KORUYUCU/ 17-) Kararsız?

444 24 8
                                    

Arkadaşlar biliyorum bölüm çok geç geldi sınavlarım çok var liseye geçtim ve dersler çok yoğun hep başladım yarıda bıraktım başka bir güne bıraktım ve bugüne denk geldi. Kısa oldu üzgünüm ama inşallah diğer bölümü daha uzun yazıcam. Ben bu bölümü biraz beğenmedim. Sizindede beğenmeme ihtimaliniz yüksek. Herneyse şimdiden teşekkürler.

Lütfen yorum ve voteeee

Multimedia: Çağlar

Yandaki şarkıyla okuuuuyuuuun :)

Multimedia: Emre Aydın ft Model- Bir paza kahvaltısı(Kesinle şarkıyla okuyun kçjlkj)

Sevipte gitmekti benimkisi. Sevdiğimi bildiği halde gitmişti. Bendeydi aptallık. Güvenmediğim birine sevdiğimi söylemekle en büyük aptallığı yapmıştım. Ve şimdi kendi tarafımda kimse olmadığı halde hayatımı mahveden kişiye koşuyorum. Gözlerim istemsizce dolmuş, dudaklarım kızarmış vücudumda ise bir patlama yaşıyordum. Hazel'in suratında ki şaşkınlık yanındakilere yansımış, hepsi tek tek bana dönmüşlerdi. Etrafındakiler tek tek açılırken önümdeki koltuğun üzerinden atladım. Şarkının sesi son ses açılmış, sanki hareketlerime uyum sağlıyordu. İçimde tarif edilemez bir ihanete uğramışlık vardı.

Önümdeki şarışının saçını tutup yere çektiğimde, şaşkınlığından hiçbirşey yapmaya fırsatı olmamıştı. Saçını elime alıp sıkı bir şekilde kavradım. Üzerine çıkıp saçını tüm gücümle çekerken oda uzun çığlıklar atıyordu. '' Sendin! '' diye bağırdım.

Suratına bir yumruk attığımda elleriyle ellerimi tutmaya çalışıyordu. ''Sendin! Beni bara götüren, içki içmemi sağlayan, otele götürüp biriyle yatarıcak kadar şerefsizlik yapan sendin! O morlukları da sen yaptın! Hayatımı mahvettin! Kimsin sen! '' diye suratına bir tane daha yumruk geçirdiğimde dudağı kanıyordu. Gözlerimdeki yaşlar kıvılcım gibi çakılırken yere canım acıyordu. En çokda ruhum. Ağlıyordum. Hiçbir zaman güçlü olamamıştım. Sadece annem öldüğünde ayakta kalmayı başarilmiştim.

''Çağlar yardım et!'' diye bağırdığında suratına üçüncü yumruğu geçirdim. Ortaklar birbirini koruyordu işte! Lanetler birbirini koruyordu! Suratına sıkı bir yumruk daha çarptıktan sonra belimde hissetiğim güçlü eller beni hızla ayağa kaldırıp ellerini bedenime sardı. '' Defne yapma! '' sesinde tanıdığım Altay'a hızla bağırdım. '' Altay bırak! '' Sıkı bir şekilde tutmaya devam ettiğinde gözyaşlarım hızla yanaklarıma doğru süzüldü.'' Bıraaak! '' Hazel arkadaşlarının yardımıyla zar zor ayağa kalktığında suratında bir gülüş vardı. Ama sadece bana gösteriyordu o gülüşü. Birinsinden saklamak istermişcesine. Altay'ın beni sıkı bir şekilde tutmasının verdiği cesaretle ayaklarımı kaldırıp hızla karnına doğru tekme attığım da tekrar yere düştü . Altay'ın eline tırnaklarımı batırıp beni bırakmasını sağladığım da tekrar kızın üzerine yürüdüm. Karnına bir tekme attığımda cenin pozisyonunu alıp ellerini vücuduna sardı. Tekrar vurduğumda hızla öksürmeye başladı. '' Sen bana nasıl yaptın! Hiç acımadan o morlukları nasıl yaptın!'' diyip tüm gücümle kasıklarına sert bir tekme savurduğumda, Altay yine güçlü kollarını bana sarmıştı. Aynı o gün ki gibi yine beni tutuyordu. Yine birşeyleri gerçekleştirmeme engel oluyordu. Vücudumu ona dönüp ''Altay ne yaptığ-! '' diye bağırırken , kelimeler tek tek tek boğazıma dizildi. Oydu. Yanımdaydı. Tam karşımda.

Günlerdir özlem duyduğum insan şimdi karşımda teni tenime değmiş bir şekilde duruyordu. Kehribar rengi gözleri hızla beni içine çekerken ellerimi tutan ellerinde kurtulmaya çalıştım. Gözlerimi gözlerinden çekip ''Bırak! '' diye bağırdım. Şarkı kesilmiş, insanlar dans etmeyi kesmiş bir şekilde bizi izliyorlardı. Ellerimi hızla omzuna getirip ittirdiğimde tüm gücümle bağırdım. '' Ne hakla bana dokunuyorsun! Sendin bana bunu yapan! Sizdiniz! Şimdi karşıma geçmiş nasıl bana dokunmaya çalışırsın! '' Suratında ki ifadesizlik silinip yerini bir anlık şaşkınlığa bırakırken suratına hayretler içinde baktım. Gülerek kafamı salladım. ''Bilmiyorum numaralarına yatma Çağlar! Hepsi oyundu. Hepsi senin gibi bir şerefsizin oynadığı oyundu! Hiç mi acımadın bu kız çaresiz kalırsa ne olur diye? Hiç mi vicdanın yok senin! Bir insana bu kadar adice bir şeyi yapacak kadar düştünüz mü! '' Arkamda duran Altay'ın elindeki kağıdı alıp göğsüne doğru ittirdim. Kaşları çatılıp kağıdı alırken gözümden bir damla yaş süzüldü. '' Bende burada sana birşeyleri inandırmak için uğraşıyorum. Bana güvenmeyen birisine delicesine bir şeyleri kanıtlamak için çabalıyorum. Ama sen gel gör ki umrunda bile değilmişiz. Sen gel gör ki hepsi bir oyunmuş! Sadece benim kurban olduğum lanet bir oyun! Kimsenin umrunda olmadığım bir oyun! '' diyip etraftaki insanları gösterdim. Arkamı gönüp Altay'ın suratına bakmadan '' Ben gidiyorum. '' diyip çıkış kapısına doğru yürüdüm. Evden çıktıktan sonra adımlarımı hızlandırıp bilmediğim yerlere doğru ilerdim.

MUHAFIZ (Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin