kadın, gözlerini telefonunun melodisiyle araladığında ilk önce kaşlarını çatacak gibi oldu ama sonra sezai'nin onu arayacağı düşüncesiyle firladı hemen yatağından. bu defa onu şaşırtan bir şekilde ekranda 'özel numara' yazısı değil, gerçek bir numara parlıyordu.
"günaydın, göksel."
"günaydın! inanamıyorum, gerçek numarandan aramışsın!"
"evet... sana kıyamadığımı biliyorsun."
yanakları utancın rengine boyanırken, dudaklarından ufak bir kıkırtı döküldü kadının. sessiz kaldı.
"bugün nasılsın?"
"iyiyim ama... biraz daha uyusaydım daha iyi olabilirdim bence. neden bu kadar erken aradın yahu?"
"biraz daha sesini duymazsam çıldıracağımı düşündüm."
"bu... çok..."
"senin kadar."
gözlerini kapatıp yutkundu göksel. "senin kadar..."
"anlatmaya devam etmemi istiyor musun?"
"evet. lütfen."
"yürüdüm
kendimden uzak
çok uzak bir sevda düşünme
kayboldum sessizlikte
hapsoldum bu esir şehire
uzak mesafelerde, uzak
derviş oldum dağları aştım
şair oldum kitap yazdım
gece oldum hep saklandım
susuz kaldım yağmura aktım
doktor oldum ilaç bile yazdım
rüzgâr oldum içine aktım
kahin oldum rezil oldum
rakı oldum
duman oldum...
seni beklerken
beklerken
seni beklerken
beklerken
beklerken...""bunların hepsini... bana mı yazdın?"
"evet. bir başkasına olsaydı ona anlatıyor olurdum büyük ihtimalle."
"bak sen... çok güzel seviyorsun ama... bunca şarkıyı yapacağına ya da beni arayacağına neden karşıma çıkmıyorsun ki? anlam veremiyorum."
"korkak olduğumu mu düşünüyorsun?"
"ben... hayır, yani... bazen hiç gerçekçi gelmiyor işte."
"yüzün yerine hep fotoğrafını okşayabildim ben göksel, tenini değil de gizlice aşırdığım flarlarını koklayabildim. belki güçsüzlük diyeceksin, belki korkaklık ama çok sevdim... fotoğrafın olmadan uyuyamayacak kadar, çok."
ağlamamak için kendiyle büyük bir savaş vermesine rağmen, pürüzlü bir ses ve akmasın diye bulutları izlediği gözlerle etmişti son kelimelerini sezai. cevabını bekleyemedi çünkü göksel ağzını açtığı an küçük bir çocuk gibi ağlayacağını biliyordu. telefonu kadının yüzüne kapatıp önünde dikildiği kaldırıma çöktü, titreyen ellerinden birini yumruk yapıp ağzına bastırdı bağırmamak için.
hissediyordu.
kalbinin parçalandığını, nefes aldığı her saniye hissediyordu.
bir an, bu kadar imkânsız bir sevdaya kapıldığı için nefret etti kendinden.
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sevda tanrıçası
Short Story•calling, tamamlandı "seni sevda tanrıçası yapan, şu aptal gönlüm değil mi?"