Yeni bölüm ile karşınızdayım 😊
Yazım yanlışım olursa affola
En çok hangisini yapmak istersin?
Arkadaşlarınla dünya turuna çıkmak?
Hep uyumak?
Satır arası yorumları bekliyorum
Keyifli okumalar 😇
Bölüm 10 - İntikam
Yazar'dan...
Ertesi gün Miraç ve Bora hastaneden çıkmışlardı. Bora'nın tedavisine evde de devam edilebileceğini söyleyen doktorla, Sarp Bey ve eşi eve götürmek istemişlerdi.
Doktor kabul etmiş ama onlara yardımcı olacak bir hemşire istemişlerdi eve. Çift bunu kabul edip oğullarını ambulans yardımıyla eve getirmişlerdi.
Ama bilmiyorlardı ki eve aldıkları hemşire, onlara düşman olan birinin yardımcısıydı.
Sarp Bey ve Irmak Hanım hemşirenin yanına gidip "biz birkaç saatliğine bir yere gidiyoruz, dikkat et" dediğinde hemşire kafasını sallamıştı ama içten içe gülmesini de bastırmaya çalışıyordu.
Sarp Bey ve Irmak Hanım evden çıktığında hemşire hemen téléfonuna sarılıp buraya gelmelerini söylemişti.
Kısa süre sonunda bilinmeyen kişi birkaç adamla birlikte gelip Borayı aldılar ve hep birlikte evden çıkmışlardı. Bora'nın gözleri açıktı ama hiçbirşey yapamıyordu.
Bilinmeyen adamlarına Borayı içeri aldırıp hemşireye sarıldı. Hemşire onun torunuydu.
"güzel kızım şu Boraya iyileşmemesi için ilaçları veriyorsun dimi?" diye sorduğunda Mirsu kafasını olumlu anlamda salladı. Bilinmeyen Puras, torununun alnından öpüp birlikte içeri girdiler.
Atakan ve Emir dün gördüklerinin etkisindeydiler hala. Atakan biliyordu Uzay'ın ölmediğini ama yüzünün kanlar içinde sandalyeye bağlı görünce üzülmüştü. Emir Uzay'ı gördüğü an kabus gördüğünü zannedip birkaç kere yüzüne tokat atmıştı. Ama kabus değildi, herşey gerçekti.
Uzay ölmemişti ve bilinmeyeni adam sanırlarken kadın çıkmıştı. Bu ikisinin şokunu hala üzerlerinden atamamışlardı ama kimse anlamasın diye büyük bir savaş veriyorlardı içlerinde.
Biri kardeşini bulmak için, biri de sevdiğine zarar gelmesin diye katlanıyor bu çileye. O kadının, kadınların emirlerini yerine getirmek zorundaydı ikiside. Tahmin ediyordu ikiside az çok, sonu kötü olacaktı bu olanların.
Puras, Piraye ve Pakis bir masaya oturmuş, karşısında öfkeyle onlara bakan Uzay'a gülerek bakıyorlardı. Uzay en son yere yığıldığını hatırlıyordu. Uyandığında ise burada bağlıydı. Ne zamandır buradaydı ? Ailesi neredeydi? Arkadaşları neredeydi? Bu tanımadığı 3 yaşlı kadın, çocukları ve torunları kimdi? Ondan ne istiyorlardı?
Uzay bu soruları düşünürken bir yandan da dua ediyordu, sevdiği herkesin iyi olması için ama bu duayı Borayı yatakta hiç kıpırdamadan yattığını görünce bırakmıştı. Kötü şeyler olmuştu, hissediyordu. Hemde çok kötü şeyler olmuştu.
" Diğerleri ne zaman geliyor?" diye sordu Piraye gülerek. Puras "merak etme kardeşim hepsi yavaş yavaş elimize düşecek" dediğinde Uzay bağırarak "ne diyorsunuz lan siz!" dedi sinirle. Pakis ayağa kalkıp Uzay'a tokat atarken "annen baban hiç mi bir şey öğretmedi terbiyesiz! Tabi kimin torunusun sonuçta" dediğinde Uzay kaşlarını çatıp "sizin derdiniz ne?" diye sordu. Pakis fısıldayarak "intikam" dedi ve yerine geri oturdu.
Uzay karşısındaki 3 kadından kurtulmak için planlar düşünürken Ayberk ve Elçin Senem'in kaldığı eve ziyarete gitmişlerdi. Tabi Ayberk kapıyı kırarak açmasaydı Senem onlara kapıyı açmayacaktı.
Bir yandan sevdiğini kaybeden, bir yandan da çocuğu olmayacağını öğrenen Senem'in psikolojisi bozulmuştu. Eline gelen ilk fırsatta kendini öldürmeye çalışabilirdi. O kadar kötüydü.
"Senem, hadi burda tek kalma Rezzan teyzede kalmayı kabul etmiyorsun bari bizde kal" dediğinde Elçin, Senem gülerek "Uzay sayesinde tanıştık sizinle. O gittiğine göre siz benim neyimsiniz artık?" diye sordu.
Elçin ve Ayberk beklemedikleri cevap aldıkları için ikiside fazlasıyla şaşkındı. Ikiside biliyordu Senem fazlasıyla kötüydü ama onu yalnız bırakırlarsa da olacakları biliyorlardı.
Bir süre sonra koridordan gelen ayak sesleriyle üçüde ayaklandı. Karşılarında şişman, takımelbiseli 4 adam gördüklerinde kaşlarını çattılar. Adamlardan esmer olan "alın bunları!" diye emir verdiğinde Ayberk kızları arkasına alıp üstüne gelen adama saldırdı. Adam yerde kalırken Ayberk ensesine yediğin sert cisimle gözleri karardı ve yere yığıldı. Adamların ikisi onu alırken, Senem ve Elçin'i bir adam tutmuş sürükleyerek dışarı çıkardı.
Rüzgar ve Almila Senem'in kaldığı eve doğru yürürlerken gördükleri manzara ile şok geçirdiler. Ayberk baygın bir şekilde araya bindirilirken Senem ve Elçin sürüklenerek arabaya bindiriliyordu.
"kimsiniz lan siz!"diyerek bağırdı Rüzgar ve koşmaya başladı. Arkasından da Almila koşmaya başladı.
Adamlar üzerine doğru koşan çocukları görünce 3 adam hızla arabaya bindi. Rüzgar ve Almila arabaların yanına gelince camlara vurmaya başladılar. Tabi enselerine vurulan sert cisimle onlar da bayılmış ve arabaya bildirilmişlerdi.
Depoya geldiklerinde kapının önünde bekleyen Patronlarını görünce Adamlar çocukları çıkarıp patronlarının karşısına getirdiler.
Piraye gülerek "vay, 1 taşta 5 kuş tebrikler" dediğinde adamlar aynı anda "Teşekkürler hanımım" dedi. Senem "ne istiyorsunuz bizden?" dedi gülerek. Piraye ona acıyarak baktı ve adamlara gözleriyle içeri götürmelerini işaret etti.
Adamlar çocukları içeri soktuğunda Senem Uzay'ı görmesiyle gözleri doldu. Bu anın bir rüya olmaması için dua etti o an.
Çocukların hepsi Uzay'ın yanına sandalyeye bağlandığında Elçin ve Senem şoktaydı. Ikiside neler olduğunu çözemiyordu. Zaten çözselerde neler olduğuyla ilgili mantıklı aramayacaklardı.
°°°
Bölüm nasıldı?
Bölümü tek bir emojiyle anlatın desem?
Bugün ki ikinci bölüm. Büyük ihtimal üçüncüyü de yazıp atacağım 😁
İyi tatiller
Yazar kaçar 😁