Bilinmezlik

487 31 0
                                    

     Eve geleli yaklaşık 2 saat olmuştu. Derin’e ‘’Evdeyim.’’ mesajı atmıştım. Fakat hiçbir cevap alamamıştım. Haber vermem gerektiğini tembihleyerek gitmişti oysa ki . Sanırım ‘’Seni seviyorum.’’umu farklı algıladı. Aslında öyle algılaması gayet  normal.  Bana da biri durup dururken seni seviyorum dese ben de öyle algılarım.Durup dururken de değildi aslında ama.Off yine saçmalamaya başladım. Acaba ne anlamda söyledim o sözcükleri.Bilmiyorum.Keşke kendimi anlamak için bir kılavuzum olsaydı.Böyle açıp da baksaydım.Aşk ne ki zaten ? Cidden hiç  aşık  olmamış biri olarak ben nereden bilebilirim ki o sözleri hangi anlamda söylediğimi.Nasıl anlayabilirim ki ? Yazmalıyım.Evet,evet.Ölümümün erken olması olasılığına karşılık hayatımda irili ufaklı değer verdiğim herkese yazdığım mektuplardan bir tane de Derin’e yazmalıyım.

     Yazdıkça yazdım,hissettikçe hissettim.Her kelimeyle sanki yeniden doğdum.Doğru sözcüklerimi seçtim  yoksa bugünkü gibi zamansız  sözcükler mi söyledim bilmiyorum.Neyi neden yaptım yine her zamanki gibi bilmiyorum.Yine kocaman bir karmaşa hakim zihnime.Sandalyemde oturup mektubuma bakarken telefonumun sesini duyduğumu zannederek telefonumu elime aldım.0,0,0 ve yine 0.Ne müthiş! Gaipten sesler de duymaya başladım. Yakında yeni mekanım ruh ve sinir hastalıkları hastanesi olacak.Mesajlarına cevap verilmeyen bir Öykü ne yapar  sorusuna tabi ki de bir daha mesaj atar cevabı verilmelidir. Yani atacağım mesaj aynı mesaj olmayacak,olmamalı yani.O zaman ‘’Niye cevap yazmıyorsu...’’. Farklı anlayışım mükemmel! ‘’Sana mektup yazıyorum.’’Gelişme var azıcık sanki ama bu da olmaz sil kızım.’’Seni seviyorumun tek anlamı aşk değildir.’’ Yazıp kendime ‘’İşte benim kızım aferin sana!’’ deyip mesajı gönderdim.Ay hadi bismillah.

  5  dakika geçti ve hala görüldü gelmedi.En iyisi kitabıma gömülmek şunun şurasında 58 sayfam kaldı.Yazarsa da yazar ne yapayım yani.Yanlış anlamışsa da anlasın.Ama anlamasa da hiç fena olmaz sanki.

      Tam ‘’Sevmediğim halde sevdiğimi sanıyorsam ve bu beni mutlu ediyorsa gerçekten sevip sevmediğimin ne önemi olabilir ki…’’ cümlesini okurken telefonum öttü.  Ayracımı  daha sonraki sayfanın arasına koyup kitabımı yan tarafıma bıraktım.Telefonumu elime alıp ekran kilidini  açtıktan sonra Derin’den mesaj geldiğini görünce anlık bir heyecan hissettim.Mesajı açınca ‘’Bunun anlamı neydi o zaman ?’’ yazdığını gördüm.İsminin yanında yeşil ışık yandığını görünce kitabımı masanın  üzerine koyup yatağıma uzanarak yazmaya başladım:

-Bilmiyorum.

-Kafamı karıştırıyorsun Öykü.Öyle zamansız bir cümle kurdun ki.Bunu bir hafta önce veya 1bir hafta sonra söyleseydin bu kadar karışmazdı kafam veya o sinir krizinden önce. Alamıyorum seni. Gerçekten anlamıyorum. Bi durup bana abim gibi sarıldın diyerek onun yerine koyuyorsun başka bi anda seni seviyorum diyorsun sen hangisisin? Bana aşık olan kızlardan mı yoksa dostum olacak kızlardan mı ?

-Bilmiyorum.Bilmiyorum demekten nefret ediyorum ama bilmiyorum.Ben sana aşık mıyım bilmiyorum.Daha  yeni sordum sana aşk nasıl bir şey diye bilmediğim bir şeyin olup olmadığını nasıl anlayabilirim ki?

  -Düşünmem gerek.Bir süre görüşmeyelim.Uzakken tanımlamayı deneyelim duygularımızı.Olmaz mı ?

-Olur.

  ******

   Koca bir hafta sonunu daha ders çalışarak,film izleyerek ve yatarak geçirdikten sonra geometri  sınavının müthişliğine bir selam çakarak sınıfa girdim.Arka sıralarda yine sarmaş dolaş olmuş çiftimizi görerek garipsedim.Özlem o tarafa baktığımı görünce ‘’Tuğçe kuzenimden kopamadı sanki ha ?’’ diyerek kahkaha attı.Onun bu neşeli haline buruk buruk gülümsedim.’’Yapma ya geometrin de kötü oluversin ne olacak sanki.Diğerlerinin hepsi muhteşem zaten.’’ Diyerek beni teselli etmeye çalıştı.’’Hepsi  iyi olmak zorunda 426 az puan değil.Hem zaten tek derdim o da değil.’’deyip çantamı kucağıma alıp oturdum.Zeynep gelip yandan yandan iktirdi.Ortada üzgün üzgün onların meraklı bakışlarına  karşılık konuşmaya başladım :

BelkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin