Pazartesi'den beri nöbetimiz devam ederken parkın kendi hayatı sürüyordu; çocuklar, yaşlılar, bisikletliler, hayvanlar, Taksim-Nişantaşı arası yürüyenler parkı kullanmaya devam ediyordu.
Başbakan öğle saatlerinde kitleleri sorundan haberdar eden 'Ne yaparsanız yapın, biz kararı verdik, verdiğimiz gibi bunu işleyeceğiz.' açıklamasını yaptı.
Çarşamba gecesini Perşembe'ye bağlayan sabahın ilk saatlerinde, polis ve jandarma parkı korumak için nöbet beklemekte olduğumuz çadırları güç kullanarak yerlerinden söktü. Çadırlarımızdan çıkmayı her ne kadar reddetmiş olsakta çadırların içine biber gazı sıkmış ve şahsi eşyalarımızı çeşitli araçlara yükleyerek götürmüşlerdi. Çadırların büyük bir çoğunluğu polis tarafından kaldırıldı ve bir kısmı parkın Otel'e bakan kısmında üst üste dizilerek tüm itirazlara rağmen yakıldı. İş makineleri 3 adet ağacı önce yerinden sökmeye çalışarak, sonrasında başarılı olamadıkları için kepçenin ucuyla vurarak kırdı.
Büyük çabalarımıza rağmen polisi durduramıyorduk. Diğer direnişçilerin çağırmasıyla Park'a gelen milletvekili yıkım iznini talep ederek, iş makinelerinin başladığı işi devam ettirmesine engel oldu.
Fakat bize elektrik sağlayan jeneratör emniyet ekipleri tarafından kaldırılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ DEVRİM (THIS IS TURKEY)
Teen Fiction27 Mayıs 2013. İçinde çeşitli siyasi partiler, Sivil Toplum Kuruluşları ve örgütler içeren 80 bileşenden oluşan Taksim Dayanışması'nın çağrısına gelen 80-100 kişilik bir ekip, 1940 yılında ilk yapıldığı haliyle Maçka'ya kadar uzanan ancak yol çalışm...
