Kvs- 40

1.8K 123 18
                                    

"Evet, herkes var. Fakat konumuz bu değil. Ne konuşacaksın?"

Dedim merak ettiğimi belli eden ses tonumla.

"Şu bankı hatırlıyor musun? Orada oturalım. Anlatacağım."

Başımı olumlu anlamda sallayıp, dediği banka doğru yürümeye başladım. O'da arkamdan geliyordu. Banka oturduğumda yanıma oturunca ona döndüm.

"Bugün, annemin öldüğü gün. Ve ben ilk olarak sana annemin nasıl öldüğünü anlatmak istiyorum..."

Bir süre sustu. Gözleri dolmuştu. Derin bir iç çekti ve kafasını yukarı kaldırıp, Ay ışığının aynı zamanda etrafını saran yıldızların hâkim olduğu geceye bakmaya başladı.

"Cumartesi gününün akşamıydı. Annem, her zaman en sevdiği atıştırmalık olan, kendi elleriyle yaptığı  kurabiyeleri bir tabağa koymuş benim hediye ettiğim bardağa da sütünü doldurmuş televizyon izliyordu. Televizyonda olan haberi görünce her zaman olduğu gibi cıkladı. Fakat bu onun son cıklaması olmuştu. Ağzı doluydu. Boğulmamak için sütünden içmişti ama bir şekilde süt yüzünden daha fazla boğulmuştu. Deli gibi öksürüyordu. Ama biz duymuyorduk. Çünkü hepimiz bir savaş oyununa girmiş, kulağımıza da kulaklık takmıştık. Annemin elindeki bardak düşünce kırılma sesini duyduk ve kulaklıkları çıkardık. Hediye ettiğim bardağın kırılmış parçaları etrafa saçılmıştı. Anneme döndüğümde ise bir süre donup kalmıştım."

Ben Arel'i seviyorken ona;

Anonim: Arel,

Anonim: Benim kurabiyem ol,

Anonim: Bende senin sütün olayım.

Yazmıştım. Gözümden bir damla düştü. Konuşmaya devam etti.

"Sonra kendimi toparlamıştım ama iş işten geçmişti. Annem kollarımda cansız bedeniyle duruyordu. Sonra birden telefonum çaldı. Telefonu Gece açıp hapörlere aldı. O adamın kaza geçirip öldüğü haberini almıştık. Ona gram bile üzülmedim. Fakat anneme o kadar çok üzüldüm ki... tarif edilemez. Ben anneme bağlıydım. Ama bunu hiç belli etmezdim. Bir tek annemin yanında belli ederdim. Sana olanları bugün söyleme nedenlerimden biri de bu."

Gözünden bir damla firar etti.

Ben o damlaya ölürüm adam...

"Seni kurtarmıştım ya hani. Küçükken. O adam eve geldiğinde annem evde olmadığı için bize işkence etmişti. Gece zaten annemleydi. Berat'ı  boynundan bir iple merdivenin korkuluğuna bağlamıştı. Beni kapının koluna. Bana defalarca elindeki sopayla vurdu. Berat bana yaklaşmaya çalışıyordu. Ama ona birşey olmasın diye sürekli gelme diyordum. Sonra cesaretlendim bir şekilde ve adamın kasıklarına tekmeyi geçirdim. O yerde kıvranırken annemin arabasının korna sesi duyuldu hemen bizi çözdü ve ipleri yok etti. Bizi odaya gönderirken sinirli bakışlar atıyordu. Sanırım tekme atmam son damlaydı. Ertesi gün taşınmaya başlamıştık. Seninle vedalaşmak için annemden izin almıştım. Kapının yanına geldiğimde elimdeki sandalyeyi yere koymuş ve üstüne çıkmıştım. Tam kapıyı açmıştım ki, o lanet olası sikik beyinli adam kapıyı kitleyip anahtarı cebine koydu. Aglamaktan oyuncaklarımı almamış sadece ağlamıştım.  Özür dilerim."

"Sana gitmeden önce bunu yapmak istiyordum."

Dudaklarımda baskı hissedince gözlerim kapanmıştı. Geri çekilince onun sorduğu soruyu sordum.

"Neden dudağımdan  öptün?"

"Çünkü dudağın vücudunun tam ortasında ve ben bu öpücüğün saç telinin en sonuna, ayak tırnakların en ucuna kadar ulaşmasını istiyorum... Seni seviyorum Alya. Seni seviyorum semada parlayan Ay ışığım..."

Bir anda ağzımdan çıkan şeylerden pişman olmayacaktım.

"Seni seviyorum  olgun kurabiyem. Seni seviyorum Bera..."

Yerinden kalkmasıyla bağırması bir oldu.

"Hastospik! Beni seviyorsun. Olgun Kurabiyem dedin! Ben senin kurabiyenim! Sende benim sütümsün! Gelecekteki çocuklarımızda bizi ham hamlayıp yiyecekler!"

Dediklerine koca bir kahkaha patlattım. O'da gülümserken, yaklaşıp gamzesinden öptüm. Gülümsemesi sırıtmaya döndü. Bende sırıtırken elimi tuttu. Köşede duran boyaları görüp çekiştirmeye başladım. Ben eğildiğimde o'da eğildi. Ben elimi siyaha batırırken o beyaza batırdı. Sarı duvarı gösterip elinden tuttum. Koşarken o'da benimle koşuyordu.

Sarı duvarın önüne geldik.

"3 dediğimde ellerimizi bastıracağız. Yan yana. 1-2-3!"

Sebepsizce yanımda taşıdığım keçeli kalemleri çıkardım. Bera'ya siyah keçeliyi uzatırken, bende beyazı aldım. İsimlerimizi yazınca Bera'dan siyah kalemi aldım.

Siyah/ Beyaz

"Ben beşik, sen taş. Etti mi sana BeşikTaş ❤"

Bu sefer o elimden kalemleri aldı.

"Ben onun kurabiyesi 🍪 ,
O benim sütüm🍼.
Gelecekteki çocuklarımıza da ham-hamlayıp yemek kalır❤..."

Sevgilerle Gecenin Yıldızı...

Kurabiye Ve Süt °Yarı Texting°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin