"Deniz!"
Gözlerimi araladığımda Yağmur'un kafasını çadırın içine uzattığını gördüm. Sırıttı.
"Günaydın!" dedi. Dünkü gece nöbetimden sonra biraz yorgun bir şekilde Yağmur'a karşılık verdim. Yağmur kafasını çadırın içinden çıkardı. Uzandığım yerde doğruldum, biraz zorlansam da tişörtümü çadırın içinde değiştirdim. Saat erkendi. Çadırdan dışarı çıkıp yanı başımızda duran bir koli yarım litrelik su şişelerini fark ettim, içinden birini elime aldım ve yüzümü yıkadım. Su'dan bir yudum içtikten sonra şişeyi çadırın içine bıraktım. Hava güneşliydi.
Etrafımda dizilmiş onlarca çadıra ve insanlara baktım. Bu manzara içimi ısıtıyordu, gülümsedim.
Gözlerim Yağmur'u aramaya başlamıştı ki arkamdan gelen sesle irkildim. Bu, dün kitaplarından birini ödünç aldığım, burada tanıştığım kibar kadın Lamia hanım'ın sesiydi. Ona döndüğümde gülümseyerek elindeki tepsiden bir tabak kahvaltılık verdi. Teşekkür ettiğimde göz kırpıp "Afiyet olsun" diyerek kahvaltılıkları diğerlerine de dağıttı. Kimisi kendi getirdiklerini atıştırıyor, kimisi çoktan yemeğini bitirmiş şarkı söylüyor, spor yapıyor, kitap okuyordu.
Yağmur'la beraber kahvaltımızı ettikten sonra bir süre yürüyüp, kitap okuduk.
Gündüz öğle saatlerinde, dozerler Gezi Parkı'na girmeye çalıştığı sırada nöbet tutan ekip bir milletvekiliyle birlikte iş makinelerinin önüne geçerek yıkımı engelledi.
Gezi Parkı'nda öğleden sonra gergin bir hava oluşsa da kimsenin pes etmeye niyeti yoktu. Akşam hava biraz serinlese de hepimiz birbirimize destek olup, farklı faaliyetlerle eğlenip ısındık.
Gece yine nöbet tutmaya gönüllü olmuştum. Sabaha kadar benimle beraber nöbet tutanlardan oluşan grupla sohbet ederek, yorgunluğumuza ağır basan uykumuza engel olmaya çalıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ DEVRİM (THIS IS TURKEY)
Teen Fiction27 Mayıs 2013. İçinde çeşitli siyasi partiler, Sivil Toplum Kuruluşları ve örgütler içeren 80 bileşenden oluşan Taksim Dayanışması'nın çağrısına gelen 80-100 kişilik bir ekip, 1940 yılında ilk yapıldığı haliyle Maçka'ya kadar uzanan ancak yol çalışm...