-22-

3K 247 145
                                    

Kagami siyah-mor ışıklarla kostümüne büründüğünde küçük kwami korkudan tir tir titriyordu. Şimdi ne olacaktı? Paris büyük tehlike altındaydı, Kagami çok güçlü bir düşman olacaktı ve yenmesi çok güç, hatta imkansız olabilirdi.

"Tikki... Haydi çık ortaya! Sana ihtiyacım var."

Tikki ona neden ihtiyacı olduğunu biliyordu. Mucize'yi Hawk Moth'a verecek ve bu güçle Kara Kedi'nin mucizesini de kolayca alacaklardı. Ama buna izin veremezdi. Ne Paris'in yok edilmesine, ne de insanların zarar görmesine.

Büyük bir hızla genç kızın penceresinden çıktı ve nereye gideceğini bilmez bir şekilde uçmaya başladı. Kara Kedi'den yardım mı istemeliydi, yoksa Usta Fu'nun yanına mı gitmeliydi? Sanırım mantıklı olan Kara Kedi ile birlikte Usta'nın yanına gitmekti.

Büyük pencerelerden genç erkeğin odasına girerek etrafa bakındı. Yatakta yattığını gördüğünde elinde tuttuğu küpeleri çalışma masasına bırakıp yanına gitti.

"Adrien!" Genç erkek kulaklarına dolan bu ince sesin sahibini tanımıştı. "Tikki?" Küçük kwaminin büyük gözleri korku ve endişeden dolmuşken sesi titreyerek konuştu. "U-uğur Böceği... O akumalandı. Lütfen onu kurtar."

"Ne?" Plagg sahibi ile aynı tepkiyi verdikten sonra şokla açılmış yeşil gözlerini yumuşattı ve arkadaşına sarıldı. Adrien ise şoku atlatamamış, soru üstüne sorular soruyordu.

"Nasıl? Neden? Ne zaman oldu? Şimdi nerede?"

"Bilmiyorum. En son onun odasında akumalanışını izledim. Sonra yardım istemek için kaçtım." dedi Tikki Plagg ile sarılmayı sonlandırıp. "Küpeler! Küpeler nerede?" Tikki çalışma masasının üzerindeki küpeleri gösterdikten sonra genç erkeğin yüzündeki rahatlamayı gördü.

"Tanrım, şimdi ne yapacağız?" Plagg ses tonundaki endişeyi gizleyemeden konuştu. "Usta'nın yanına gitmeliyiz. O bize yardımcı olabilir."

-

Adrien Kara Kedi'ye dönüşmüş, Tikki'yi elindeki küpelerle birlikte cebine koymuş daha önce de uğradığı için bildiği eve doğru çatılarda koşturuyordu. Yaşlı adamın evine girdiğinde hiç vakit kaybetmeden konuşmaya başladı. "Usta Fu! Çok kötü bir şey oldu!"

Usta büyük bir sakinlikle genç erkeği dinlemeye başladığında Tikki olduğu yerden çıktı ve Kara Kedi yerine konuşmaya başladı. "Uğur Böceği akumalandı efendim! Sakin olması için elimden geleni yaptım ancak umursamadı bile."

"Wayzz kötü bir şeyler hissettiğini söylemişti, ancak bunu beklemiyordum." Kara Kedi sesindeki korkuyu gizleyemeden konuştu. "Şimdi ne yapacağız? Tanrım, hepsi benim suçum. Onu çok kızdırdım." Başını ellerinin arasına aldı ve bulunduğu yerde ileri geri yürümeye başladı.

"Bir yol bulacağız, öncelikle sakin olmalısın. Ancak şunu unutma ki karşına çıkacak en güçlü akuma olabilir. Maalesef senin zayıf noktalarını çok iyi bildiğinden yenmek çok zor olacak, ama imkansız değil." dedi Fu sakalını okşarken. "Güvenebileceğin birileri var mı? Bu işi tek başına halledemezsin."

Kara Kedi düşündü. Kesinlikle vardı. Mucize kutusundan birkaç mucize alıp cebine koydu.

"Uğur Böceği mucizesi ne olacak? Onsuz yenebilecek miyiz?" Usta Fu derin bir nefes aldı. "Bunu gerçekten çok ama çok güvendiğin birine verebilirsin. Ama dikkatli ol, o kişi asıl seçilmiş kişi olmayacağından her şey eski haline döndüğünde aldığı fiziksel yaralar hemen iyileşmeyebilir."

"Bu diğer mucize vereceğim kişileri de tehlikeye atmıyor mu?"

"Onlar seçilmiş kişi sayılıyor." Kara Kedi başını anladığını belirtircesine salladı. Tikki küpelerin içine girdi, genç erkek tıpkı diğer mucizeler gibi onu da sakladıktan sonra teşekkür ederek çok iyi bildiği birinin evine doğru yol almaya başladı.

-

Kara Kedi atladığı balkonda yavaşça yürümeye başladı, genç kızın ailesinden hala korkuyordu. Buraya gelmesi aslında kendi açısından büyük bir tehlike içeriyor olsa da kendisinin Paris ile kıyaslanamaz olduğunu fark etmesi uzun sürmemişti, asıl tehlikede olan diğer insanlardı.

Genç kızın penceresinden içeri atladı, onu koltuğunda kitap okurken gördüğünde gülümsedi. Yaşadığı duygu her ne olursa olsun onu gördüğü anda içindeki sıcaklık kalbinden vücudunun her tarafına yayılıyor ve beyni gülmesi için sürekli ona sinyal gönderiyordu.

Genç kız sevgilisinin geldiğini fark ettiğinde yüzüne onu her zaman gördüğündeki ifadesini takındı ve koltuğundan kalkarak ona sarıldı.

Kara Kedi aslında buna ne kadar çok ihtiyacı olduğunu fark ettiğinde sanki genç kızın gitmesine hiçbir zaman izin vermeyecek gibi sarıldı. "Teşekkkür ederim Marinette." dedi boyun girintisine doğru. "Ne için?" dedi genç kızın huzurun verdiği ses tonunu kısarak. Kara Kedi cevap vermedi. "Hey, iyi misin?" dedi Marinette kollarını ayırırken. Genç erkeğin aniden ciddileştirdiği suratı Marinette'i endişeye sürüklemişti.

"Bak Marinette. Şimdi sana çok önemli bir şey vereceğim ve bana onu koruyacağın hakkında söz vereceksin anladın mı?" Marinette kafasının karıştığını hissediyordu. Kara Kedi cebinden siyah benekli küpeleri çıkardığında genç kız tanıdığı bu aksesuarların karşısında şok olmuştu. "Bu Uğur Böceği'nin mucizesi değil mi? Sende ne işi var? O nerede?" Genç erkek elleriyle genç kızın suratını avuçladı. "Benim hemen gitmem gerekiyor Marinette. Şu an ben dahil hiçkimse güvende olmayabilir. Sana güveniyorum, bunları koruyacağından eminim."

Genç kız aklındaki sorulara yenilerini eklerken gözlerine yansıtmıştı bu bilinmezliği. "Neler oluyor?" Kara Kedi derin bir nefes aldı. "Uğur Böceği akumalandı. Birilerinin daha yardımına ihtiyacım var, gitmem gerekiyor." Ardından telaşla genç kızın penceresine ilerledi. Ancak bir şey unuttuğunu fark ederek arkasını döndü ve büyük adımlarla sevgilisinin yanına ilerledikten sonra dudağına çok da kısa olmayan bir öpücük kondurdu. "Bana kendini tehlikeye atacak bir şey yapmayacağına dair söz verir misin?" dedi Kara Kedi. Bu cümle her ne kadar çok açıklayıcı olmasa da Marinette ne demek istediğini çok iyi anlamıştı.

"Eğer sen de buna uyacaksan, söz veriyorum."

-

Kara Kedi daha önceden de yardımlarını aldıkları herkesi çağırmıştı. Alya, Nino, Chloe, Kim, Max ve tatil sebebiyle gittiği yerden kısa bir süre önce dönmüş olan Luka. Hepsi buradaydı, Kagami hariç. Cebinde onu gördüğü anda yardımını istemek için hazır olmak istediğinden duran ejderha mucizesi ile bu yedi kahraman düşmanlarının nerede olabileceğini düşünüyorlardı.

Çok geçmeden hepsine gelen bildirim ile hızlıca linke tıklayıp gelen videoyu seyretmeye başladılar. Karşılarındaki kişiyi gördüklerinde birçok duyguyu içlerinde yaşarken videoya odaklanmaya başladılar.

"Selam Paris halkı! Ben Bayan Baş Belası. Ah biliyorum, Hawk Moth isim takmak konusunda felaket olabiliyor. Hepinizin anlaması için, ben Uğur Böceği. "

Video artık koca ekranlarda yayınlanmaya başladığında herkes oraya odaklanmaya başlamıştı.

"Karşınızda görüp görebileceğiniz en güçlü düşman var. Hayatınızda bu anı bir daha yakalamanız zor olacağından umarım bu kaydı büyük televizyonlarda izliyorsunuzdur." Dalga geçer gibi gülen suratını aniden ciddileştirdiğinde ses tonu da onunla beraber değişmişti. "Sevgili partnerimden kendisine gönderdiğim konuma gelmesini rica ediyorum. Muhtemelen diğerlerini çağırmışsındır Kedicik. Merak etme, siz şu an süper kahramancılık oynadığınızı zannettiğiniz için benim elimde tam sizlik bir kötü karakter var."

Ardından video sonlanıp yerini siyahın ürkütücü sessizliğine bıraktıktan sonra kahramanlar arasında bir sessizlik oluştu. Kara Kedi'nin içindeki tedirginlik yerini korkuya bırakırken kendini, yılan gibi sarıyordu ruhunu yavaş yavaş, sessiz ve bir o kadar da tehlikeli.

"Sizce bu konum neyi ifade ediyor?" diye yöneltti sorusunu Alya. Hepsi arasında gerginlik ve anlamsız bakışmalar vardı.

"Öğrenmenin tek bir yolu var."

Başkası - Marichat (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin