Bölüm 21

391 13 2
                                    

#İpek Nil, Beyza ve Büşraya ithafendir. Onlar benim için daima ve daima özel olacaklar. #

"Can gözün morarmaya başladı. Buz... buz lazım."

Ben gözündeki morluğa bakmaya devam ederken sanırım beni duymadı. Fazla düşünceli bir şekilde yürümeye devam etti. Omzuma attığı elini dürttüm. Başını kaldırıp bana baktı gülümsedi ve önüne döndü.

"Saçın yakışmış. Çok güzel olmuşsun."

"Ah, teşekkür ederim. Se- sen güzel olacağını söyledin.  Ve bende denedim. Gerçekten hoşuma gitti."

"Ben dedim diye mi boyattın?"

" Kitap seçimlerinde harikasın. Bana yakışacağını düşündüğün için harika bir fikirdi.  Kime neyin yakışacağınıda biliyorsun. "

"Beste çok uzun cümleler kuruyorsun."

"Biliyorum. Özür dilerim,  eve gitmelisin biraz dinlen."

"Tamam ama sende gel, lütfen." Gözleri tekrar dolmuştu. İlk Enesle kavga ettikleri gibi, ağlayacaktı sanki. Gözlerine bakınca kalbim acıdı. Cevap vermeden onunla yürümeye devam ettim. Yol sessiz geçti.

Ayağımın altında ezilen sarı yapraklara basarken melodi oluşturmaya başladım.  Çoğunun çıtırdaması bana mutluluk verirken sesi az çıkanlar melodimi bozuyordu. Esen rüzgar dün boyattığım siyah saçlarımı havalandırıken Can gülümseyerek beni izliyordu. Yol boyunca eli omzumdaydı.

Evin önüne geldiğimizde,  evden bağrışmalar geliyordu.

Can "Annem ve babam,  boşver onları. Hep böyleler."

Babam... Babam geldi aklıma. Annemle kavgaları. Abimle gülerek izlerdik hep. Alay ederdik onlarla.

"Beste? Orası iyi mi? Yoksa eve girmeyi tercih eder.misin?

Canın uyarmasıyla bahçe kapısında dikildiğimi farkettim. Sanki gözlerimde fil oturuyor ve kapatmaya çalışıyor gözlerimi. Ağlamamak için yukarıya baktım. Gökyüzüne, tüm nefretlerimi ve acılarımı paylaştığım yere.

Canın önünden merdivenleri çıkmaya başladım. Annesinin ve babasının kavga sesleri kulağımda yankılanmaya devam ediyordu. Canın ise bizim gibi bir tepkisi yoktu.  Hayran olduğum odasına girdiğimizde mavinin her tonu tekrar gözlerime çarptı. Lacivert yatak örtüsünün üstündeki beyaz yastık odanın vazgeçilmezleri arasındaydı. 

Açık mavi koltuğa kurulup hayran kaldığım, zibilyon tane olan kitaplara tekrar baktım.  Canın tüm zenginliği, hazinesi buydu işte.

Önümdeki sehbaya atılan bir miktar pamuk dikkatimi dağıttı ve ardından önüne sandalye çeken Can. Elindeki şişeyi bana uzattı ve patlamış dudağını gösterdi. Kıkırdamalarıma engel olmaya çalışırken aşağıdan gelen bağırma sesleri fazla dikkat çekiciydi.

Son olarak gözünün üstündeki morluğa buz koyduk. Havanın kararıyor olması abimin beni aramalarını beraberinde getirmişti ve ben yine hiçbir aramasına cevap vermemiştim.  Karnım acıkmaya başladığında Cana annemin kızacağını söyledim. Gülümseyerek gözlerime uzunca baktı. Ve bir şey diyecek gibiydi.

( ̄︶ ̄)> <( ̄︶ ̄)/ (‵﹏′) ╮(‵▽′)╭

Resim birleştirme işlerinde üst seviyede olmasamda ne yapmaya çalıştığımı anlarsınız umarım. Geç ve çok geç ayrıca sıkıcı bir bölümdü -her bölüm öyle- ,sabırla diğer bölümü beklemenizi istiyorum. 

Aklımdaa halen bir kurgu bütünü yok. Doğaçlamaya devam yani...

Diğer "Çömez" hikayelerine kısa bakışlar attım. Ve sanırım hepsinde "Çömez" olan ana karakter. Benim hikayem hakkındaki düşünceleriniz nedir peki?

(Müzik konusunu size bırakıyorum. Hatta ilerleyen bölümler için bana müzikler gönderebilirsiniz. )

Çömez -Devamı yok-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin