Yeni bölüm ile karşınızdayım 😊
Yazım yanlışım olursa affola
En sevdiğiniz renk?
Satır arası yorumları bekliyorum
Keyifli okumalar 😇
Bölüm 13 - Minik Ama Kocaman Mutluluk
Lisa Çağan...
Sabah gözlerimi Ayşen'in çığlığıyla yataktan düşerek açmıştım. Allahım yine ne oldu acaba?
Yataktan kalkıp tuvaletin kapısını vurdum. "Ne bağırıyorsun Ayşen! Kovulmak mı istiyorsun otelden?" diye bağırdım. Ayşen tuvaletin kapısını açtığında gördüğüm manzara ile şok geçirdim.
"Ayşen saçlarına noldu?" diye bağırdım. Ayşen ağlayarak "nerden bileyim ben! Uyanınca böyleydi" dedi. "tamam sakin ol! Yarışma esnasında peruk takarız" dediğimde kafasını salladı ve yanımdan geçip yatağına geri uzandı.
Bende yatağıma geri yatıp telefonu elime alıp sosyal medyaya gezindim. Tabi gördüğüm fotoğraf olmasaydı herşey daha iyi olacaktı.
Nazlı bir fotoğraf atmış. Hep birlikte bir masanın etrafında toplanıp fotoğraf çekilmişler. Hayır ! Sorun fotoğraf çekilmeleri de değil. Sorun, annemin ve babamın fotoğrafta yan yana olması.
Demek annem babamı affetti öyle mi? Sırf kızlara söylediğim için hala beni affettiğin söylememişken babamı affetmesi...
2 Yıl Önce babamlar bizi kurtarınca o kadının dediği çok aklıma takılmıştı. Öz ailem değildi hiçbiri, kan bağımız yoktu. Yaşım 18'i çoktan geçmişti. O zaman ben neden buradayım?
Bu soruyu kendime o kadar çok sormuştum ki, en sonunda olaylardan 1 hafta sonra Güney Koreye taşınmıştım.
2 yıldır Ayşen dışında hiçbiriyle irtibata girmemiştim. Ama sosyal medya hesaplarını sahte hesabımdan takip ediyordum.
Yoruma ' çok mutlu olun' yazıp gönderdim. Onlar artık benim sadece tanıdığım birkaç insandan başka birşey değildi.
Ayşen burada bir dans yarışması olduğu için 1 haftalığına gelmişti. Yarışmanın kuralına göre tüm yarışmacılar bir otelde kalacaktı. Bunun nedenini hala anlamadım ama neyse. Büyük ihtimal Ayşen'in saçını kesende rakiplerden biriydi.
"Lisa hadi aşağıda Kahvaltımızı edip stüdyoya gidelim" diyen Ayşen'e kafamı onaylar anlamda salladım ve hazırlanıp odadan çıktık.
Bade Tunç Güray...
Kapının sesiyle sandalyeden kalkıp kapıya bakmaya gittim. Kapıda Senem kucağında ise Elyas ve Taha vardı. Yüzünden telaşlı bir ifade vardı.
"Senem iyi misin?"
"iyiyim ama birkaç saatliğine Elyas ve Tahaya bakabilir misin?"
"bakarım tabi ama bir sorun yok dimi?"
"hayır sadece hastanede acil karışıkmış yardıma gidiyorum"
"tamam canım kolay gelsin"
"sağol görüşürüz" dedi ve koşarak Büyük Demir kapıdan çıktı. Hepimizin evi aynı arsa içinde olduğu için tek Büyük Demir kapı vardı.
Elyas ve Taha'ya dikkat ederek kapıyı kapatıp mutfağa ilerledim. Atakan kucağımda Elyas ve Taha'yı görünce gülümsedi ve Elyas'ı kucağına aldı.
"nasılsın aslan parçası" diyerek küçücük saçlarını karıştıran Atakan'a gülerek baktım. "Atakan küçücük çocuk seni ne anlasın?" dedim.
Atakan bana kaşlarını çatarak bakarken Elyas da bana dil çıkarmıştı. Bu çocuk bu yaşta o dili çıkarmayı nerden öğrendi?
Atakan kahkaha atıp "bak çocuk bile beni anladığını böyle ifade ediyor" dediğinde göz devirip "hahaha çok komik" dedim ve Kahvaltımızı etmeye devam ettik.
Kahvaltı bitince Tahayı da Atakan'a verdim ve mutfağı toparladım. Salondan Atakan'ın ve çocukların gülme sesleri geliyordu. İşimi hızla bitirip salona geldiğimde gördüğüm görüntü tebessüm etmemi sağlamıştı.
Atakan yere sırt üstü uzanmış, Elyas göbeğine Taha göğsüne kafasını koymuş uyumak üzereydiler. Gülümsedim ve birkaç fotoğraflarını çektim.
Koltuğa otururken elim istemsiz karnıma gitmişti. Aramıza küçük bir miniğin katılmasını, ailemize daha fazla mutluluk getirmesini şuan fazlasıyla istiyordum.
°°°
Bölüm nasıldı?
Bölümü tek bir emojiyle anlatın desem?
Sizce Lisa’nın düşüncesi doğru mu? yanlış mı?
Peki Bade'nin minik bir birşey ama kocaman mutluluk istemesi?
İyi tatiller
Yazar kaçar 😁