0.3

165 14 0
                                        

( 1 hafta sonra )

Gözlerimi yorgun bir şekilde açmıştım ve karanlık olan havayı farketmiştim. Galiba akşama kadar uyumuştum. 

Daha yatağımdan kalkmadan  aklıma Jimin gelmişti. Nerdeyse 1 haftadır onu görmüyordum. Wo bin'nin olayından sonra onu bir daha görmemiştim. Wo bin beni sevdiğini söyledikten sonra benden cevabını beklemişti.
Bende başka birini seviyorum diyerek oradan kaçmıştım.

Neden böyle birşey dediğimi bilmiyordum ama sanırım Wo bin'i üzmemek için öyle demiştim.

Bu düşünceler içerisinde yatak'tan kalktım ve aynanın karşısına geçtim. Ayna'ya baktığımda Jimin'le ilk tanıştığımız günü hatırlamıştım.
Aslında ilk başta korkmuştum. Ama şu anda Jimin'i aklımdan bile çıkartamıyorumdum.

Hızla yüzüme su vurup , kurulayarak tuvaletten çıktım. Hemen dolaptan hazır noodle almış ve suyu kaynatmaya başlamıştım. Noodle hazır olduğunda ise hızlıcana yemiştim.

Yavaş birşekilde odama girip kıyafetlerimi seçmeye başladım. Üstüme siyah bir kazak geymiştim. Kazağın üstünde de içi boş olan bir kırmızı kalp çizilmişti. Altıma sade siyah bol bir pijama geymiştim. Son olarak da kulaklarım üşümesin diye kırmızı yumuşak bir kulak takıp , siyah ceketimi üstüme geçirmiştim. Merdivenden yavaşcana aşağı inip , dışarı çıkıp kapıyı kapattım.

Kapıyı kapattığımda yüzüme gelen soğuk havayla yüzümü buruşturmuştum. Bugün hava sandığımdan da soğuktu. Üstelik şimdiden üşümeye başlamıştım.

Dışarıda biraz dolaşıp , sonrada markete gitmeyi planlıyordum.

Ben biraz yürüdüğümde arkamdan gelen ayak seseleriyle afalladım. Jimin olmasını bekleyerek hızlı bir şekilde arkamı döndüm...
Ama gördüğüm tek şey koca bir duvardı.

Önüme dönüp yürümeye devam ettim. Hava biraz daha estiğinde ise dişlerim birbirine darbe vurmaya başlamıştı. Bir anda dilimi ısırdığım da ise küçük bir inilti çıkmıştı ağzımdan.

Markete doğru yaklaştım. Marketin içine girdiğimde ise yüzüme gelen sıcak havayla, hafif tebessüm ettim.

Hemen noodle reyonlarını aramaya başladım.
Noodle alıp  sonrada reyonlarda gezmeye başladım. Reyonlardan birinde gördüğüm şeye karşı tebesüm ettim. Yavaşcana yaklaştığımda ise  sadece ona bakmaya başlamıştım. O küçük şeyin içinde küçük bir kız çocuğu ile birde erkek öpüşüyordu. Onu elime alıp hafifce salladım. Bir anda hafif bir müzik çalıp , içinde kar yağmaya başlamıştı.

" Çok güzel değil mi? "

Aniden gelen ses ile başımı yana çevirdim. Bir tane erkekti ama ağzına taktığı şey yüzünden sesi boğuk çıkıyordu. Üstelik o başına taktığı şapka yüzünden yüzünü hiçbir şekilde göremiyordum.

Yeniden önüme dönüp cevap vermiştim.

Evet "

Evet derken istemsizce yüzümde gülümseme oluşmuştu. Geri farkına varıp yüzümdeki gülümsemeyi silmiştim ve tanımadığım kişinin önünden geçip, kasiyerin yanına gidip , parayı hızlı  bir şekilde ödeyip dışarı çıktım.

Yüzüme gelen soğuk havaya artık alışmıştım. Ama hala dişlerim darbe alıyordu.

Bir anda üstümü örtülen montla afalladım. Kimin yaptığına bakmak için başımı kaldırdığımda ise yanımdan hızla gecmişti.
Bu... Bu marketteki kişiydi. Ben ona bakarken yürüyüşlerim yavaşlamıştı ama o karanlık sokaklara doğru hızla gitmişti.

Hafif bir tebesüm eklenmişti yüzüme yeniden.
Sokağın ortasında durduğumu hatırlayıp, yeniden yürümeye başladım.

Evime vardığımda ayakkabılarımı indirip içeriye geçtim. Odama geçip üstümü indirdikten sonra noodle 'leri mutfağa götürüp koydum.

Aklıma o mont geldiğinde ise tekrar oturma odasına gidip elime aldım. Onu koklamaya başladım. Kokun o kadar güzeldi ki .
Burnumdan çektiğimde bile hala aynı kokuyu hissedebiliyordum. Montu alıp askıya astım. 

Ama hala gözümü
mont'tan çekememiştim.

Galiba seni unutamıcam yabancı ...



Koruyucu MeleğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin