Bugün yine yağmur yağıyor.Böyle günlerde huzurlu olurum genellikle.Monoton bir gün olur benim için ama huzurludur her şeye rağmen.Elime kitabımı alır,çayımı yudumlar, yağmur seslerinin yarattığı hoş ambiansta kaybolurum.
Bugün farklı bir gün.Bugün o huzrun yarattığı acı gülümseme değil de aptal bir sırıtış var suratımda.Niye bilmiyorum demeyeceğim.Olan şeyden eminim de diyemem.Hafiften şüphelerim var ama emin de değilim.Sanırım bu aptal sırıtışın sebebi birazcık rahatlamış olmam.Artık anneme sarılabiliyorum.Onu özledim deyip yanına sokulabiliyorum.Tabi bunu mümkün olduğunca az yapmaya çalışıyorum.Annemin aklında hep o var biliyorum.Onun için zaten her şey fazlaca zor.Bir de üstüne benim hatırlatmam ona fazladan acı çektirmek gibi oluyor.Yine için için özlüyorum onu ama bu sefer yalnız değilim.İlk kez bir arkadaşıma anlattım onu.
Derin...Nam-ı diğer Sırıtan Öküz...O kütüphanede mutluluktan ağladığım gün tanıştık onunla.O kendinden emin "Beni tanımıyorsunuz ama yargılıyorsunuz."deyişi kısa süreliğine kendimi sorgulamama sebep olmuştu o gün.O yüzden arkamı dönüp gitmiştim."Acaba hata mi yapıyorum?" düşüncesi tepinmişti bir süre beynimde.Sonra boş verdim." Amaaan nasılsa bir daha görmeyeceğim onu!"diyerek.Bunu diyen kızla abisini özlediği için "Onu" dediği kişinin omzunda ağlayan kızın aynı kişi olması ne garip ironi.Acılar işte,bizi tuhaf durumlara,yaşanması mümkün olmayan anlara sürüklüyor.Sonra mı noldu?Sebebi bilinmeyen bir şekilde beni ekledi,konuşmaya başladık.Belki canı sıkılmıştı,belki de eğlenceli gelmiştim ona.Belki de çözülmesi zor bir bulmaca gibiydim onun için.Bilmiyorum belki de bir gün sorarım.
Suratımdaki aptal sırıtışla sınıfın kapısının kolunu çevirdim.Saçlarım çok az nemlenmişti, siyah okul ceketimin bazı yerlerinde renkleri yağmur damlalarından dolayı koyulaşmıştı.Sınıfa girdiğimde şen şakrak bir sesle "Günaydıııın!"dedim.Çantamı sırama bıraktım.Özlem daha gelmemişti.Ben de Zeynep'in yanına gitmek için ayaklandım.Duvar kenarının en arka sırasında oturanları görmemle şaşkınlıktan duraklamam bir oldu.Bahadır ve Tuğçe.Sarmaş dolaş.Kısık sesle "Yuh."dedim.Zeynep'in yanına oturur oturmaz "Tuğçe iş başında."dedim."Yaa ne demezsin.Sabahtan beri böyleler içim çıktı.Seni seviyorum diyorlar sürekli birbirlerine."diye dert yandı bana."Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş işte.Uzun sürer umarım da bizimle uğraşmaya vakti kalmaz."dedim."Ayy inşallah.Sen bugün pek bi mutlusun,hayırdır?"dedi ve göz kırptı bana."Mutluyum işte."
Zeynep'e ve Özlem'e her şeyi daha sonra anlatacaktım.Elif hep benimle olduğundan her şeyi biliyordu zaten.Onlardan bunları gizlemiş olmak bana hep kötü bir arkadaşmış gibi hissettirmişti fakat yapabileceğim hiçbir şey yoktu.Neyse artık geçti cuma gecesi üçümüz kızlar gecesi yapar atlatırız bir şekilde bunları da.
Ben böyle düşünürken Özlem sınıfa girdi ve direkt yanımıza geldi.Özlem:
-Benim bu kuzenim harbi mal!Geri zekalı!
Ben:
-Ben dedim sana.
-Amaan ne yaparsa yapsın.En azından Atakan'dan uzak duracak.
Ben:
-Kızlar bu cuma kızlar gecesi yapalım mı?
Özlem:
-Anneme sorayım ama olur der muhtemelen.Hayırdır?Sen durup dururken toplamazsın bizi.
Ben:
-Anlatmam gereken şeyler var hem kafa dağıttırız fena mı?
Zeynep:
-Nerede toplanacağız?
Ben:
-Bizde diye düşünüyorum ama sizinkilerden olmaz diyen olursa sizde de olur amaç birlikte olmak.
İkisi de "Tamam."dediler.Zilin çalmasıyla sırama geçtim.Telefonumu sessize alacakken Derin'den gelen:
"Günaydın,Kurbağa."
Mesajını görüp,gülümsedim.
°°°
Eleştirilerinizi bekliyorum :-)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki
General FictionŞiddetli acılar büyük kalkınışların habercisidir.Belkilerim şiddetli acılarımda bana umut vermek için yaşıyor her daim.Sonrasında büyük kalkınışların hep beni beklediğini umarak yaşıyorum.Hayatımın her günü şiddetli acılarımın son bulmasını umduğum...