⭐13.Bölüm"Çok güzelsin ve annem melekler güzeller der."

4 0 0
                                    

Ah hayat güzel tabi. Ama bana mı güzel ? Abimler geldi diye evden kaçamıyorum annem kızıyor. Temizlik ve iş yaptırıyor. Demir de bu halime anırıp duruyor. Alacağın olsun demir bey. Ödeşiriz.

Ama bir yandan da bu huzuru hep beraber yaşadığımız için birkaç gün dişimi sıkabilirim sanırım.

Hava hafif yağmurlu. Camları yeni silmiştim ama ben. Camlara kedi gibi bakarken şimşek çarpması ile yerimden zıpladım. Kaan abim de gülerek yanıma gelip bana sarıldı.

Kaan: Korkma ufaklık en yakışıklı abin burada. Seni hep koruyacak.

Gözlerim dolarken ona döndüm ben de.

Duru: Ama hep yoksunuz ki... Ben hep yalnız kalıyorum.

Kaan abim bir an afalladı.

Kaan: Biliyorsun prenses. Bunlar ailemizin geleceği için önemli. Yoksa biz mutlu muyuz sence ?

Aslında haklılardı. Bizim geleceğimiz için çabalıyorlardı. Ama bunlar beni teselli etmiyordu. Babam zaten yoktu. Birde onların olmayışı beni çok fazla etkiliyordu. Keşke hiç gitmeseler uzaklara.

Bana üzgün bakan abime gülümsedim.

Duru: Biliyorum abi. Teşekkür ederim her şey için.

Aslan abim de salona giriş yaptı. Banyoya girmişti. Onu bekliyorduk. Saat 10 falandı. Şimdi gelişimin için uyu saçmalıklarına başlayacaklardı. Sanki ben küçük bir çocuktum.

Aslan: Hadi duru yatağa. Saat geç oldu. Okulun var sabah.

Kaşlarım çatıldı. Herhalde onlar evdeyken benim okula gideceğimi düşünmüyorlardı.

Duru:  Hayır abi. Olmaz okula gidemem siz evdeyken. Bu...bu çok saçma. Hayır olmaz.

Aslan abim gülerek yanıma geldi elini saçıma koydu.

Aslan: iyide prenses sabah bizde çıkacaz işlerimiz var. Burçin hanım ile değerlendirme yapacağız katılamadığımız bir toplantı hakkında. Ama okul çıkışı gelebilirim seni almaya sana uyar mı?

Çatılan kaşlarım çözülsede bakışlarım yere düşmüştü. Hep iş, hep iş. Bu iş nereye gidiyor böyle. Aslan abim çenemden tutup kafamı kaldırdı. Bir gözünü kapatıp düşünür gibi yaptı.

Aslan: Hem şimşekli günlerde yanımda yatardın. Hadi git pijamalarını giy gel odamdayım.

Yüzüm aydınlanırken odaya koştum. Polar bir kazak ve siyah kalın bir tayt girdim.

Biliyorum bu çocuksu hallerimi tuhaf buluyorsunuz. Ama gerçek şu ki beni el üstünde büyüttüler. Babam yok diye eksik kalmamı istemediler.

Üç erkeğin göz bebeği olunca insan büyümüyordu doğal olarak. Aklıma gelen anı ile gülümseyerek abimin odasına yürüdüm.

Duru 6 yaşındayken...

Annemler sokağa çıkmama kızıyorlardı ama ben evde çok sıkılıyordum.

Annem işe gidiyordu, Kaan abim arkadaşlarını çağırıyordu, demir abim piyano diye tuturmuş sadece onla ilgileniyordu. Aslan abim ise sürekli ders çalışıp duruyordu. Kimse duru ile oynamasın zaten. Duru kim ki...

Önüme gelen siyah saçı aslan abimin topladığını sandığı topuzumun içine tıkıştırdım. Çadıya benziyordum bu saçlarla. İnşallah sokaktaki çocuklar beni cadı sanıp oyundan kovmazdı.

Kapıya varana kadar geçmem gereken yol zorluydu. Bu yüzden en koyu renkli kıyafetlerini giymiştim. Ve tabi sporlarımı da... Fakat...

En koyu renkli kıyafetim bordo bir kısa kol ve bordo bir cepli kapri.  Bunlar hadi neyse fosforlu sarı sporlar ile çok göze batıyorum.

Elime aldığım ufak legolar ile duvarlara sürünerek ilerledim. Köşeyi dönecekken Kaan abimin bir arkadaşının tuvaletten çıkması ile geriye saklandım. Geçtiğine emin olunca köşeden çıktım. Merdivenlerin başına varınca içimden geçirdim.

-Odamdan merdivenlere kadar olan mesafe (başarılı)

Şimdi merdivenleri inip mutfağı geçip çıkış kapısına ulaşmalıydım.

Merdivenleri de başta eğilerek iniyordum ama çok yorucuydu böylede. Bu yüzden risk alarak düz ama sessiz adımlar ile inmeye başladım.

Merdivenlerde başarı ile bitmişti. Sırda mutfağı geçmek vardı o yüzden kapıdan eğilip mutfağa baktım. Kimse yoktu. Usulca parmak uçlarımda yürüyerek kapıya ulaştım. Çıkarken anahtarı kapının üzerinden aldım. Elimdeki legolar da kapının tersi bir yerlere bırakıp dışarı çıktım. Kapıyı sessizce kitledim arkamdan.

Artık özgürdüm. Mal mal sırıtıp zıpladım bir süre. Sonra aklıma başka birşey takıldı.

Bu çocuklar nerede oynuyor?”

Etrafı demir abim ile gezdiğim için çevreyi az çok biliyorum. Bir süre sağdan mı? Soldan mı? Diye düşündükten sonra kararımı verip ilerliyorum. Duyduğum kahkahalar ile çocukları havuzun başında buluyorum. 

Onlara şok ile bakarken ne yapmam gerektiğini düşünüyorum. Gözlerim dolmaya başladığında bir kız beni fark ediyor.

Sarı saçları topuz yapılmış benim gibi. Yüzünde kocaman gamzesi var ama gözleri kahverengi. Benim saçımın aksine onun ki çok güzel duruyor. Gülümseyerek yanıma geliyor.

- Merhaba ben simay.  Sen kimsin?

Bir an donup kalıyorum. Hangi adımı söylemeliyim. İki adım var benim. Kafamda ölçmeye çalışırken garip hareketler yapıyorum.

Kafamı yardım ararcasına bir sağa bir sola çeviriyorum. Küçük ellerimi saçlarıma daldırıyorum. Tabi o cadı topuzu da bozulup çoğu tutamı serbest bırakıyor.

Duyduğum kahkaha ile kafamı yanımdaki kıza çeviriyorum.

Simay: Zor bir soru sormamışıtım oysa ki. Hem saçını anneme ördürelim mi? Bak az ileride oturuyor.

Duru: Aslında zor bir soru. Çünkü benim iki adım var. Hangisini söylemeliyim bilmiyorum.

Simay anlayış ile gülümsedi.

Simay: Sen ikisini söyle ben en güzelini seçerim.

Duru: Melek Duru.

Simay da bir süre düşündü. Sonunda cevap verdi.

Simay: İkisi de çok güzel. Ama bence sana melek diyeyim. Çok güzelsin ve annem melekler güzeller der. Hadi sana yedek mayo vereyim sonra saçını ördürelim.

El ele tutuşup annesinin yanına gidiyoruz. Beni giydiriyorlar kabinde. Saçımı da örüyorlar. Birlikte baya suda falan oynuyoruz. Saati annesine sorunca bana 4 olduğunu söylüyor.

Telaşla gitmek istiyorum. Simay sebebini sorunca abime yemek yapmasına yardım ettiğimi beceriksizin teki olduğunu söylüyorum gözlerimi devirirken.

Oysa gerçek şu ki: asıl ben beceriksizdim. Aslan abim sıkılmıyayım diye benim elime bir şeyler verip tezgaha oturtarak oyalanmamı sağlar.

Simay da annesine ısrar ediyor benle gelmek için. Annesi kabul ediyor. Sonradan öğreniyorum ki annemle samimi arkadaşlar. O haber vermiş zaten abimlere.

Eve varınca anahtarı çıkarıp kapıyı açıyorum. Etraf çok sessiz. Sonra salondan öksürük sesi gelince orada beklediklerini anlıyorum.

Üçünde koltukta oturmuş çatık kaşlarla bana bakıyor. Simay ile karşılarında duruyoruz. Onlardan özür diliyorum. Onlarda bir daha izinsiz çıkmamak şartı ile affediyorlar.

Birlikte yemek yapıyoruz ve bir dostluğun temelleri atılıyor.

Şimdiki zaman Duru...

Paytak paytak abimin odasına girdim. Ben girer girmez kollarını açtı. Kollarında uykuya dalarken Allah'a şükrettim. Hayatıma bu kadar mükemmel insanlar aldığı için..

Teşekkür ederim Allahım beni mutlu ettiğin için...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 30, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KÖRDÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin