INSTAGRAM ☆ 2

↳ t w e n t y t w o [final]

Dersten çıkıp başıma kapüşonumu geçirmiş halde kulaklıklarimla dünyadan kendimi soyutlayarak koridorda yürürken uykuluydum. Son birkaç gündür pek uyuyabildiğim söylenemezdi, ayrıca kendimi tatlıya da verdiğim için kilo aldığımı hissediyordum. Kiloma takıntılı bir insan olduğum için bu bende stres yapıyordu.

Telefonum titrediğinde yürümeye devam ederken ellerimi cebimden çıkarıp telefonun ekranını açtım. Instagram'dan bildirim gelmişti. En son 6 gün önce konuştuğum mahluktan.

taeyonglee: fakülte binasının önünde bekliyorum.

Görüldü.

16:19

parkseo yazıyor...

parkseo offline.

Konuşmaya pek fazla hazır olduğum söylenemezdi, aslında Taeyong hakkında son günlerde pek fazla kafa bile yormamıştım. Sadece Bora'ya olanları anlatmış, ertesi günlerde de sınavlara çalışmıştım çünkü vizelerim gelmişti.

Taeyong ismi bile artık beni heyecanlandırdığı için bu konuda düşünmeye gerek duyduğumu düşünmüyordum. Seviyordum işte, klişe aşk kitaplarındaki gibi davranmama hiç gerek yoktu.

Fakülte binasından çıktığımda kaldırımın kenarına arabasını park etmiş bir halde ayakta dikilen Taeyong'a ilerledim. Üzerinde sadece açık kremrengi bir kazak vardı. Ceketi arabada olmalıydı. Siyah pantolonu ve botları her zamanki gibi üzerindeydi. Bu dünyaya ait değildi.

Bana aitti.

Beni gördüğünde gülümsedi. Ben gülümsemedim. Kalbim küt küt atıyordu. Hızla ona ilerlerken ona birkaç adım kala tek omzuma attığım çantamı yere bıraktım ve koşarak boynuna sarıldım. Tüm gücümle ona sarılırken Taeyong da kollarını belime sarıp beni havaya kaldırdı.

Evet, onu seviyordum. Burnuma gelen parfümünün tatlı kokusunu seviyordum. Küpelerini seviyordum, saçlarının yumuşaklığını seviyordum, gözlerini seviyordum. Kendi kendine espri yapmasını seviyordum, benimle alay etmesini seviyordum, sokak hayvanlarına yem bırakmasını seviyordum.

"Seni seviyorum." Nefes nefeseydim, bu halde boynuna fısıldadım. "Seni seviyorum."

Taeyong'un hoş bir şekilde güldüğünü duydum. Yüzünü omzuma gömdü, ardından geri çekilip önce yanağımı, sonra dudağımı, sonra da beni yere bırakıp alnımı öptü.

"Ben seni 3000 kez seviyorum."

son. ッ