9*Tuzak *

18 6 0
                                        


Gözlerimi araladığımda yumuşacık yatağımda yatıyordum.
Nasıl?! Nasıl?!
Aklıma bir bir dün geceki sahneden görüntüler düştü. Tam yatağımdan telaşla  doğrulacaktım ki! Arkamda bir sertlik hissettim. Sonra bir kol sardı bedenimi.

-Şşşt! Sakin ol ölü kurbağa....

Bu ses Zifir 'e aitti. O güçlü kollarını bana sarmıştı. Rüya gibiydi. Eğer rüyaysa bozulmaması için hiç arkama dönmedim. Onun arkamda nefes alışverişini dinledim. Beni bu diyarlardan alıp götürüyordu, nefesleri. Bana uzaklardan deniz kokuları getiriyordu nefesi. Azrailimin nefesi, bana mutluluk mu veriyordu ne?!
Bu düşünce kendime gülmeme sebep oldu. Ellerimle ağzımı kapatacaktım ki! Elimin acıdığını hissettim. Ağzımdan küçük bir çığlık koptu. Ama hemen kalan çığlığımı yuttum. Eğer Zifir uyuyorsa onu uyandırmak istemem. Ellerimdeki sargılar yenilenmişti. Dün gece Suni amca aceleyle eski bir bez sarıvermişti. Sanırım sonra değiştirdi. Peki beni yatağa kim getirdi. Ya arkamdaki bu müthiş noctis, yatağını mı şaşırdı da yanıma yattı. Daha fazla dayanamayıp, yavaşça arkamı döndüm. Arkamı döndüğümde onun çıplak kaslarıyla karşılaştım. Üzerinde tişört falan yoktu. Gözlerini kapatmış uyuyordu, karanlığımın prensi. Ne kadar da güzel yatıyordu. Onu günlerce izleyebilirdim. Nasılda böyle muhteşem bir canlı, yıllarca bir kızı öldürmek için planlar kurardım ki. Nasıl böyle cani olurdu,aklım almıyor. Gözümden akan bir damla yaşla, iyice sokuldum çıplak bedenine. Zifir'de beni kollarının arasına aldı. Beni sararken gözlerini hiç açmıyordu. Belkide rüyasında yapıyordu bunları. Uyur gezer miydi? Belki beni Dolunay zannediyordu. O yüzden böyle sarıyordu. Eğer bu bir rüyaysa ben şikayetçi değildim. Gözlerimi, Zifir 'in keskin parfüm kokusunu içime çekerek kapadım. Her nefes alışımda, bu anın hiç bitmemesini istiyordum. Zaman dursada ben burada, onun kokusuna hapsolsaydım. Hayatımda olduğum en güzel hapis olurdu. Durmuyordu zaman işte. Şu anın tadını çıkarmak istiyordum. Onun güçlü kollarında, onun kokusuyla kendimi uykuya teslim ettim.

############################

Gözlerimi açtığımda yanımda kimse yoktu. Telaşla kafamı kaldırıp, etrafa baktım. Odada Zifir'i aradı gözlerim. Hiçbir yerde yoktu. Rüya mı görmüştüm. Rüya olamayacak kadar gerçekti. Kokusu, teni....

-İnci.....

İçeri uzun boylu bir adam girdi. Aceleyle yatağımdan fırladım. Kimdi bu adam? Ayrıca sabahın köründe bir kızın odasına böyle girilir mi?

-Kimsin?

Dedim, bir yandan yatağı düzlemeye çalışıyordum. Sanki çok önemli birşeymiş gibi. Ben burada tutsaktım zaten.

-Beni saygı değer kralımız gönderdi.

Kendinden oldukça emindi. Emin konuşması ve güvenilmez gözleriyle beni tedirgin etti. Ama madem kralımız istemiş. Gitmek lazım dimi. Kralı sinirlendirmek olmaz.

-Tamam.

Birlikte koridora çıktık. İçimden bir ses ona güvenmemem gerektiğini söylüyordu. Bu adam beni oldukça kıllandırıyordu. Tabi bunu Zifir'e desem bana inanmaz. Belkide benimle dalga geçerdi.
Adamı takip edip bir odaya girdik. Adam üzerime koyu mavi, ipek bir pelerin verdi. Bende pelerinin iplerini boynuma doladım. Başlığınıda kafama geçirdim. Dağınık saçlarımı kapattı kafamdaki başlık. Adam belime sarıldı ve bana kapıyı işaret etti. Elini belime sarınca tüylerim diken diken oldu. Tedirgin olduğumu belli edip, belimi saran ellerinden kurtardım. Birlikte yeraltına gittiğini düşündüğüm bir kapının önüne geldik.

-Neresi burası? Zifir nerede?

Dedim,tedirgin olduğumu belli ederek. Adamda sanki sabrını zorluyormuşum gibi bir bakış attı bana.

IZDIRAP #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin