8.Bölüm: KAÇIŞ

286 38 14
                                    

Gözlerimi günün yakıcı gün ışığıyla açtığımda bundan rahatsız olurcasına ellerimi güneşe doğru engellemek istercesine uzattım. Ancak bu benim uykumun kaçmasına engel olmadı. Yataktan ayaklarımı sarkıtarak ayılmaya çalıştığımda saatin kaç olduğunu öğrenmek için yatağımın yanında bulunan komodinden telefonuma uzandım. Geç kalmadığıma sevinerek ayağa kalktım. Bugün cuma günüydü ve projemizin teslimine bir hafta kadar az bir süre kalmıştı. Okuluma ve sınıfıma çok çabuk ısınmıştım. Zaten eğitim hayatım boyunca sürekli sınıf değişikliği yaşadığımdan dolayı bu durumu artık yadırgamıyordum. Lavaboya giderek işlerimi hallettikten sonra dolabımdan formalarımı alarak üzerime geçirdim. Çantamı da alarak mutfağa indiğimde annemin bizim için kahvaltı hazırladığını gördüm. Üzerinde oldukça şık kıyafetler vardı. Merakla sordum.

"Günaydın anneciğim. Bu ne güzellik, baya şık görünüyorsun." Gülümseyerek çayları doldururken konuştu.

"Ben de onu diyecektim. Bugün akşam derneğin 20. Yıl dönümü kutlaması var. Beraber gideceğiz. İstersen arkadaşlarını da getirebilirsin."

"Ne, nasıl? Bu akşam mı? Anne o kutlama çok özel oluyor ve benim o kadar özel bir kıyafetim yok ki! " Ben ona sitem edercesine bakarken birden gülmeye başladı.

"Biliyordum böyle diyeceğini. Kıyafetin benim odamda. Çok beğeneceksin. Çıkmadan bir bak bence." Bu dediği beni çok mutlu etmişti. Sandalyeden kalkarak boynuna atladım. Teşekkür ederek annemin odasına koştum. Dolabında asılı duran kırmızı ince askıları olan belden aşağısı bol inen elbise beni gerçekten büyülemişti.

Okula geç kalmamak adına hızla odadan çıkarak annemin yanına indim. Yanağına kocaman bir öpücük bıraktıktan sonra tekrardan teşekkür ederek okula gitmek üzere evden ayrıldım.

Okula geldiğimde ilk ders matematik olduğu için pür dikkat dersi dinliyorduk. Projemiz neredeyse tamamlanmıştı.

Benim için etkili olduğunu düşündüğüm ders bitmiş teneffüs zili çalmıştı. Batu bize dönerek konuşmaya başladı.

"Vallaha öğrencilik hayatımda ilk defa bir dersi bu kadar iyi anladığımı hissediyorum." Bu dediği hepimizi güldürmüştü. Deren de gülerek;

"Belli oluyordu zaten. Gözünü neredeyse hiç kırpmadan dinledin," dediğinde bu dediği bizi yeniden güldürmüştü. O sırada aklıma onları akşamki kutlamaya davet etmeyi unuttuğumu fark ederek konuşmaya girdim.

"Aa ben size ne diyecektim. Bu akşam annemin yıllardır çalıştığı yerde 20. Yıl kutlaması var. Bu akşam annemle oraya gideceğiz. Çok özel bir davet ve ben sizin de bize katılmanızı istiyorum." Deren gözlerini pörtleterek çığlık attı.

"Ciddi misin kızım sen? Hani şu her 5 yılda bir olan. En son 5 sene önce gittiğimiz ama unutamadığım o davet. Harbiden mi?" Heyecanı benim daha da heycanlanmamı sağlamıştı. Ellerimi çırparak "Evet, ciddiyim," diye bağırdım. O sırada Rüzgar ve Batuya baktığımızda bize konuşan kedi görmüş gibi bakıyorlardı.

"Ne var, ne bakıyorsunuz öyle?" Sorumla kendilerine gelmiş olacaklar ki Rüzgar konuşmaya başladı.

"Ha şey, tabii geliriz. Geliriz değil mi Batu?" Dirseğiyle Batuyu dürtüklerken çok komik görünüyordu. Batu da kendine gelmiş olacak ki "Geliriz tabii geliriz," diyerek şaşkınlığını gizleyemedi.

Bu habere de sevinerek Derenle ellerimi tokuşturup sevinç dansımızı yaptık.

******

"Tamam anne, geliyorum. Neredeyse hazırım."

Heyecanla giydiğim büyüleyici, ince askılı yere kadar uzanan kırmızı elbisemi ve altına üşengeçliğimden anca bulabildiğim siyah topuklu ayakkabılarımla neredeyse hazırdım. Saçlarım kendiliğinden hafif dalgalara sahipti ve böyle çok hoşuma gidiyordu. Ben de bu yüzden saçlarımı salık bırakarak çokta abartılı olmayan makyajım ve kırmızı rujumla kombinimi tamamlamıştım. Yanıma ufak boylarda, siyah rugan bir çanta da alarak annemin odasına gittiğimde birbirimize donmuş bir şekilde bakıyorduk. Aynı anda konuşarak;

"Oha!" dediğimizde kahkahalarla gülmeye başladık. Annemin sabah ki resmiliğinden eser kalmamış, mükemmel görünüyordu. Annem bana doğru geldikten sonra ellerini omuzlarıma koyarak;

"Sen çok güzel olmuşsun ama. Allah'ım şükürler olsun," diyerek bana kocaman sarıldığında "Kimin kızıyım," diye mırıldanmıştım.

Çok geçmeden evden çıkıp mekana varmıştık. Annem ve bir kaç arkadaşıyla çok kalabalık olmayan bir semtte bulunan mükemmel bir salonda davetlileri beklerken yavaş yavaş insanlar geliyordu. O sırada içeriye Deren ve annesi girdiğinde bir koşu giderek onlara sarıldım. Deren'in mutlu olmamı sağlayan o sesi kulaklarıma gelince ayrılmak zorunda kaldım.

"Kızım sen şahane görünüyorsun!"

Baştan aşağı süzerek ,"Sanırım aynaya bakmadan geldin?" dediğimde kıkırdadı.

Anneme baktığımda çoktan Yeliz Teyzeyle kaynaşmış görünüyorlardı. O sırada kapıdan Rüzgar ve Batu'nun girdiklerini gördüğümde Derenle bakışlarımız oraya dönmüştü. İkisi de çok şık görünüyorlardı. Rüzgar giydiği siyah takımıyla aşırı iyi duruyordu. Bize doğru yaklaştıklarında Rüzgar'ın bakışlarını üzerimde hissettim. Gözlerini ayırmadan bana bakıyordu ve bu benim utanmama sebep olmuştu. Utanarak başımı eğdiğimde konuştu.

"Çok güzel olmuşsun." Yüzüm kıpkırmızı olurken sesimin titremesine engel olmaya çalışarak "Teşekkür ederim," dedim. İçimden sesimin titremesine engel olamadığım için sövsemde bozuntuya vermedim.

Rüzgar, Batuya annemi göstererek ilerlediklerinde anneme davet için teşekkür ettiklerini fark ettim.

İlerleyen saatlerde derneğin kurucusu olan Salih Amca kürsüye çıkarak kısa bir konuşma yapmıştı. Ardından masalara gelen içecek ikramıyla ben de bardağımda ki şeftali suyumu yudumluyordum. O sırada Deren çalan telefonunu cevaplamak üzere masadan uzaklaştığında ben de tuvalete gitmek için masadan kalktım.

Tuvaletin olduğu koridor bölümü gayet sakindi. Lavaboya girdiğimde kimsenin olmayışı beni mutlu etmişti.

İşlerimi hallettikten sonra tuvaletten çıkarak bizimkilerin olduğu masaya yöneldim. Deren'i orada göremeyince etrafıma göz gezdirdim. Ancak görünürde yoktu. İlerki masada Rüzgar ve Batuya baktığımda onların da telefonlarıyla uğraştıklarını görmüştüm. Muhtemelen yine oyun oyunuyorlardı. Onların bu hali beni güldürmüştü. Deren'i hâlâ ortalıklarda göremeyince sıkıldığımı hissettiğim için onu aramaya koyuldum. Tuvalette olma ihtimalini kafamda eledikten sonra dışarıda olabileceğini düşünerek çıkış kapısına yöneldim.

Dışarı çıktığımda görünürde yine kimse yoktu. Salonun arka bahçesine gittiğini düşünerek oraya yöneldiğimde arkamdan uzanan bir el ile, yere düşmem hatırladığım son şeydi...

Bölüm sonu.

Kısa ama bol ekşınlı bir bölümle sizinleyiz. Artık kitabın asıl konusu daha da ilgi çekici hâle gelecek. Çünkü aklınızda cevabını bulamadığınız soruları artık açıklığa kavuşturacağız.

Bu arada medya da paylaştığımız karakter benzetmelerini kaldırdık. Çünkü okurken aklınızda canlandırdığınız karakteri düşlemenizi isteriz.

Yazarın tavsiyesi: Siz siz olun asla düşlemekten vazgeçmeyin. Çünkü her gece başınızı yastığa koyduğunuzda sizi o karanlıktan kurtacak şey biraz düşlemek, hayal etmek olacaktır.

Anonim:Sevim

Kendinizde iyi bakın. Bir sonraki bölüm daha da heycanlı olacak. Biraz spoilerdan birşeycik olmaz. Sağlıcakla kalın. Seviliyorsunuz ♥

Rüya Koridoru Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin