• On Birinci Bölüm •

16.9K 1.2K 181
                                    

Aslan

Sırtımı duvara yaslamış, boş bakışlarımı salondaki kalabalığın üzerinde dolaştırıyordum. Yemek hazırlığı için herkes seferber olmuştu. Bu kalabalık artık keyfimi kaçırmaya başlamıştı. Tamam, arkadaşlarımın her birini çok seviyordum ve Eylül'e bu kadar yardımcı olmaya çalıştıkları için de minnettardım ama ben Güz Hanım'a yeterdim, neden anlamıyorlardı ki?

Başımı geriye yaslayıp Eylül'ü, sadece onu düşünmek için izin verdim kendime. Yaraları iyileşiyordu. Keşke acılarını çabucak dindirmenin bir yolunu bulabilseydim. Ah ipek tenli kadın... Keşke o güzel teninde minicik bir çizik bile olmasaydı. Ya da tek bir saç telin dahi incinmeseydi. Sen öylesine narinsin ki...

"Aslan?"

Bakışlarımı sesin geldiği yöne çevirdiğimde yanıma yaklaşmakta olan Eva'yla karşılaştım. "Efendim."

"Biraz konuşabilir miyiz?"

Başımı olumlu anlamda sallayarak, "Tabii," dedim.

Birlikte salondan çıkıp koridorda biraz ilerledikten sonra Eva yürümeyi kesip bana doğru döndü, bu sırada ben de durmuş ve bakışlarımı ona çevirmiştim.

"Artık bir şeyler yapmayı düşünmüyor musun Aslan?" diye sordu birden.

Merakla kaşlarımı çattım. "Anlamadım?"

"Eylül şu an hiç olmadığı kadar savunmasız bir durumda. Yani demek istediğim, bütün kalkanlarını indirdi. Neden ona doğru bir adım atmayı denemiyorsun?"

Nefesimi serbest bırakıp başımı yere eğdim ve ellerimi ceplerime yerleştirdim. "Yani bana, onun bu halinden faydalanmam gerektiğini mi söylemeye çalışıyorsun?"

Eva, düşünceli bir ses tonuyla konuştu. "Sanırım."

Duruşumu dikleştirdiğim sırada bakışlarımı Eva'ya çevirdim. "Neler olacağına dair ufacık bir fikrin var mı Eva? En ufak bir hatamda Eylül'ü ne kadar üzebileceğimin farkında mısın? Bana asla güvenmeyecek. Beni asla affetmeyecek. Hadi biz bir ilişkiye başladık diyelim ki Eylül'ün de bunu istemesi şart, tüm bu olumsuzluklar yakamızı bırakmayacak ve bir gün yollarımız ayrıldığında onu tamamen kaybedeceğim. En azından şu an hala hayatındayım."

"Ama onu istiyorsun."

Hafifçe omuz silktim. "Bu bir sır değil."

"Onu seviyorsun Aslan."

"Elbette."

Uzun süren sessizliğin ardından Eva, fısıldayarak konuştu. "Ve ona âşıksın."

Birden bedenimin baştan ayağa sarsıldığını hissettim. Tek kelime dahi edemedim.

"Bunu biliyorum, ona âşıksın. Birbirinize aitsiniz Aslan. Artık korkaklık etmeyi bırak."

"Konuşmamız burada bitmiştir," dedim.

Tam gitmek üzere harekete geçecekken, Eva, "Ona bir başkası sahip olunca ne olacak peki?" diye sordu.

Nefes alamadım. Göğsümün ortasını yakıp kavurmaya başlayan bir hisle boğuşuyordum. Hızla ona döndüm. "Neden bunu yapıyorsun?"

"Çünkü birilerinin aklını başına getirmesi gerek!"

Arkamdan Çınar'ın sesi geldi. "O istemedikçe aklı başına gelmez."

Hızla ona döndüm. Elimi cebimden çıkarıp işaret parmağımı ona doğru salladım. "Sen karışma."

"Yalan mı?" diyerek omuzunu salon kapısının pervazına yasladı. "Yıllardır yaptığın tek şey kaçmak."

Kızıl GüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin