"baksana, belki de artık gerçek numarandan aramalısın."
"sanırım haklısın. bir dahakine öyle yapacağım."
"anlaşmamıza sevindim! bugün nasılsın?"
"kötü. markete bile çıkmıyorsun göksel, seni göremiyorum ve bu işkence gibi."
"biliyor musun, hiç kimse beni senin kadar sevmemişti."
erimesi mümkün olmayan bir yumru adamın boğazına takıldı, orada kaldı ve nefesini engelledi. aslında şu an fark ediyordu da, o yumru çok uzun zamandır oradaydı ve o çok uzun zamandır nefessiz yaşar gibiydi.
"korkarım hiç kimse seni benim gibi sevecek kadar deli değil."
"bu güzel. senin özel olduğunu hissettiriyor."
"keşke sana gerçekten iyi gelebilecek olsam," diye fısıldadı, sesi öyle kısıktı ki kendisi bile zor duymuştu.
"bir şey mi dedin?"
"hayır, hayır... gülümsedim, onu duymuşsundur."
göksel dudaklarını birbirine bastırdı, sessiz kaldı.
"anlatmaya devam etmemi istiyor musun?"
"evet. her kelimen şairane."
"o zaman, sen de bir şeyler anlatmalısın, göksel."
"ama ben..."
"ama sen?"
"sen, benim yazdığım şarkılar olduğunu nereden biliyorsun? gerçekten nasıl bilebilirsin ki bunu?"
"senin hakkında bilmek istemeyeceğin kadar çok bilgi sahibiyim sanırım. hadi, şimdi o güzel sesinle ruhuma dokun."
göksel titrek bir nefes alıp yutkundu ve gözlerini sıkıca kapadı. dudakları aralandığında, kelimeler firar etmeye başlamışlardı bile.
"siyah beyaz bir adamdı
hayalimdeki resim
kadehimi fırlattım yüzüne
kızgınım hiç gelmeyişine
bilmeyişine
hissetmeyişine...
sen orada yoksun
çağırdığımda
susuzluğumda, açlığımda
sen orada yoksun
koşsam, çağırsam
tutunsam yoksun
ruhumun kara boşluğunda, sen orada yoksun"göksel'in her bir kelimesinde biraz daha parçalara ayrılıyordu sezai ama yere düşen parçalarını izlerken ağzını açıp tek kelime etmedi. "sanırım," diye düşündü. "sanırım, aşk bu."
"ne anlamsız, ne tuhaftı
kendime söylediğim yalanlar
olmayacak bi' rüyaya inandım
hırçınlığım imkânsızlığına
suskunluğuna, uzaklığına...
sen orada yoksun
çağırdığımdasusuzluğumda, açlığımda
sen orada yoksun
koşsam, çağırsam
tutunsam yoksun
ruhumun kara boşluğunda, sen orada yoksun..."dolan gözlerini ağlamamak için kapatıp yavaşça yutkundu sezai. "sen ağzını her açtığında, bir kez daha iyi ki bu kadın, diyorum."
"bu çok..."
"senin kadar."
"senin kadar..."
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sevda tanrıçası
Short Story•calling, tamamlandı "seni sevda tanrıçası yapan, şu aptal gönlüm değil mi?"