Bölüm 11-Prenses Mahziba

379 12 0
                                    

-..Ayşe Sultan Dairesi..-
-Ayşe Sultan'dan-
Aldığım haberle mutluluğum daha da artmıştı.Nihayetinde hünkarıma bir evlat verecektim.

Atike Sultan'ımızın dairesine gidiyordum.
Daireye girdiğimde Atike Sultanım beni kocaman bir gülümsemeyle karşıladı.

-Ayşe,hoşgeldin.

-Hoşbuldum sultanım.

-Nasılsın,kendini iyi hissediyorsun değil mi?

-Ara sıra başım dönüyor sultanım lakin bunlar tatlı telaşlar.

-Elbette.Bak sen yeğenimi kucağına al,hem haseki olursun hem de evladın verdiği mutluluğu hiçbir şey veremez.

Gülümseyerek bana doğru yaklaştığında Atike Sultan sözlerine devam etti.
-Zaten haseki sultansın ama eğer rabbim nasip ederse ve hanedanımıza bir şehzade verirsen,başhaseki sultan olursun.

-Evet.
Derken gözlerimin içi gebeliğimden ve heyecanımdan mütevellit parıldıyordu.

-Prenses Mahziba'dan-
Osmanlı'ya sığınmak üzere dadım ile birlikte gemide gidiyorduk.Ancak bir anda önümüz kesildi.

-Ne oluyor,siz kimsiniz?

-Ben Kemankeş Ağa.Osmanlı sularında ne işiniz var?

-Ben,Prenses Mahziba.Sultan Murad için geldim.
derken yüzümde bir gülümseme oluştu.

........

-Kemankeş Ağa'dan-
Gemi kıyıya vardığında Prenses'e burada beklemesini söyledim.Saraya geldiğimde hünkarımızın dairesinin önünde beklemeye başladım.Nihayetinde huzura kabul edilmiştim.

-Hünkarım,davetsiz bir misafiriniz var.Kendilerinin Prenses Mahziba olduklarını söylüyorlar.

Dedikten sonra Hünkarımız ile birlikte çıktık.
Geminin olduğu yere doğru geldiğimizde uzaktan Prenses ile bir grup adamın kılıçlaşmasını gördük.Hünkarımız bir süre bu manzarayı izledi.

Daha sonra prensesin son adamıda öldürdüğünü gördüğünde hünkarımız bu sefer prensese gizlice yaklaştı ve kılıcını prensesin boynuna doğru koydu.Prenseste elindeki küçük hançeri hünkarımızın göğsüne doğru uzattığında biz de kılıçlarımızı çıkardık.Fakat Prenses hünkarımızın geldiğini anlayıp diz çöktüğünde,biz de kılıçlarımızı geri kınına koyduk.

-Sultan Murad Han'dan-

Bu prensesin ne amaçla geldiğini anlamaya idrak ederken atımdan indim ve Kemankeş,Silahtar ve diğer bostancılar ile birlikte yolumuza devam ediyorduk ki,geminin önünde bir hareketlilik olduğunu fark ettim.

Prenses adamların hepsini kılıçtan geçiriyordu.Son adamında işini bitirdiğini fark ettiğimde prensesin yanına doğru yürüdüm ve ensesine kılıcımı dayadım.Prenseste ani bir hareket ile bana hamle yapmaya kalktı lakin engellemesini bildim.

Bu an bana bir anı hatırlatmıştı.Çok iyi bildiğim bir an... Ayşe'm ile de buna benzer bir şekilde karşılaşmıştık lakin Ayşe'nin kol hareketi,prensesinkinden daha iyiydi.Buna anlam veremedim zira bir prensesten daha iyi kılıç,hançer kullanması beni şaşırtmıştı.

İşte o an Ayşem ile birbirimiz için yaratıldığımızı anladım.Prenses'in önümde eğilmesi ile geçmişin derinliklerinden çıktım.

Kemankeş'e doğru dönerek:
-Kim bu adamlar Kemankeş!
Dediğimde Kemankeş adamların boynundaki haçı çıkardı.
-Beni öldürmeye çalışan Katolikler.
diyen Prenses'e doğru döndüğümde devam etti.
-Ben,Çerkes Prensesi Ayşe Mahziba.Sultan Murad Hazretleri,ülkemde çıkan taht kavgaları sebebi ile babam Çerkes Hükümdarı Aleguko beni buraya,Osmanlı'ya gönderdi.
Dediğimde Kemankeş ile Silahtar'a seslendim:
-Prenses'i saraya götürün.

Baş Haseki: Ayşe SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin