Bölüm 5

110 28 3
                                    

Rehberlik sınıfının kapısında dikilirken derin bir nefes aldım.Seçildiğimi öğrendiğimde şok olmuştum ve Özgür Hoca'nın yanına gidip sebebini sormak için buraya gelmiştim.Rehber hocamız hamilelik izni alığından oda boştu ve geçici süreliğine ona verilmişti.Hakkında söylenecek bir şey olmayan vasat bir oyuncuyu neden başrol seçmişti ki ? Son tartışmamızdan sonra onu hiç görmemiştim. Biraz gergindim,hatta bir an sormamayı bile düşündüm.Yine de merakım daha ağır bastı ve kapıyı tıklattım."Gel." Gür ve net sesi kapının ardından boğuk bir şekilde ulaşınca kulpu yavaşça çevirip başımı içeri uzattım. "Girebilir miyim ?" Kim olduğuma bakmadan başını salladı.Önünde bir tomar kağıt vardı ve bunları bir sıraya diziyor gibi görünüyordu.Kapıyı kapatıp sessizce beklemeye başladım.Nihayet işine son verip kafasını kaldırdığında bende gözlerimi ellerimden çekip ona baktım.

Gözleri...Gerçekten dipsiz bir kuyu gibiydi.O kadar keskin bakıyordu ki gözlerimi kaçırma isteğiyle dolmuştum.O alaycı parıltı yine belirmişti.

-Neden başrol seçildiğini sormak için mi geldin ?

-Şey..evet.Sonuçta pek beğenmemiştiniz.

Cümlenin sonuna doğru ister istemez iğneleyici konuşmuştum.Hala sinir bozucu şekilde gözlerimin içine bakıyordu ve dudakları hafif kıvrılmıştı.Şansıma lanet ettim,bu kadar yakışıklı olmak zorunda mıydı bu herif ? Dikkatim dağılıyordu. "Senden sonrakiler vasatın da altında bir performans gösterince mecbur kaldım.Kötünün iyisisin yani,hala başrol için de yeterli değilsin.Mimiklerini donuk kullanıyorsun.Şuan bana yaptığın gibi.Günlük hayatta duygularını istediğin gibi saklayabilirsin ancak sahnede bunu yapamazsın.Şimdi şu ifadesiz suratını değiştir ve sinirlendiğini gizleme." O söyleyene kadar yüzümün kaskatı hale geldiğinin farkında bile değildim.Gerilmiş kaslarımı çözdüm ve kaşlarımı çatıp sert bir ifadeyle gözlerine baktım.Hoşuna gitmiş gibi tebessüm etti.Yüzünün güzelliği karşısında ister istemez bakışlarım yumuşadı. "Sahnede de bunu yapacaksın.Umarım altından kalkabilirsin.Ancak senle pek iyi anlaşamayacağız gibi gözüküyor.Senin gibi bir başrolle uğraşacağımı bilseydim teklifi kabul etmezdim." Lafı üzerine yine çileden çıktığımı hissettim ancak kontrolümü kaybetmenin sırası değildi."Gereken cevabı aldım.Fazlasını konuşmaya lüzum yok.İyi günler." deyip cevabını beklemeden odadan çıktım.Bu kibirli herifle aynı ortamda 10 dk duramazken 1 ay nasıl dayanacaktım ben ? Sakinleşmek için derin bir nefes aldım.

"İşte başlıyoruz Ada."dedim kendi kendime." Önümüzdeki 1 ay çok eğlenceli olacak."
...

Tiyatro salonuna girdiğimde,rahatsız edici bir uğultu kapıyı açmamla kulaklarıma akın etmişti.Bu sefer fazla kişi yoktu,sadece seçilen öğrenciler gelmişti.Çoğunu sima olarak tanısam da diyaloğum olduğunu pek söyleyemezdim.Ekin'in eksikliğini ilk defa bu kadar hissetmiştim.Yabancı ortamlarda tek başıma olmak gerçekten geriyordu beni.Kısaca etrafa göz gezdirdikten sonra boş bulduğum koyu kırmızı koltuklardan birine oturdum.Her ne kadar dikkat çekmek istemesem de başrol olduğum için tüm gözleri üzerimde hissedebiliyordum.Meraklı bakışlar içimi görünmez olma isteğiyle doldururken iyice koltuğa gömüldüm.Telefonumu çıkartıp mesajlar kısmına girdim ve rastgele klavyeyi tuşlamaya başladım.Ne zaman huzursuz hissetsem böyle yapardım.Bakışların altında ezilmekten iyiydi sonuçta.
Bu şekilde kendimi oyalarken telefonuma düşen gölgeyle kafamı kaldırdım.Üst sınıflardan olduğunu bildiğim bir çocuk sırıtarak karşımda dikiliyordu.Müdür yardımcısının görse keseceği uzunlukta açık kahve saçları vardı.Gözleri de hemen hemen saçlarının rengindeyki ve direk olarak bana bakıyordu.Gömleği pantolonunun dışına çıkmış,kravatı göğüs hizasına kadar gevşemişti.Klasik bir lise öğrencisiydi işte.5 saniye bakışmamıza rağmen duruşunu bozmayınca kaşlarımı kaldırarak "Bir sorun mu var?" dedim düz bir sesle.Yüzündeki gülümseme genişledi ve elini uzattı.Sevecen bir sesle "Merhaba,ben başrol arkadaşın Bora,memnun oldum." dedi.Normalde soğuk bir insandım ama çocuğun enerjisini sevmiştim.Gülümseyerek elimi avcunun içine kaydırdım ve "Ben de." dedim.Yanımdaki kırmızı koltuğa kendini atıp "Heyecanlı mısın?" diye sordu.Bir süre sessiz kaldım.Heyecanlı mıydım? Daha çok gergin hissediyordum.Bunun sebebi tabiki birazdan salona girecek olan kara gözlü sinir bozucu herif değildi.Alakası bile yoktu.Tamam,belki biraz.Ama ona boyun eğmeyecektim.İyi olduğumu kanıtlayacaktım.Gözümün önünde sallanan elle kendime geldim."Hey,sana kuantum fiziği hakkında ne düşündüğünü sormadım." dedi gülerek."Cevap verecek misin artık ?"

KUZGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin