Yeni bölüm ile karşınızdayım 😊
Yazım yanlışı olursa affola
Bu kitap final olunca , konusu bambaşka kurgular çıkarmamızı ister misiniz ?
Satır arası yorumları bekliyorum
Keyifli okumalar 😇
Bölüm 14 - Rehin
Elçin Savaş Çağan...
Midemin bulanmasıyla gözlerimi açmıştım. Yataktan hemen kalkıp tuvalete koştum ve kapıyı kilitledim. Klozetin kapağını açıp içimde ne varsa kusmuştum. Sırtımı soğuk fayansa yaslarken Ayberkde dışarıdan kapıyı açmam için vuruyordu.
Biraz kendimi toparlayınca ayağa kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve kapının kilidini açarak tuvaletten çıktım. Ayberk kaşlarını çatmış, sinirle yüzüme bakıyordu.
"ben sana bu kapı kilitlenmeyecek demedim mi?" dediğinde en şirin gülümsememi yüzüme yerleştirip "ama hayatım beni öyle görmeni istemiyorum" dedim dudaklarımı büzerek. Ayberk'in sert ifadesi anında yumuşarken zafer gülümsememi takındım. Böyle dizginlerler adamı!
"saat kaç?" aklıma gelen ilk soruyu sormuştum yine. Bu hamilelik yüzünden aklımdaki herşeyi dışa vuruyordum. Bu bazen iyi sonuç elde etsede bazen de çok kötü sonuçlar elde ediyordu.
Ayberk duvardaki saate bakıp " gecenin 2 'si" dedi. Oflayarak yatağa uzandım ve uyumaya çalıştım. Ayberkte yanıma gelip belime sarıldı ve uykuya hemen dalmıştı. Tabi sen ne anlayacaksın hamile kadının halinden! Hemen uyursun.
Son aylarda hiç uyuyamayacağıma göre şimdi az da olsa uyumalıyım. Ama uykum kaçtı benim! Elimle karnımı okşayıp kızlarımla fısıldayarak konuştum biraz.
Daha 12 haftalık olmalarına rağmen cinsiyetleri belli olmuştu. İkiz kızlarımız olacaktı. Ayberk'e bunu söylediğim gün, sevincinden kolbastı oynamıştı. Açık konuşalım, harika oynuyordu.
O anlar aklıma gelince güldüm. Ayberk güldüğümü duymuş olmalı ki homurdanıp biraz daha sıkı sarıldı belime. Gözlerimi kapatıp uyumak için direndim.
Gözlerimi yüzüme çarpan güneş ışıklarıyla açtım. Yattığım yerden oturur pozisyona gelip yan tarafıma baktım. Ayberk yoktu, anlaşılan işe gitmişti.
Şuan eminim ki kahvaltı etmeden gitmiştir. Hamile olduğum günden beri ona hiç kahvaltı hazırlayamadım. Bunun için fazlasıyla duygusalım. Ben onu sürekli kahvaltı yapıp gönderecektim işe.
Dolan gözlerimi elimin tersiyle silip mutfağa geçtim. Mutfaktan içeri girdiğim an hazır kahvaltı masasını görünce gözlerim yeniden doldu. Ah! Bu hamilelik bana hiç yaramadı.
Masaya yaklaştığımda çay bardağına yapıştırılmış not kağıdını gördüm. Elime alıp yazanları okudum.
'kahvaltını güzel yap, kendini aç bırakma! Ve ağır eşyalar kesinlikle kaldırmıyorsun. Gerekirse tüm ev işlerini bırak ben yaparım'
Notu okuduğumda ağlayarak telefonu elime aldım ve Ayberk'i aradım. İlk çalışta açılmıştı.
"efendim kızılım ?"
"bu büyük bir haksızlık!"
"kızılım iyi misin? Neden ağlıyorsun?"
"benim sana kahvaltı hazırlayıp işe göndermem gerekiyor. Senin bana hazırlayıp hiç işlere dokunma ben yaparım demen değil!"
"bunun için ağladığını söyleme bana"
"istediğim şeye ağlarım sen bana sorumun cevabını ver. Yoksa hayatında başkası var da şüphe çekmemek için mi böyle yapıyorsun"
"yok artık, saçmalama! Ben senden başka kızılını nerden bulayım da bakayım"
"he bulsan bakacaksın yani"
"hayır ben öyle mi dedim şimdi!"
"kapat Ayberk konuşmak istemiyorum" dedim ve tam birşey söyleyeceği sırada telefonu yüzüne kapattım.
Eminim hayatında başkası var. Yoksa her sabah kahvaltı hazırlayıp not yazmaz değil mi? Ya abarttım mı ki? Ya öyle bir şey yoksa? Of allahım şu 9 ay 10 gün çabuk geçsin. Hatta 6 ay 10 gün.
Almila Akın Sancak...
"Rüzgar nerede kaldın?"
"canım işten gelmeme daha Saatler var"
"banane erken gel, özledim"
"bir saat önce yanındaydım"
"olabilir hadi gel"
"gelemem Almila"
"gelmezsen gelme! Bende gezmeye çıkarım" dedim ve telefonu Rüzgar'ın yüzüne kapattım.
Gezmeye çıkarım dediğim yer ya Elçinin, ya Nazlı'nın, ya Bade'nin, ya da Senem' in yanıydı. Ama Senem hala hastanedeydi. Både Elyas ve Taha ile ilgileniyordu.
En iyisi Elçin'i ve Nazlıyı yanıma alıp Badenin yanına gitmek. Evet çok mantıklı! Üstümü değiştirmeden evden çıkıp yan evimizdeki Elçin'in yanına gittim.
Kapıyı çaldığında gözleri yaşlı Elçin görmeyi beklemiyordum. Elçin beni görünce bana sarılıp daha fazla ağlamaya başladı. Kaşlarımı çatıp "Elçin neden ağlıyorsun?" dedim.
Elçin burnunu çekip "bu büyük bir haksızlık! Benim hayallerim vardı. Ayberk'i hergün kahvaltı hazırlayıp işe gönderecektim ama olana bak. O bana kahvaltı hazırlayıp birşey yemeden işe gidiyor nasıl adalet bu!" dedi ve tekrar ağlamaya başladı. Kusura bakmayın ama kendimi daha fazla tutamam.
Kahkaha atarak Elçin'in omuzlarından tutup gözlerime bakmasını sağladım." ikiz bebek sana yaramadı" dediğimde bir süre durdu ve gözyaşlarını silip" haklısın "dedi gülerek.
Tebessüm edip" hadi Nazlıyı da alıp Bade'nin yanına gidelim" dediğimde kafasını salladı ve evin kapısını kapattı. Birlikte Nazlı'nın evine yürüdük.
Nazlıyı da aldıktan sonra Bade'nin evine gittik. Zaten Bir adımlık yerdi. Kapıyı çaldığımızda birkaç dakika sonra kapı açılmıştı. Bade sessiz olmamızı söyleyerek bizi içeri aldı.
Salona geldiğimizde Elyas ve Taha koltukta uyuyorlardı. Boş koltuklara yerleşip fısıltıyla konuşmaya başladık.
Nazlı " attığım fotoğrafa birisi çok mutlu olun diye yorum atmış" dediğinde bakışlarımı ona çevirdim. Elinde telefon kaşları çatık ekrana bakıyordu. Ekrana baktığımda sahte bir hesabın bu yorumu yaptığını gördüm.
"acaba kim ki?" dediğimde Nazlı bilmiyorum anlamında kafasını salladı. Bizde fazla takmadı, kimse kimdi!
"Bade sana zahmet televizyonu açar mısın?" diye sordu Elçin. Både kafasını onaylar anlamda sallayıp kumandayı eline aldı ve televizyonu açtı. Sabah haberleri vardı. Tabi haberde gördüğüm görüntüyle şok olmuştum.
" son dakika!... Bankasına soyguncular girdi! 5 kişi oldukları tahmin edilen soyguncular içerideki herkesi rehin almış durumda"
"Rüzgar orda!" diyerek ayağa fırladım. Benim bağırmama Elyas ve Taha da uyanmıştı. Ama şuan umurumda olan tek şey Rüzgar'ın iyi olmasını dilemekti.
°°°
Bölüm nasıldı?
Bölümü tek bir emojiyle anlatın desem?
İyi tatiller
Yazar kaçar 😁