Büyük bir hayal vardı aklımda. Su dökdükçe serpelen güneş aldıkça büyüyen bir hayalim vardı. Taki sen gelip onu ezene dek ...
Meyranın evine geldiğim zaman her zaman olduğu gibi huzur bulmuş ve arkadaşımın kollarına sığınmıştım.
"Pezevenk herif, demek sana askıntılık etmeye çalıştı öyle mi?"
"Boşver, ayrıldım artık oradan. " diyerek geçiştirdim.
Meyra elini yumruk yaptı ve masaya vurdu.
"Ulan ben olacaktım, yeminle gırtlağına yapışırdım zor ayırırlardı. " deyince gülmeden edemedim.
Bana kızgın kızgın bakınca kendimi düzelttim ve derin bir nefes aldım.
"Senin bana söyleyeceğin şey neydi hani iyi bir haberin vardı."
"Ha sadete gel artık diyorsun."
"Öyle demek ... "
"Tamam,tamam ben anladım seni." diyerek sözümü kesen Meyraya karşı biraz mahcup olmuştum. Hemen meraklı Melahat gibi sordum tabi.
"Şimdi canım bir arkadaşım uzun süre önce iyi derecede arapça bilen bir çevirmen arıyordu ve gelenlerin hepsini reddetti, sonra sen geldin aklıma seni anlattım ve tamam dedi. "
Heyecanla " Nasıl yani?" Dedim.
"Nasıl olacak akıllım iş görüşmesine gideceksin bakarsın şirkette çevirmen olmuşsun. "
"İyide benim herhangi bir diplomam yok ki, üstelik kim bu arkadaş, neyin nesi?" Deyince Meyra ellerini kaldırdı ve
"Sakin ol bu kadar paranoyaklık yeter, arkdaşımın adı Hewar ve patronuna çevirmen arıyor birkaç ay önce arap iş adamlarıyla sözleşme imzalamışlar ve eski çevirmenleri işten ayrılmış anlayacağın çevirmene ihtiyaçları var. " dedi sırıtarak.
Göçmen bir aileydik ve arapçayı iyi bir şekilde konuşurdum . Bu iş tam bana göreydi ama aklımda bir sürü soru işareti vardı.
"Eee ne diyorsun?"
Biraz tereddütte kalsamda olumlu cevap vermek istiyordum.
"Tamam şansımı denemekten zarar gelmez. "
"Ya canım benim..." Meyra yanağıma kocaman bir öpücük bıraktı ve sarılarak " Çen çok cici bir arkadaşsın. " dedi.
"Ayy boğulacağım şimdi. " Öyle bir sarmalanmıştım ki nefes almakta güçlük çekiyordum.
"Canım benim herşey çok güzel olacak. "
Umarım her şey güzel olurdu.
¿¿¿
Eve endişe içinde girip montumu partmontaya astım. Dolaptan terliklerimi bulunca usulca giydim ve içeriye doğru yavaş adımlarla yürümeye başladım . Bir yandan herşeyin iyi olucağını düşünürken babamla burun buruna geldim ve korkudan çığlık attım.
"Ne bağırıyorsun lan?"
"Öyle bir anda şey olunca baba."
"Çekil be önümden! " Babam beni itileyip mutfağa girdi ve buzdolabından bira şiselerini çıkartmaya başladı. Anlaşılan bu sefer parası vardı ve benden para istemeyecekti. Derin bir oh çekip içeriye girdiğimde ablamla annemin bir diziye baktığını gördüm.
"Ben geldim ."
Ablam göz ucuyla bana bakıp "Hoşgeldin. " derken annem bakmaya tenezzül etmediği gibi " Firuze çay koysana . " demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eşkiya
General FictionBazı kısımlar tam olmasada +18 içerik barındırmaktadır. Zümrüt yeşili gözleriyle herkesin aklını başından alan genç bir kız: Firuze Nevroz. Çölde eşkıyalık yaparak geçimini sağlayan, çölün korkulu rüyası: Ali Bin Abdul Rahman. Hikaye, Firuze'nin ye...