11'Kördüğüm

3.4K 148 18
                                    

Multideki şarkıyı önceden de koymuştum ama yine koymak istedim. Şarkının çok güzel bir büyüsü var. Tavsiye ederim.

****

Hareket ettiğim her anda yerdeki zemin gıcırdıyordu ve bu istemsizce beni daha da strese sokuyordu.

Yavaşça arkama dönmek istediğim anda belimde bir el hissettim.

"Nereye gidiyorsun?"

Belime değen soğuk el yavaşça yukarıya çıktı ve omzumda durup beni öne doğru çevirdi.

"Geleceğini biliyordum Dildar. "

"Geldim işte ver kolyemi!"

Elleriyle ellerimi tutunca garip bir atmosfere kapıldım. Soğuk elleri benim stresten ısınmış ellerime değince çok değişik hissettirmişti. Bu değişik his tüm vücudumu sarmalarken bu sarmal şeyden kurtulma arzusu duyuyordum.

"Nereye götürüyorsun beni!?"

Gıcırdayan zemin eşliğinde uzun bir koridordan geçtik. Koridor bol mumlarla ışıklandırıldığı için Ömeri çok net görebiliyordum.

Elimi bırakması için hızlıca elimi çektim ama çevik bir hareketle bunu başaramadım ve elimi daha çok sıkmaya başladı.

"Sakin olmalısın. "

Bana hoşlanmadığım tarzda bir bakış atarken sinirden ayağımı yere vurdum ve oflayarak Ömerin beni çektiği taraftan gitmeye koyulduk.

Bir kapının önünde durunca elimi hemencecik çekmiştim. Bu sefer başarmıştım.

"Gir haydi, içeriye. "

Kararlıydı.

Bakışları kopkoyu bir renk almıştı.

İçeriye girdiğimde her bir karışa mum konulduğunu gördüm. Mumlar üçlü şamdanlara konulmuştu ve garip ama bir o kadar da hoş bir kokusu vardı.

Kapıyı hızlıca kapatınca korkuyla geriye ilerledim.

"İleriye fazla güvenme. "

"N-e?"

"Diyorum ki." Dedi bana doğru adım atarak. "Şuanda buradan kaçman imkansız görünüyor. "

"Her neyse." Dedim tersleyerek. "Kolyemi ver !"

Bakışlarınım odağı olmaktan sıkılmıştım. Devamlı bana bakıyor ve gözünü bir saniye dahi benden ayırmıyordu.

Biraz daha ilerlediğinde yanda duran eski bir teyipi farkettim. Ona dokunduğunda, oryantal bir müzik çalmaya başlamıştı.

"Bu saçmalıkta neyin nesi böyle?"

"Şşşş ne saçmalığı, sadece misafirimi eğlendirmek istiyorum tabi o da kabul ederse. "

Her söylediğimi alaya alması sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Kızgın bir bakış atıp sinirle ona yaklaştım.

"Amacın ne senin?"

"Düşünmem lazım dildar. "

"Bana dildar demeyi kes artık. "

Bana sürekli bu kelimeyi kullanmaktan vazgeçmesi gerekiyordu. Taktığı bu garip lakaptan hiç hoşlanmadığım gibi her cümlesinden sonra sırf bana inat olsun diye bu kelimeyi kullanıyordu.

"Sana dildar desem ne olur Firuze desem ne olur? Hayatımız hep bir çizgi üzerinden mi sürecek? Belki bugün Ömerimdir ama yarın bir başkası. Kime hangi sıfatın yakıştığı önemli değil benim için ama dildar." Dedi kelimeyi vurgulayarak "İlk defa böylesine güzel bir sıfatı sana söylemek istedim."

EşkiyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin