"alo?"
"selam, göksel."
"selam. iki gündür aramıyorsun?"
adam hafifçe güldü. "itiraf et, beni özledin."
"o da nereden çıktı şimdi?"
sessizlik.
"anlatmaya devam edebilir miyim?"
"bence biraz hızlı ol. on dört günün kaldı!"
"hayır. ben sana on altı gün içinde anlatacağım dedim, şu iki gün ağzımı açmadığıma göre hâlâ zamanım var."
"pekâlâ. dinliyorum."
"seni ilk gördüğüm günden beri
unutamadım
sana takıldı aklım
geceleri hiç uyuyamadım
seni ilk gördüğüm günden beri
unutamadım
sana takıldı aklım
geceleri hiç uyuyamadım
hiç mi sevmedin beni
gözyaşlarımı görmedin
bana hiç mi değer vermedin
gece saçlım
hüzün bakışlım
seninle bir olup bulutlara
gel gece saçlım
hüzün bakışlım
seninle bir olup bulutlara...""bu... gerçekten yabana atılamaz bir yeteneğin var."
"çok güzelsin, hepsi bu sanırım."
göksel'in yanakları tatlı bir utancın rengine bulandı, sustu.
"gerçekten beğendin mi?"
"elbette! bunlar muazzam! ama anlamadığım şey... neden yalnızca şarkı söylüyorsun? bunların ne anlama geldiğini bilmiyorum."
"anlatacağım."
"pekâlâ. bekliyorum."
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sevda tanrıçası
Short Story•calling, tamamlandı "seni sevda tanrıçası yapan, şu aptal gönlüm değil mi?"