"Kızıııım hadi kalk!"
Aah aah ne olurdu şu okul yarım saat sonra başlasaydı da beni kıymetlimden ayırmasaydı?! Ofuldaya pufuldaya sarsak adımlarla yataktan kalktım ve yüzümü yıkadım ki bunları yaptığımdan tam olarak emin bile değilim.Kafamı kaldırıp aynaya bakmamla kahverengi saçlarımın kabarmış ,bana sorun çıkaracağını fark etmememle bir kez daha ofladım.Okul kıyafetlerimi giyip,saçımı topuz-hep rahatlıktan yanayımdır- yaptıktan sonra dışarı çıkıp servis bekleyenlere "Günaydııın" diye seslendim.Ben genellikle neşeli biriyimdir.Nadiren depresif olurum.Servis gelir gelmez kulaklığımı taktım ve Demi Lovato-Skyscraper' ı dinlemeye başladım.Bu şarkıyı çok seviyorum.Sözleri ve bestesiyle sanki insanları güçlendirmek için var gibi.Sonunda okula gelebildik.
Sınıfa girdiğimde biricik sıra arkadaşım Özlem'e dişlerimi göstererek gülümsedim.Canım arkadaşım.Endişeyle "Hayırdır yüzünden düşen binbir parça?"diye sordum.
-Yok bir şey ya endişelenme.
-Sen böyle diyorsan endişelenecek bir şey vardır kesinlikle?
Sustu,sustu ve sustu...Dayanamayıp ters ters bakmaya başladım artık yok yani benim de sabrımın bir sınırı var değil mi?
"Anlatıyor musun ?"
O anda Özlem'in suratından bir sürü ifade geçti ama en belirgini mahcubiyetti.
-Ya Öyküü hani benim kuzenim var ya 11-C de teyzem ona matematik çalıştır da çalıştır diye tutturdu ışte biz de bugün öğle arası çalışacaktık ama Atakan aradı bizim okula gelecekmiş...
-Eh yani bu muydu kızım ben çalıştırım hem konuşmuş oluruz o 'biricik'kuzenle.
Anlık sevinçle boynuma atladı.
-Canımsın Öykü bitanesin iyi ki varsın.
-Çekilmezsen artık öyle bir arkadaşın olmayacak.
Derken hoca geldi ve bizim sevgi böcekliğimiz burada bitti.
°°°
Öğle arası olunca Özlem beni öpücüklere boğarak Atakan'ın yanına koştu diyemeyeceğim uçtu resmen.Bize de geriye kuzen Bahadır'la çalışmak kaldı.Umarım çocuk birazcık bir şeyler biliyordur yoksa ben berbat bir öğretmenimdir.Hem o,hem de ben sinir krizi geçirmeyiz umarım.
Sınıfa Bahadır girdi ve "Öykü kim?" diye sordu.Bu arada söylemeden geçemeyeceğim Özlem ve Bahadır sarışın ve gayet 'güzel' insanlardır."Bahadır ben de seni bekliyordum.Önce yemek yiyelim daha sonra çalışırız."diye yanıtladım."Peki öğretmenim." diye benimle dalga geçti.Ao ilk sorun sadece samimi olduğum insanların benimle dalga geçmesine izin veririm ve henüz sadece adımı bilen birinin bunları yapmasını laubalilik olarak algılarım .Bu yüzden Bahadır çarpının ilk çizgisini kazanmış oldu.Yemeğimizi yedikten sonra boş bir sınıfa çıktık ve çalışmaya başladık.Allahım sen benim sesimi hiç mi duymuyorsun çocuk sayıyı kök içine almayı bile doğru düzgün bilmiyor.Aynı şeyi 5.anlatışımda zil çaldı ve ilk kez zilin çalmasına bu kadar sevindim.Ayrıca Bahadır'la bir daha görüşmemek için elimden geleni yapacağıma karar verdim.Tamam anlıyorum yakışıklısın ama aptalsın bu ne egoistliktir ya diye diye kendimi zor tutarken bir de:
-Özlem de niye gelmedi ki sen beceremiyorsun hiç anlatmayı.
Hani "Kafamın tası attı.""Kafamdan ateş çıktı." derler ya onu bizzat yaşadım ve döndüm:
-Üzgünüm müthiş bir öğretmen değilim yalnızca senin bugüne kadar yaptığın sorumsuzlukları toparlamak için annenin girişimiyle arkadaşıma verilmiş bir görevi mecburiyetten ben üstlendim ama görüyorum ki sadece sorumsuz değil aynı zamanda nankör ve aptalmışsın.Bu arada teşekkür ediyorum.İnsanlar hakkında kendimce tuttuğum genellemeler listesinin doğruluğu sayende bir kez daha anlaşıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki
General FictionŞiddetli acılar büyük kalkınışların habercisidir.Belkilerim şiddetli acılarımda bana umut vermek için yaşıyor her daim.Sonrasında büyük kalkınışların hep beni beklediğini umarak yaşıyorum.Hayatımın her günü şiddetli acılarımın son bulmasını umduğum...