Bölüm 17- Gönül Karmaşası

344 13 3
                                    


-Mahziba!

-Murad!
Diye bağırdığımda Murad bana doğru baktı.Daha sonra Mahziba'nın elindeki oğlumu aldı.

-Sultan Murad'dan-

-Mahziba,sen ne yaptığını sanıyorsun? Senin ne haddine? Kimsin sen?
Dediğimde Mahziba konuşmuyor ve ağlıyordu.Bense devam ettim.

-Ağalar,cariyeler? Siz ne işe yarıyorsunuz?

Dedikten sonra da Validem Kösem Sultan'a doğru döndüm.

-Validem,bu olayın müsebbibini derhal bulup karşıma çıkarın.

Dedikten sonra validem de bana baktı.

-En kısa zamanda hünkar oğlum.Bunu yapanlar cezasız kalmayacak.

-İyi edersiniz.

-Kösem Sultan'dan-

-Ağalar,Mahziba Hatun'u dairesine götürün.Olayın tesirindedir henüz.

Dedikten sonra Murad söze girdi.

-Dairesine değil,gözyaşı sarayına gidecek.Yarından tezi yok.

Mahziba o an tüm acısını unuturcasına oğlumun ayaklarına kapandı.

-Hayır hünkarım,beni sizden ayrı ko..

-Gideceksin dedim,o kadar!

Dediğinde Murad;Mahziba,Ayşe'nin yüzüne nefretle baktı.Ayşe'nin de yüzünde ifadesiz bir hal vardı.

Bu Baş Haseki ileride başımıza büyük dert olabilir diye içim içimi yemeye başladı.Oğlum onu her şeyin üzerinde tutuyor.Dua edelim ki Allah'a,kanatlarımın altından çıkmasın.Oğlumu bu ara fitneleyenleri işitiyordum.Saltanat naibeliğimi elimden alıp oğlumun ülkenin artık gerçek bir padişahı olabilecek vasıfa geldiğinden ötürü böyle düşünenler vardı.Hakikaten ben de bundan korkuyordum da,oğlumun huyuna gitmeye çalışıyordum.
Murad'ın sesiyle yeniden bu düşüncelerimden çıktım.

-Herkes çıksın,beni Baş Hasekimle yalnız bırakın.

•••••••

-Atike Sultan'dan-

Daireme doğru ilerliyordum.İlerlerken Has Oda Başı Musa Ağa'yı gördüm.Ağabeyimin en yakın adamıydı.Aynı zamanda da en yakın arkadaşı,kardeşi..

Bu derunumdan yükselen his aşk mıydı bilemiyordum lakin öyle zamanlar oluyordu ki ellerim ve ayaklarım tutmuyor,şuurum bulanıyordu.

Yüzüme her zaman olduğu gibi sıcak gülümsememi yerleştirdim,ilk selamlayan o oldu:

-Atike Sultan'ım hoşgeldiniz.Hünkarımız henüz dairelerinde değiller.

-Biliyorum Has Oda Başım.Hünkarımızın yanından geliyorum zaten,malum acı bir olay gerçekleşti.

-Tüm hanedanımıza geçmiş olsun diliyorum sultanım.Allah daha kötü acı vermesin,doğmamış sabinin acısını unutturmasın..

-Amin Has Oda Başım.Amin.

Dedikten sonra yürümeye devam ettim.Gülümsemem hala sürüyordu ki arkadan sesini işittim.

-Sultanım..

Arkamı ona doğru döndüğümde eline kolyemle bana doğru yaklaşıyordu.

-Kolyeniz..

Gerdanımı yokladığımda kolyem hakikaten yoktu.Hünkar babam Sultan Ahmed'in hediyesiydi kolye.Benim için hayli değerliydi..

-Müteşekkirim..

Diyerek gülümsedim ve daireme doğru yeniden devam ettim.

-..Ayşe Sultan Dairesi..-
-Ayşe Sultan'dan-

Dairedeki herkes çıktıktan sonra Murad'la baş başa kaldık.Baş Nedimem Nihal'e seslendim:

-Nihal,şehzademi dairesine götür.Sakinleştirici merhem versinler.

-Emredersiniz sultanım.

Nihal daireden çıktıktan sonra Murad'a minnet dolu bakışlarımı yolladım.

-İyi misin Sultanım?

-İyiyim hünkarım.Yine en çaresiz anımda yetiştin..

-Hayır..Sen çaresiz duramazsın.Sen güçlü olacaksın ki,kimse yıkamasın.Zira sen benim Baş Hasekimsin.Sana yapılan hareket,bana yapılmış demektir.

Dediğinde ikimizde gülümsedik ve sarıldık..

Selamlar!
Okullar açıldı,derslerim çok yoğun olduğu için bölüm atamıyorum.1K olduk bu sırada tabii.Hepinize çok çok teşekkürler ❤️
Bu arada sormak istediğim bir soru daha var.Kitabın sonuna daha var ama Sultan Murad öldükten sonra tarihe uyup Ayşe Sultan eski haseki olarak eski saraya mı gitsin,yoksa tarihte değişiklik yapıp Ayşe Sultan'ın ve Sultan Murad'ın soyundan gidecek şekilde mi ilerleyelim? Cevaplarınızı yorum olarak belirtmeyi unutmayın ☺️

Baş Haseki: Ayşe SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin