Hoşgeldiiiin! Başlayalım mı?
๑•ิ.•ั๑
Her ne kadar nefes almaya çalışsam da alamıyordum. Her geçen saniye gözlerimden akan yaşlar yanaklarımdan boşalırken sırtımdaki darbeleri hissediyordum."Hiii! Anka! Ay yavrum ölüyor yetişin! Daha başka planlarım vardı benim. "
Ceylin telaşla bağırırken Emir hızla yanıma geldi. Bir elini karnıma bir elini sırtıma koyup sırtıma vurmaya başladı. Hem şaşkınlıktan öksürmeye başlamıştım hem de börek boğazımda kalmıştı. Birden Emir'in elleri bedenimden uzaklaştı. Arkama geçen kişi karnıma hafif bastırınca boğazımdaki börekten kurtulmuştum.
Genç adam rahat bir nefes aldıktan sonra kaşlarını çattı. Ne diye bu kadar endişelenmişti ki. O sırada yazar zamanın gelip gelmediğini düşünüyor, hem de Alaz'a kaşlarını kaldırmış bakıyordu. Bu hikayeyi yazmak hiç kolay olmayacaktı.
Öksürüklerim azaldı ve nefes nefese kaldım. Elimi karnıma koymuş ve hafif eğilmiş dururken Emir önüme eğildi ve omuzlarımdan tutup beni 7.1 şiddetiyle sarsmaya başladı. Aslı teyze endişeyle dudaklarını kemirirken ben hala sallanmaya devam ediyordum."Anka! Anka! Minik kuş kendine gel duyuyor musun beni! Minnak kuşcuğum ses versene!"
En sonunda ellerimi Emir'in kollarına koyup durdurduğumda kafamın üstünde minik pandalar takla atıyordu.
Benim ellerim onun dirseğinin orda, onun elleri benim omzumdayken dışardan nasıl görünüyorduk bilmiyordum ama Emir'in yüz ifadesi çok komikti.
"Emir sakin ol Allah aşkına. İyiyim."
Emir elini kalbine koyduktan sonra derin bir nefes
aldı. Gözleri gözlerimi bulduğunda hınzırca sırıttı."Hadi yine iyisin. Alaz kurtardı seni." derken gözlerinde yaramaz pırıltılar dolaşıyordu. Başımı arkaya çevirdiğimde Alaz duvara yaslanmış ve kollarını bağlamış bana bakıyordu. Başımı hafifçe salladım ve "Teşekkür ederim." dedim. O da bana hafifçe kafasını salladı. İnsan bir sözde 'iyi misin?' diye sorar yani.
Saate baktığımda 9 olduğunu fark ettim. Aha abim beni öldürecek. Aslı teyzeye döndüm. "Teyze ben gideyim. Geç olmuş saat biraz."
"Tamam yavrum. Emir'le Alaz bıraksın seni." Hayır, hayır, hayır. Yeterince rezil olmuştum, daha fazlasına gerek yoktu. Ama el mecbur kabul etmiştim. Apartmandan çıkarken Ceylin'de peşimize takılmıştı. Şaşırdık mı? Tabii ki de hayır. İyi hoş kızdı ama bazen bakışları rahatsız etmiyor değildi.
Apartmandan çıktığımızda Ali amca bakkalın önünde oğlu Fatih ağabeyle tavla oynuyordu. Beni görünce kocaman gülümseyip yanına çağırdı. Ben yanına yürümeye başlayınca benle beraber Alaz, Emir ve Ceylin de ilerlemeye başladı.
"Ali amca, nerelerdesin sen ya?" Diye takıldığımda bir yandanda sarılıyordum Ali amcaya.
"E memlekete gittim kızım. Ha bu arada Melek teyzen bana uğrasın diyordu hediyeleri varmış sana." Gülümseyerek kafamı salladım. "Tabii giderim annemle yanına." Fatih abiye döndüm ve muzip bir şekilde güldükten sonra kaşlarımı aşağı yukarı oynattım. "E damat heyecan var mı bakayım?"
Fatih ağabey babasına 'bu iflah olmaz' bakışı attıktan sonra bana dönüp sarıldı. "Sus kız. Büyüdün de ağabeyine mi laf atıyorsun sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GALATA'NIN ALTINDA
Literatura Feminina" Ben Galata, sen biricik Kız Kulesi. Aynı onun gibi haykıramıyorum aşkımı sana. Öyle uzaktan izliyorum mavilerin içinde kayboluşunu. Elimi uzatsam tutamıyorum. Hiç bir türlü ulaşamıyorum sana." ஐ "Bizim hikayemiz onlar gibi olmasın ama, mutlu sonl...