Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
❀13✿
Diana, bir hemşirenin boğazına krem sürmesine izin verirken tavanı seyrediyordu. Üsse döneli yarım saat falan olmuştu ve hâlâ gelmeyenler vardı. Ama yolda olduklarını biliyorlardı.
Peter veya Bucky ile henüz konuşmamıştı. Zaten Tony, Peter'ı gördüğü an odasına çağırmıştı. Ona uzun bir nutuk çekiyor olmalıydı.
Zavallı çocuk...
Hemşire geri çekilirken Diana kafasını indirdi.
"Geçmiş olsun."
Gülümsemeye çalıştı.
"Sağ ol. Gidebilir miyim?" diye sordu.
"Tabii. Eğer ağrınız artarsa hemen gelin, ilaç veririz." dedi hemşire.
"Pekala. Teşekkürler." dedi Diana ve oturduğu yerden kalkarak revirden çıktı. Diğerlerini karşılamak için piste çıktığında, Bucky'nin orada olduğunu gördü.
"Peter biliyor." dedi Diana, onlara yaklaşan iki jete bakarken.
"Farkındayım. Ama o iyi bir çocuk. Kimseye söylemeyecektir." dedi Bucky, kendinden emin bir şekilde.
Jetler piste iniş yaptığında, kapıları açıldı.
"Umarım." dedi Diana.
Steve, Sam, Clint ve Rhodey jetlerden inerken onlara yaklaştılar. Hepsi tüm silahları toplayabilmişti. Artık bir tehlike yoktu ortada.
"Sierra?" diye konuştu Clint. "Boynuna ne oldu?"
"Eh.. az kalsın ölüyordum. Ama 16 yaşında bir ergen tarafından kurtarıldım. Sorun yok." dedi Diana, çok basit bir şey anlatıyormuşçasına.
Hiçbiri tam olarak ne dediğini anlamıyordu.
"Anlatırım... ama siz ilk önce dinlenin."
❀✿
"Bunu zaferimize kaldırıyorum!" dedi Thor, elinde ki bira bardağını havaya kaldırırken.
"Gören de büyük savaştan çıktık sanar." dedi Clint.
"Thor kadeh kaldırmak için hep bir bahane arar zaten." dedi Sam ve kendi bardağını da kaldırdı.
Herkes gülerek içkisini kaldırırken, Diana Bucky ile göz göze geldi. Barnes, onun hafif morarmış boynuna üzüntüyle baktı. Bir bakıma kendini ondan sorumlu hissediyordu. Eğer başına bir şey gelirse Sierra'ya nasıl hesap verirdi?
"Neyin var?" diye sordu Steve, Bucky'i dürterek.
"Hiç.. yok bir şey." dedi ve önüne döndü. Steve bir Diana'ya, birde ona baktı. Hafifçe Bucky'e doğru eğilerek kısık ses konuştu;
