4. Bölüm: KÂBUS

482 49 55
                                    

Gözlerimi başımdaki ağrıyla açtığımda bulunduğum konumu anlamam uzun sürmedi, hastane! Ne hastane mi, ne işim var benim burada? O sırada açılan kapıya doğru döndüğümde görmeyi hiç beklemediğim biri vardı karşımda. Rüzgar!

"Senin ne işin var burada?" Ne yani her yerde karşıma çıkmak zorunda mıydı?

"Seninle işim var." dediğinde gözlerimi kocaman açarak;

"O da ne demek? Sen ne dediğini sanıyorsun?" diye çıkıştım.

"Valla bayağı da ağırmışsın he! Seninle daha da çok işim olacak gibi görünüyor."

"Ben en son orada kapalı kalmıştım." En son olanları hatırladığımda kekeleyerek söylemiştim bunları. Aslında o da suratıma endişeyle bakıyordu.

"Biliyorum, biliyorum. Kapı sıkışmış bu yüzden açamamışsın. Çok mu korkmuştun, yüzün yine bembeyaz oldu?"

"Şey, hayır ya ne korkması? Baksana sen benden daha çok korkmuşa benziyorsun." diyerek onu bozmaya çalıştım ama nafile.

"Ben mi hıh! Neyden korkacakmışım?" Bu cevabına göz devirdim ve uzatmak istemedim.

"Hiç."

Bir süre konuşmadık o sırada söze girdim.

"Şuan senin derste olman gerekiyor farkındasın değil mi? Benim yüzümden bir de yok yazılacaksın."dediğimde yüzüme umursamazca bakıyordu.

"Oradan bakınca umrumda gibi mi görünüyor?"

Haklıydı, koltuğa yayılmış öylece otururken okulu kafaya takmış gibi durmuyordu.

"Ee neyi bekliyoruz ben çok sıkıldım, hem çokta iyiyim." Bu durumda olmaktan sıkılarak söylendiğimde seruma baktı ukalaca vevap verdi.

"Serumun bitsin çıkacağız, sabret."

Bu dediğine göz devirerek "Soromon botson çokocoğoz, sobrot" diyerek iç geçirdiğimde gülmeye başladı. Sorgulayıcı bakışlar atarken gülmesi durduğunda konuştu.

"Bu çocukça hareketinden vazgeçmeyeceksin değil mi? " Bunu söylerken hâlâ gülüyordu. Ne dediğini anlayamamış suratına boş boş bakıyordum.

"Soromon botson çokocoğoz sobrot." diyerek hâlâ güldüğünde gözlerim kocaman olmuştu. Elimi alnıma dayayarak "Ben onu dışımdan mı dedim ya," diyerek hayıflandığımda daha da çok gülüyordu.

******
Aradan geçen 10 dakikanın ardından sonunda serum bitmişti. Hemşire kolumdaki serumu çıkardığında rahatladığımı hissetmiştim. Yavaşça kolumu ovuşturdum ve ayakkabımı giyinmeye başladım. O sırada Deren odaya annemle birlikte girdi. İkisi de çok telaşlıydı. Annem yanıma gelip yatağa oturdu. Ellerimi tutup; "Güzel kızım! Ne oldu sana böyle?" Ben daha cevap veremeden annemin gözleri Rüzgar'a kaydı."Kızımı sen bulmuşsun, teşekkür ederim." Rüzgar gülümseyerek rica ederim anlamında kafasını salladı. Annem elimi tutarak yürümeme yardımcı olduğunda Deren gelip diğer elimi tuttu. Birlikte hastaneden çıktık ve evlerimize gittik.

Eve gittiğimizde annem çorba yapmıştı. Çorbadan içtikten sonra annem dinlenip kendimi toplamam gerektiğini söyledi. Ben de kendimi aşırı yorgun hissettiğim için odama çıkarak yatağıma sokuldum. Güzel bir uyku çekmek istiyordum. Kısa bir süreden sonra uykuya daldığımı hissettim.

******

Soluk soluğa kalmış bir şekilde aniden yatakta doğrulmamla, annemin odaya hızla girdiğini farkettim.

"Kızım ne oldu! İyi misin?" diye sorduğunda hala derin nefesler alıp veriyordum. Annemin bana korku dolu bakışları devam ederken bir bardak su alıp geri döndü. Suyu içtikten sonra konuşabilecek duruma geldiğimde söze başladım.

Rüya Koridoru Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin