate baktı. "Sanırım gitmeliyim, şoför bu saatte geleceğini söylemişti."

İki genç odadan çıkıp kapıya doğru yürürken ikisinin de akıllarında bir sürü soru ve kalplerinde anlamsız bir çarpıntı vardı.

"Her şey için teşekkür ederim." diyerek gülümsedi Adiren. "Rica ederim. Dediğim gibi, kendini kasma. Ama sanırım, anlatırken yüzünün güldüğü o kızı seviyorsun."

Adrien'ın tahmin ettiği gibi arabaları gelmiş, onu bekliyordu. Daha fazla bekletmemek adına genç kıza kısa ama sıkı bir sarılıştan sonra arabaya doğru ilerledi. Dışarıya vurmadığı ancak beynini yiyip bitiren düşüncesine kulak astığında genç kızın sesi kulağında yankılandı.

"Sanırım anlatırken yüzünün güldüğü o kızı seviyorsun."

Gülümsedi ve düşündü.

Sanırım seni seviyorum, Marinette.

-

Sanırım Marichat yakın?

Başkası - Marichat (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin