Bölüm 26

198 16 6
                                    

Telefonumdan çıkan sesleri duymazdan gelerek soruyu çözmeye çalıştım.

Lanet olası sesler beni yönlendiriyor gibiydi.
2. SINAVIMDAN DÜŞÜK ALMAM IÇIN.

Telefonu kapatıp yerine koydum.

Soru kitabının başına geçerken Canın verdiği kitap gözüme çarptı. Mavi ciltli kitap telefon seslerinden daha etkiliydi.

Okumak ve Cana geri vermek mecburiyetinde hissettim bir an kendimi.

Önce sınav!

Kitabı elimden bırakarak,çalışma masama yöneldim.
Gri renkte olan sandelyeme otururken içerden anneannemin bana seslendiğini fark ettim.

"Ne var."

"Korzay aradı, seni cağırıyor. Pantene binecekmişsiniz."

Uzun, beyaz ve sade koridorda ilerlerken duvarda asılı olan, abimin küçüklük fotoğrafına baktım, küçükken bile saçları uzun ve düz.
Bu tuhaf çekiciliğin eve kaç kere dayak yiyerek geldiğini hatırlıyorum da, babam sürekli kızardı. Ama abimi yinede  engelleyemedi bu bağırışlar.

Beyaz parkelere bakarken salona yürüdüm. Krem rengindeki salona girerken anneannem televizyona odaklanmış, telefon elinden düşmek üzereydi.

"Bu havada pantene mi binilirmiş," Dalga geçtiğimi anlamadığı için kıkırdamaya başladım.

"Bende dedim, ilahi Beste, aşk olsun."

"Ne noldu?"

Suratım, gûlmemek için mor olmuştu. Kendimi zor tuttuğumun farkındayım.

"Panten gibi bir şeyler dedi. Ne yapayım"

"Anlaşıldı çok televizyon izliyorsun,"

Dizime indirilen ev telefonuyla gülmeye başladım.

"Neyse ben çıkarım birazdan."

Odama ilerlerken ne giyeceğimi düşündüm. Uzun siyah bir kazak, siyah etek, olmazsa olmazım siyah tayt.

Saçımı topuz yaparken siyah çerçeveli gözlûğümü aramaya başladım, tahta renginde olan çekmecemin üstünde durduğunu farkettiğimde kendi kendime küfür ettim.

Siyah botlarımı giyerken telefonumu hatırladım, anneanneme seslendim fakat beni duydumu bilmiyorum.

Sesim kısılacak bile olsa telefon önemli

"Anneanne!"

"Efendim?"

"Telefonun yatağın üstündeydi versene."

"Sırtın çılbak bekle hırka getireyim,"

"Hayır sakın, içime içlik giydim merak etme, sadece telefonu getir."

Odaya 'banane' havasında gitsede telefon ve 20 lirayla döndü...

"E, iyi madem. Kenardan kenardan git. Geç olmadan gel."

Kafamı evet gibisinden sallayıp kaykayımı elime aldım ve yanağından öptüm.

"Annem gelmeden gelirim."

Inş canım...

62 basamak, 2 merdiven geçtikten sonra büyük ağır siyah kapıyı açtım.  Korzay, ağzındaki sigarayla farklı bir hava yaratmıştı. Yeşil t-shirt ve kahve rengi deri ceketi, O'nu eski dönemlerdeki film artistlerine benzetmiş.

"Hava soğuk, üstüne bir şey al."

"Gerek yok. Çok dolanmayız, kafeye falan geçeriz."

"Üşürsen ceketimi vermem. Hepsi sende neredeyse."

Korzayın küçük isyanına büyük kahkahalar attım.

Kaşımı kaldırarak üstünü incelediğimi belli ettim. En sonunda gözünün içine 10-15 saniye baktım. Dayanamayıp "Artizz" diyerek dalga geçtim.

"Patenlerin nerede?"  Korzay cevap vermeden kaykayıma bindim ondan 1metre ilerisinde yola devam ettim. Yol sessiz geçti. Belliki söyleyecekleri çok birikmiş.

Ilk defa gördüğüm kafeye benzeyen yeri göstererek.
Buraya girelim mi?, dedim

"Ciddi misin? Orası bar."

Tepki olarak sadece yüzüne mal mal baktım.

O ise çapkın erkek gülümsemesiyle kafasını içeri anlamında oynattı.

Abimden sonra ilk defa  bir bara giriyorum...

Ilk başta sakin gözüken fakat adeta cümbüş havası olan yere girdik. Etrafıma bakındım. Hani olurda tanıdık birini görebilmek için. Lakin dans etmekle meşgul insanların hiç birini tanımıyordum. (Bunlar sabah sabah neden gelmiş buraya?)

Sonra fark ettim ki,Korzay nerede!
Yine bir kız bulup beni mi sattı?  Ne kadar terbiyesiz , kuzeniyle ilk defa bara geliyor yani...

Nefret dolmuş bir şekilde Dj'in olduğu tarafa yöneldim. Dj beni fark etmeden mikrofana benzeyen şeyi elime alıp konuşmaya başladım.

"Kooorzaaay!"

Sesim etrafta yankılanmaya başlayınca Dj bana baktı, el sallayıp bize doğru gelen Korzayı gösterdim. Dj'in kızgın ve şaşkın gözlerinden kurtulamadığım için Korzaya doğru koşmaya başladım...

Bana arkasındakileri işaret etti, yüzünde hâlâ sinir bozucu çapkın erkek gülüşü var. Tam ağzına vurmalık.
 
"Merhaba, Korzayın kuzeni olmalısın. Dediği kadar güzelmişsin."

Karşımda bana el uzatan adama gülümsüyorum çünkü tepki vermezsen küfür edeceğim, Korzay'a.

Yanındaki sarı saçlı kız oldukça dikkat çektiği için bir an ona elimi uzattım. Biraz terettüt etsede elimi havada bırakmadı.

Iyi bir arkadaş olabilir. Benimle konuşursa.

Korzayın bir şeyler demesine kulak verdim ve duyduğum tek şey.... Yarışma!

Dörtümüz boş bulduğumuz sandalyelere geçerken Korzayın kolu morarttığıma eminim. Kaybolmasın yani.
Ortadaki ufak masaya 4 küçük bardak ve limon geldi.

Anladığım kadarıyla yarışma muhabbeti bu küçük bardakların içindeki gereksiz şeyler...
Korzaya "Bu ne bebem?" şeklinde bakışlar attım.
Kolunda duran elime baktı, bana baktı, elime baktı, koluna birkez daha baktı. Elini "Hayırdır?" der gibi salladı.

Allah'ım o nasıl parmak, o nasıl bir el öyle? Damarlara dokunsam kan akışını durdururum.

Bir an diğer insanların ellerine odaklandım.  Yeni tanıştığım adamın parmağındaki büyük kabarcığı görünce Korzayın ellerini öpesim geldi.

"Beste, ilk sen başla."

Bu çocuğa sinir oldum.  Sarışınları severim, ama bu hariç!

Hayır diyemem, rezil olurum. Evet diyemem, yarın sınavım var. Yarın sınavım var!

Yerde duran kaykaya "yerim seni." bakışı atarken bir anda çığlık attım. "Böcek!"

Masanın ufak olması işime gelirken imrendiğim kız Korzayın kucağına fırladı. Kaykayımdaki olmayan böceği itmek için uğraşırken masayı sarışın çocuğa doğru ittim.

Korzay ve sarışın çocuğun kızgın yüzüne bakmak çooooook zor. Ama imkansız değil. Çocuğun üstüne ben dökmemişim gibi yaparak "Iyi misin? Evin yakınsa git değiştir."  Ve benzeri, tepkiler verdim. 

Korzayı kasıntı durumuna düşüreli 0-1 öndeyim.

Sarışın çocuk o kadar sinir değilmiş ayrıca.

Ortamda, yanımıza gelenlerin çoğuyla iyi anlaşsamda Korzay dibime oturup sürekli dikkatli olmam gerektiği hakkında bir şeyler söylüyor.  Söylemekle kalıyor -ki zaten bir şey yaptığım yok.

Erkekler başta olmak üzere Korzaya kasıntı gözüyle bakan tek ben değilmişim. Onu sattığımdan değilde, ona yapılan kapaklar acayip komik.

0-2 Korzay! Artık burası benim mekanım.

Vote ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen.
Sizi seviyorum!

Çömez -Devamı yok-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin