Son Mektup...

297 10 0
                                    

Ben az önce doğru mu duymuştum, Mert ona aşık olduğumu söyledi. "Ben ve sana aşık olmak çok beklersin, rüyanda bile göremezsin, aptal ego yığını...

Bunları söylerken sınıftan çıkmıştım ama arkamdan o zaman ispatla dediğini duydum. Bu çocuğun ispatlamakla sorunu ne, hem ona hiçbirşey ispatlamak zorunda değilim hemde iki hafta görüp sadece bikaç kez konuştuğum birine aşık olacak kadar aptal değilim belki aptalım ama o kadar değil yani sanırsam..."

Dün o olanlardan Mert'le bidaha hiç konuşmadık ama pazartesi günü ilk işim yanına gidip ona aşık olmadığımı ispat etmekti çünkü ona aşık değilim ve buna eminim bu yüzden ona ispat edicem ne pahasına olursa olsun bunu göstericem. Bugün sabah biraz erken kalktım ve teyzemle kendime güzel bir kahvaltı hazırladım. Masada bir tek kuş sütü eksikti. Krep yapmıştım, peynir, zeytin ve teyzemin çok sevdiği çilek reçeli vardı. Herşeyi hazırladıktan sonra teyzemin odasına giderek onu uyandırmak için yanına yaklaştığımda, teyzemin kabus gördüğünü ve bu yüzden sayıkladığını farkettim. Yanına biraz daha yaklaştığımda onu dinledim. Hayır hayır ben suçlu değilim. Onu korumak için saklıyorum gerçeği. Tam olarak anlamadım ama bunları söyledi. Teyzem hafifçe gözlerini araladığında "tatlım uyandın mı" dedi o tatlı sesiyle, sanki az kabus gören o değilmiş gibi. "Evet teyze uyandım bende seni uyandırmak için gelmiştim. Kahvaltı hazırladım sana" 32 diş sırıtırken " Tamam tatlım sen aşağı in birazdan geliyorum" dedi. Gülümseyerek odasından çıkarken kafamda tek bir soru vardı : teyzem kimden neyi saklıyordu. Tamam bir değil iki soru varmış.

Teyzemle yaptığımız uzun kahvaltının ardından teyzem bişey söyleyecek gibi sıkıntılı bir şekilde duruyordu. Onu tanıyordum. Biraz mırın gırın yaptıktan sonra sonunda ağzındaki baklayı çıkarttı : tatlım dün annen ve babanın değerli birkaç eşyası koliyle bize geldi, belki bakmak istersin salonda" dedi. Acı bi gülümsemeyle " tabii bakmak isterim teyze" masadan kalktığım sırada " bana adımla hitap et, kendimi yaşlı hissettmek istemiyorum" diyerek küçük bir kahka attı. "Peki Melis" dedim gülümsemeyerek. Salona gelip koliye elime aldığımda içimde çok tarifsiz bir acı hissettim. Sanırım iki hafta önce bastırmaya çalıştığım duygular şimdi su yüzüne çıkıyor ve beni esir alıyor. Koliyi elime alıp odama çıktığımda gözlerimin dolduğunu hissettim. Bir ay öncesine kadar mutlu bir şekilde annemgille beraber eğlenirken, şimdi onlardan geriye sadece bu koli kalmıştı ve bu gerçekten çok canımı acıtıyordu. Koliyi açtıktan sonra içindekileri incelemeye başladım. Babam ve annemin bir kaç eşyası ufak tefek kullandıkları kıyafetleri vs. İçinden beni onlara bağlayacak bişeyin çıkması ümidiyle iyice kurcalıyordum kolinin içini. İçinde bir tane kolye buldum içine resim koyulanlardan içini açtığımda bir tarafında annemin ve bir tarafında babamın resmi vardı. Bu kolyeyi ömrümün sonuna kadar saklayıp, boynumdan asla çıkarmayacağım...

Kolinin en altında bir elbise ve onun üstünde bir mektup. Mektubu elime alıp okumaya başladım. Üstüne "bebeğime..." yazıyordu yani mektup benim için yazılmıştı. Büyük bir heyecanla elime alıp okumaya başladım...

Bitanem, biricik kızım...

Bu mektup eline geçtiğine göre artık büyüyüp, güzel genç bir kız oldun. Kısaca artık aşık olma yaşına geldin demektir. Tatlımmm öyle birini bul ki sana baktığında hissettiklerini bile sev. Her zaman baban ve aşk hikâyemizi ağzın açık bir şekilde dinlerdin. Çok hoşuna giderdin, babana bir kez daha aşık olurdun. Her kızın ilk aşkı babasıdır, ne de olsa . Ne zaman hikayemizi dinlesen babanın geldiği akşam koşarak babana sarılırdın. Hatta birgün yatmadan önce bana " anne bende babam gibi birine aşık olucam." Demiştin. Bu lafın çok hoşuma gitmişti. Neyse bebeğim lafı uzatmak istemiyorum. Bu mektubu sana yazdım çünkü belki sen birine aşık olduğunda yanında olamıcam, belki de yanında olucam ve bu mektubu beraber gülerek okuyacağız kim bilir...

Daha fazla uzatmak istemiyorum. Kutudaki elbise babanla beraber mezuniyetimizde giymiştim ve baban bana bir kez daha aşık olmuştu. Bende bu elbiseyi sana bırakıyorum. En doğru zamanda, en doğru yerde ve en doğru kişiyle giyeceğinden hiç kuşkum yok. Sen benim kızımsın. Kutunun en altında bir cd var ama onu şimdi izleme ne kadar meraklısın bilirim. Sakın azıcık izliyim felan deme. Aşık olduktan sonra izle ki sana yardımcı olsun. Seninle ne olursa olsun, ne yaparsan her zaman gurur duyuyorum. Seni çok seviyorum tatlımm...

Sevgiler annen.

Mektubu bitirdiğimde hıçkırarak ağladığımı fark ettim. Sanki önceden hissetmiş gibi bana bu mektubu yazması, söyledikleri, hafızamda canlanan hatıralar ve şuana kadar bastırmaya çalıştığım bütün çalıştığım duygular kalbimi sıkıştıyordu. Kendimi durduramıyordum. Ben istemesemde gözlerimden yaşlar akıyor ve ben ağladıkça ağlıyordum...

İki saat geçtiğinde anca kendime gelip elimi yüzümü yıkayabilmiştim. Yüzüme fondoten sürmeme rağmen ağladığım belli oluyordu ve çok sinir bozucuydu. Kolinin içinden annemin benim için sakladığı elbise vardı. Lacivert denecek kadar koyu bir mavisi vardı. Üzerime giydiğimde aynanın karşına geçtim ve kendime baktığım elbisenin içinde annemi hayal ettim. Eminim benden da çok yakışmıştır. Zaten annemle birbirime çok benziyorduk, sadece o benden daha tatlıydı. Bende babamın yerinde olsam bu elbisenin içinde melekler gibi süzülen anneme bir kez daha aşık olurdum. Aslında bende de fena durmamıştı. Bu elbiseyi saklıcam. Özel bir yer, özel bir gün ve o özel kişiye...

Her ne kadar cd'yi alıp izlemek istesemde annemin dediğini yapıcaktım. Beni ne kadar da iyi tanıyordu, merak edip izlemememi özellikle tembih etmişti. Annemin dediklerini yapıp, izlemicem. Üstüme mor bir t-shirt giyip altımada siyah taytımı giyip bunları siyah konverslerle tamamladım. Saçlarımı dağınık topuz yaptıktan sonra bir daha asla boynumdan çıkarmayacağıma kendi kendime yemin ettiğim kolyeyi taktım. Kolyeyi boynuma taktıktan sonra uzun uzun kokladım. Belki biraz saçma ama annem gibi korkuyordu. Bir iki dakikanın sonunda kendime gelerek aşağı indim. "Dışarı mı çıkıyorsun tatlım" diye sordu. Teyzeme her ne kadar adıyla hitap etmek biraz zor gelsede onu kırmamak için bunu denenem lazım. "Evet Melis ben çıkıyorum görüşürüz" dedim ve yanaklarından öptükten sonra kendimi dışarı attım. Bugün olması gerekenden fazla ağlamıştım ve şimdi biraz gezip eğlenmek istiyordum. Tabii bu iş Yağmur olmadan nasıl olursa. Bugün evde kalması lazımmış çünkü annesi ders çalışması için baskı uyguluyormuş. Hadi ama daha okulun ilk haftasıydı. Kendi kendime yolda gezerken biraz fazla ara sokaklara girdim ve sanırım kayboldum. Bir insan bu kadar mı aptal olur ya şehre daha yeni geliyorsun ve gezerken sokakların arasında kayboluyorsun. Tam Aslı Aktaş'a göre bir davranış...

Hişşttt güzelim senin buralarda ne işin var diye sordu hiç tanımadığım bir ses. "Buranın tapulu malı olduğunu bilmiyordum" dedim sesimde nerden geldiğini anlamadığım bir alay vardı. "Bebeğim istersen tapusunu seninle paylaşabilirim." Dedi. Dalga geçiyordu tıpkı benim az önce ona yaptığım gibi. "Kamyon arkası yazılarını kendine sakla ve beni rahat bırak." Dedim. Sesim biraz yüksek çıkmıştı. Arkamı dönüp gideceğim sırada "daha yeni geldin güzelim nereye gidiyorsun" dedi kolumu sıkıyordu ve canımı acıtıyordu. Arkadan gelen " rahat bırak onu Kaya o beninle" dediğinde ben teasadüfün annesiyle tanışırken o piç smile bir şekilde yanımıza doğru geliyordu...

Multimedia'da Aslı'ya annesinden kalan elbise var. Sizce Aslı

Sen Bana AşıksınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin