Aslan
Yaklaşık bir hafta önce...
Kollarımdaydı... Çınar, Hüma'nın yanına gitmek için Eylül'le dans etmeyi kesip onu benim kollarıma bıraktığından beri hissettiğim karmaşık duygularla çalkalanıyordum. Müziğe uygun bir şekilde benimle birlikte dans ediyordu Eylül. Açık kahverengi gözleri siyah maskesinin ardından cüretkâr bir biçimde benimkilere kenetlenmişti. Merak vardı o gözlerde. Arayış vardı. Ve en derinlere saklanmış yalnızlık.
"Sizi tanıyor muyum?" diye sordu Eylül. Kırmızı rujla süslediği dudaklarında hoş bir gülümseme belirdi. "Çınar tanıdığına göre muhtemelen ben de tanıyorumdur."
Başımı iki yana salladım. Beni tanıması riskini göze alamazdım. Yüzümü tamamen kapatan maskeme şükürler ettim.
"Konuşmayacak mısınız?"
Bir kez daha başımı iki yana salladım.
"Çınar sizinle dans edebileceğimi düşünüyorsa sizi epey tanıyor ve güveniyor olmalı."
Hafifçe omuz silktim.
"Ben ne diyorum ki?" dedikten sonra kıkırdadı. "Burada mı yaşıyorsunuz?"
Başımı olumlu anlamda salladım.
"Sizinle hiç karşılaştık mı?"
Aramızdaki mesafeyi en aza indirip dudaklarımı kulağına yaklaştırdım. Maskemi hafifçe yukarı kaldırıp dudaklarımı açıkta bıraktım. "Dışarı çıkmaz ister misiniz?" diye sordum fısıldayarak.
"Elbette."
Maskemi geri indirip ondan uzaklaştım. Narin elini tutmaya devam ederek onunla birlikte yürüdüm. Çift kanatlı kapıdan geçip dışarı çıktık. Biraz ilerledikten sonra ağaçlarla çevrili dar bir yola girdik.
"Neden bilmiyorum ama sizi tanımak istiyorum," dedi Eylül. Yürümeyi kesip bana doğru döndüğünde ben de birden durakladım. "Lütfen en azından yüzünüzü gösterin."
Başımı iki yana salladım hızla. Ve fısıldayarak konuştum. "Üzgünüm."
"Neden?"
"Kimliğimin ve yüzümün gizli kalmasını tercih ederim," dedim fısıldayarak.
Dudaklarını sarkıttı kısacık bir an. "Pekâlâ, öyle olsun. Neden tüm yüzünüzü kapatan bir maske kullandınız?"
"Kimsenin beni tanımasını istemedim," dedim. Fısıldayarak konuşmaya devam ediyordum.
"Peki bu partiye neden katıldınız?"
"Özel sebeplerden dolayı..."
"Çok ketumsunuz sanırım."
Birden gülümsedim. Maskemin arkasına saklı bir gülümsemeydi gerçi ama engel olamıyordum.
"Şu an gülümsediğinize bahse girerim!"
Gülümsemem daha geniş bir hal aldı. Hala avucumda olan elinin üzerini okşadım başparmağımla. Nedense elini bırakmak istemiyordum.
"Dürüst olmak gerekirse," diye lafa girdi Eylül. "Böylesine masum bir dokunuşun beni bu denli etkileyeceği aklımın ucundan geçmezdi."
"Benim de."
"Bu gece benim doğum günüm. Dileğim yüzünüzü görmek, lütfen."
"Üzgünüm."
"Öyleyse sizden başka bir şey isteyeceğim."
Başımı olumlu anlamda salladım.
"Gözlerimi kapatacağım ve siz maskenizi çıkaracaksınız. Daha sonra yüzünüze dokunacağım. Söz veriyorum gözlerimi açmayacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Güz
Lãng mạn• Tamamlandı • • Günaha Davet - III • Eylül, maskeli balo konseptine sahip doğum günü partisinde kısacık bir an yakınlaştığı ama bir türlü aklından çıkaramadığı adamı aramaktadır. Ne var ki arayıp bulamadığı bu adam kendisinden köşe bucak kaçtığı As...