Yeni Bir Helena Doğuyor

985 33 8
                                    

İmparatora şaşkın gözlerle baktı Katerina.Olayın şokunu yaşıyordu ve idrak edemiyordu.

-Nasıl İmparatorum? Prenses Helena.. Ah aman Tanrım! Nasıl oldu,nasıl? Nasıl..

İmparator Antonio,ilk olarak donmuş gözleri ile sarayın mermerlerini inceledi.Ardından yavaşça o donuklaşan bakışlarını Katerina'ya sabitledi.

-Ne oldu Katerina? Helena ile tanışmadan önce benimle olmaya pek niyetliydin,şimdi pek sevgili İmparatoriçe'nin dibinden ayrılmıyorsun.

-Bana bakın,o yıllar öncesindeydi ve geçti gitti.Beni mahsus lafa tutmayın,imparatoriçeyi çıkaralım.

-Hay hay.
Dedi sinsi bir gülüşle İmparator Antonio.
Katerina ise onu duymadan sarayın teras bahçesine hemen çıkmıştı.

-Kraliçem!
Diye aramaya başlamıştı Katerina ki bu yeni gelen bahar mevsiminde dökülen pembe-beyaz yaprakların içinde tıpkı o yapraklar gibi hatta o yapraklardan da öte,nadide çiçekler gibi tüm endamıyla yerde boylu boyunca uzanmıştı Kraliçe Helena.Onu görür görmez Katerina hemen kraliçesinin yanına koşmuştu.

-Majesteleri..
Ses yoktu.Katerina,prensesin yüzünü avuçlarının içine aldı.Sarı saçları,Katerina'nın eteğine dökülüyordu.Katerina yere çökmüştü ve Helena'nın yüzüne bakıyordu.Helena'nın dudaklarından ve burnundan akan kanlar artık kurumaya yüz tutmuştu.Beyaz yapraklar kırmızıya boyanmıştı artık.

Prensesi,Katerina'nın çağırmasıyla görevlilerle birlikte kaldırıp boş bir odaya götürdüler.Katerina ise sanki prensesin hırıltı çıkardığını duyar gibi oldu ancak ilk ona öyle geliyor sandı ama prenses daha çok can çekişir gibiydi.Prensesi kimse görmeden o boş odadan gizlice çıkardı ve Roma'nın en ünlü şifacısı ve büyücüsüne götürdü.

Büyücü elindeki otları değişik bir şekilde tütsüleyerek dumanlar çıkardı ve prensesin çevrelerine yerleştirdi.İncil'den ayetler okuduktan sonra prensesin başını ve kollarını ovalıyordu.

-Yüce İsa senin bedenine ve ruhuna şifa versin kızım.

Dedikten sonra prenses hayata dönmek için son şansını kullanmışçasına derin bir nefes alarak gözlerini bir anda açtı.Çevreyi süzen prenses doğrulmaya yeltendi ki şifacı konuşmaya başladı.

-Hareket etme evlat,sakin ol.Gün ağarmaya yakın daha iyi olacaksın,ağrıların sızıların azalır.

-Prensesim,Tanrı'ya şükürler olsun yaşıyorsunuz.

Prenses çevreye bakınıyordu.Hala baygınlığın tesirindeydi.

-Katerina ben,ben.. En son,Antonio vardı ve..

Aklına gelmişti,Antonio'nun,sevdiği adamın ve dahi ona aşık olan adamın onu kendi elleriyle öldürdüğü!

-Antonio beni zehirledi.O alçak sırf tahtı ve iktidarı uğruna benden vazgeçti! O bir korkak,hatta tanıdığım en korkak ve kalpsiz insan.

Prenses duraksamıştı.

-Ama bunu onun yanına bırakmam elbet.Sarayıma,yuvama daha güçlü döneceğim ve tahtıma oturacağım.Ama bunun için ilk işim buralardan uzaklaşmak olacak.

-Ne demek istiyorsunuz majesteleri?

-İstanbul,evet evet,İstanbul uygundur.İstanbul'a gidiyoruz.Güvendiğim ve az sayıdaki adamlarımı ve hizmetkarlarımı alın.Yarın kadırgalarla İstanbul'a geçeceğiz.

-Ama Osmanoğulları? Sizi zinhar himaye etmezler ve dahi savaş sebebi sayarlar.

-Prenses olarak gitseydim evet,ama prenses olarak gideceğimi kim söyledi? Tüm dünya duysun,yeni bir Helena doğdu!

Yeni bir Helena doğdu,taht için acısı ve sahte mutlulukları biten,intikam için alev alev yanan gözleri olan.Bir bir intikam alacaktı,kendini öldüren nişanlı İmparator Antonio'dan başlamak üzere tüm düşmanlarından.Geri geldiğinde öyle bir tufan kopacaktı ki,Roma yerle yeksan olacaktı.Zira tahta İmparatoriçe Helena,tek başına oturmuş olacaktı..

Selamlaar,bölümü yazmaya devam ediyordum ama yanlışlıkla yarısındayken yayımlamışım yaklaşık on dakika önce.Böyle de tekrar okuyun :D
Bu arada kitaba vote atmayı ve yorumlarızı yazmayı unutmayıın,seviyorum sizi ❤️

Baş Haseki: Ayşe SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin