Aslan
"Anne!" Doğruca salona yöneldim. "Neredesin?" Nefes nefese kalmıştım. Ellerimi dizlerime yaslayıp biraz soluklanmaya çalıştım. "Anne?"
Eylül'ün evinden çıktıktan sonra arabama atlamış ve doğruca buraya gelmiştim. Beni nefes nefese bırakan ise arabayı park edecek sabrı bulamayıp epeyce büyük olan bahçemizi koşarak geçmemdi.
"Baba!" Duruşumu dikleştirdim. "Tanrım! Neredesiniz? Başka zaman olur olmadık yerlerden çıkarsınız, şimdi bulamıyorum sizi."
"Oğlum?"
Sesin geldiği yöne döndüğümde salonun girişinde dikilmekte olan annemle karşılaştım. Babam ise hemen arkasındaydı. Harika!
"Neler oluyor?" diye sordu babam. "İyi misin Aslan?"
"Ben..." Kesik kesik solumaya bir son vermeliydim. "İyiyim. Hazırlanın. Bu akşam. Gidiyoruz. İstemeye."
Annem başını yana eğdi. "Ne diyorsun yavrum anlamıyorum."
Babam, annemin yanından geçip bana yaklaştı. "Geç otur da anlat. Kim, nereye gidiyor?"
"Oturamam çok işim var. Yüzük lazım anne. Çikolata almalı mıyız? Şey yapayım ben. Sipariş vereyim Eylül'ün sevdiklerinden. Çiçek nasıl olsa? Evine demet demek gül mü göndereyim baba?"
Babam kaşlarını çattı. "Yahu ne oluyor? Şunu doğru düzgün anlat!"
Annem, babamın yanına geldiği sırada, "Sakin ol Demir," dedi.
"İyi de Selda saçma sapan konuşuyor ne dediği de belli değil. Vallahi yedi bu çocuk kafayı."
Annem babama ters bir bakış attıktan sonra şefkatini üzerime saldı. "Söyle benim güzel oğlum, ne oldu?"
"Eylül'e evlenelim dedim, o da tamam dedi. Bu akşam onu istemeye gideceğiz."
Annem uzun süre bana baktı, babam da tabii. "Haklısın Demir," dedi annem. Bir adım geri çekildi. "Uzman yardımı alalım. Benim bir tanıdığım vardı. Gidip onu arayayım."
"İyi edersin Selda."
Gözlerimi devirdim. "Yalan söylemiyorum! Gerçekten evleneceğiz."
"Hadi oradan!" dedi babam. "Eylül seninle değil evlenmek..." demişti ki birden sustu. "Sen mi ona evlenelim dedin? Sen?"
"Evet!"
Annem yüzünü ellerinin arasına alıp telaşla konuştu. "Aman Allah'ım!" Babama yönelip onu omuzundan tutup hafifçe sarstı. "Demir, duydun mu? Aslan Eylül'e evlenme teklifi etmiş!"
Babam, şaşkın bir halde, "Evet Selda," dedi. "Duydum." Uyarı dolu bakışlarını üzerimde dolaştırdı. "İnşallah kararından dönmezsin Aslan. Yoksa oğlum demem mahvederim seni."
~~~
Ayağa kalkıp tekrar koltuğa oturdum ve tekrar ayağa kalkıp yeniden oturdum. Salonda dolanmakta olan Pars'tan homurdanmalar yükselirken Çınar ve Hüma geniş koltuklardan birinde oturuyor ve kucaklarındaki ikizlerle anlamadığım bir dilde sohbet ediyorlardı. Bazen ne söylediklerini anlamasam da ikizleri çok seviyordum. Lila ve Doğa bana amca olma hissini tattırmışlardı. Bu iki küçük kız için canımı bile verirdim. Ancak böylesine derin bir hissin farkındalığıyla hoş bir şekilde yüzleşirken bile gerginliğimi unutamamıştım. Tekrar kalktım ve tekrar oturdum.
"Yeter," dedi Pars. "Squatı git spor salonunda ya da evinde yap. Koltuğum sevimsiz kıçınla yüzleşmekten sıkıldı ve ben de sürekli hareket etmenden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Güz
Romance• Tamamlandı • • Günaha Davet - III • Eylül, maskeli balo konseptine sahip doğum günü partisinde kısacık bir an yakınlaştığı ama bir türlü aklından çıkaramadığı adamı aramaktadır. Ne var ki arayıp bulamadığı bu adam kendisinden köşe bucak kaçtığı As...