3*Mardin *

40 21 69
                                        


-Neee!!!

Arkamda Eda' nın çığlığını bırakarak koşar adım çıktım hastaneden. Üzerime leş gibi hastane kokusu sinmişti derhal buradan kurtulmalıydım.
Hızlıca otoparka yürüdüm. Mete'nin arabasını bulup arabanın yanında dikilip arkamda bıraktığım Eda'yla Mete'yi beklemeye başladım. Yüzlerinde soru işaretleri dolu bir şekilde bana doğru yaklaşıyorlardı.Birazdan beni soru yağmuruna tutacaklardı. Bundan emindim. Ama beklediğim gibi olmadı. Neyseki benim de işime yaradı. Çünkü konuşacak hiç halim yoktu. Zaten çok zor almıştım bu kararı. Ama dönmek yok İnci. İnanmasanda inanıyormuş gibi yap.
Arabanın içinde çıt çıkmıyordu. Sadece arabanın sesi bozuyordu bu sessizliği. Mete sadece karşısına bakıp araba kullanıyor. Eda onun yanında camı seyrediyor. Bense dışarıdaki karları izliyordum. Hava tam sevdiğim gibi. Her yerde kar var. Karda çılgınca oynayan çocuklar, tabi bide sürekli düşen büyükler. Hatta tam karşımda sarışın bir kız öyle feci düştü ki. Ağzımdan istemeden de olsa bu ciddi ortamda bir kahkaha çıkıverdi. Ha bide hiçbirşey olmamış gibi cool cool kalkıyor ya.

-Ooo İnci hanımın keyfi yerinde!!

İğneleyici bir ses tonuyla söylendi Mete. Niye söyleniyordu ki? Tabi ya onlara bir açıklama yapmalıydım. Ama şimdi sırası mı? Ben eve gidince sakin sakin anlatacağım onlara herşeyi. Onlar benim canlarım onlara bir açıklama tabiki yapacağım. Bana böyle iğneleyici konuşmasına gerek yok ki.

-Evet ya! Görmen laa..

Daha sözümü bitirmeden Mete bana alev attı. Ama gerçekten o gözlerden az daha alev çıkabilirdi. Sözlerim boğazımda kaldı. Yüzümdeki gülümseme o alevlere karşılık eriyip gitti.

-Çocuk oyuncağı mı bu İnci!! Biz senin için endişeleniyoruz. Senin yaptığına bak!! Bize Mardin' e gidicez diyorsun. Ve hiçbir açıklama yapmıyorsun.!!!

İlk başta sert çıkan sesi sonradan yumuşadı. Sonrada sımsıkı tuttuğu direksiyondan elini gevşetti. Vücudunu arka tarafı tam göreceğim şekilde çevirdi. Ellerimi ellerinin arasına aldı. Bana alev atan gözleri şimdi hüzünle bakıyordu. İkizler burcunu tam yansıtıyordun Mete ya. Az önce neredeyse beni döveceğini düşünmüştüm. Şimdi de ürkek ürkek ellerimi okşuyorsun.

-Üzgünüm. Size evde açıklama yapacaktım.

Dedim nerdeyse hiç duyulmuycak bir ses tonuyla. Ve bunu söylerken sanırım gözlerimden aşağıya bir damla akıverdi. Bu gözyaşlarımda niye bu kadar akmaya meraklı ya.

-Üzülme tatlım. Mete' ye bakma. Bilirsin o bazen durduk yere öfkelenir.

Diyerek ellerimi saran Mete'nin ellerinin üstüne Eda 'da ellerini koydu. Yine bana bu esrarengiz yolculuk için cesaret vermişlerdi.

-Aman neyse kızlar!

Diyerek ellerini çekti Mete. Mete' nin ardından Eda da ellerini çekti. Araba çalıştı. Ve yine sessizlik içinde eve ulaştık. Eve girer girmez doğruca banyoya girdim. Üstümdeki kıyafetlerden kurtulup kendimi sıcacık suyun altına attım. Uzunca bir süre uyuduğum için kendimi iyi hissediyordum. Daha mutluydum. Bu uyku ne kadar önemli birşey ya böyle. İnsanı en azından beni bu hayatta en çok mutlu eden şey. Beni zaten bu hayatta sayılı şeyler mutlu eder. Tabi bunların en başında uyku var. Özellikle son haftalarda uyku benim için elmas değerinde. Tabi uykudan sonra çikilota. Olmazsa olmaz. Odamda, mutfakta heryerde çikolata bulundururum. Hatta banyoda bile bir çikolata olabilir. Ne zaman çikolata krizine gireceğim belli olmuyor çünkü. Off ne güzel şey ya! Hatta şu an bile çok canım çekti. Banyodan çıkar çıkmaz bir çokonat gömeyim. Tabi beni bu hayatta en ama en çok mutlu eden şey Mete ve Eda. Bu iki ismi mutlu edenler listesinin en başına yazıyorum hiç kuşkusuz. Yüzümde kocaman bir tebessüm oluştu. Hızlıca kafamı sallayıp. Banyoma devam ettim. Böyle düşünürek devam edersem iki günde biterdi bu banyo. Şimdiden ellerim buruşmuştu. Halbuki daha saçımı bile şampuanlamadım. İşe koyulmalıydım. Uzun kumral saçlarımı üç defa şampuanladım. Ardımdan saç kremimi sürdüm. Pembe lifime çilek kokulu duş jelimden sıkıp, hastane kokan vücudumu bir güzel yıkadım.Hemen banyomu bitirip, üstüme kırmızı ayıcıklı geceliğimi giydim. Saçlarımu kurutup dağınık bıraktım. Elime iki tanede çokonat alıp salona Eda'yla Mete'nin yanına geçtim. Çok rahatlamıştım. Mis gibi çikolatamıda gömüyordum. Allah' ım bu çikolata ne güzel şeydi ya. Başka ne isterdim şu an. Tabi son bir haftada yaşadığım herşeyi unutmak isterdim. Hiç olmamış gibi. Nasıl bir kabusun içindeydim ki böyle ben. Yine hava kararmaya başlamı ve benim içinde kabuslar.
Kafamı kanepede birbirlerine sarmaş dolaş oturan iki can dostuma çevirdim.

IZDIRAP #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin